Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta, işgalci İsrail ordusunun aşırı sağcı Hıristiyan Falanjist milislerin 3 binden fazla savunmasız insanın canına kıydığı Sabra ve Şatilla katliamının üzerinden 40 yıl geçti.
İsrail’in 14 Mayıs 1948’de işgal ettiği Filistin topraklarında bağımsızlığını ilan etmesinin ardından zorunlu göçe tabi tutularak Lübnan’a sığınan Filistinli mülteciler, 16 Eylül 1982’de İsrail’in yaptırdığı yeni bir saldırıya maruz kaldı. İsrail işgal projesinin ortaya çıktığı günden beri acı üzerine acı yaşayan Filistinliler, Lübnanlı aşırı sağcı Hıristiyan milislerin 3 gün süren kanlı baskınında kadın ve çocuk binlerce kayıp verdi. Lübnan ve Ortadoğu’nun modern tarihindeki toplumsal hafızada acı bir iz bırakan katliamın failleri adalete teslim edilmedi ve bugüne kadar kimseden hesap sorulamadı.
İsrail savunma bakanı Şaron suçlu bulunmuştu
Lübnanlı Hıristiyan Ketaib Partisi lideri Beşir Cemayel’in cumhurbaşkanı seçilmesinden kısa süre sonra uğradığı suikast sonucu hayatını kaybetmesini gerekçe gösteren Hıristiyan Falanjist milisler, 16 Eylül 1982’de İsrail ordusunun gözetiminde Sabra ve Şatilla mülteci kamplarına saldırı başlattı.
İsrail’de o dönem Savunma Bakanı olan Ariel Şaron’un yönettiği, 3 gün süren saldırılarda, 3 binden fazla savunmasız Filistinli mülteci katledildi. Çoğunluğu yaşlı, kadın ve çocuklardan oluşan Filistinli mülteciler, milislerin kullandığı ağır silah ve bombaların yanı sıra balta ve kesici aletlerle vahşice öldürüldü. Katliamın ardından Birleşmiş Milletler 16 Aralık 1982’de yaşananları kınayarak, bunun bir “soykırım” olduğunu ilan etmişti. Ancak katliama dair hâlâ hiçbir yargılama ve ceza işlemi gerçekleştirilmedi.
İsrail’in, katliamı araştırmak üzere kurmak zorunda kaldığı komisyon, Şubat 1983’te yayımladığı raporda, Şaron’u, katliamın sorumluları arasında gösterdi. Lübnan’ın başkenti Beyrut’un batısında yaklaşık bir kilometrekareye sıkışan Sabra ve Şatilla kampları, resmi olmayan verilere göre bu dönemde, 12 bin Filistinli mülteciye ev sahipliği yapıyor. Sabra ve Şatila katliamından sağ kurtulan 23 kişi, 2001’de İsrail Başbakanı olan Şaron aleyhinde, insanlık suçu işlediği gerekçesiyle, 18 Haziran 2001’de Belçika’da dava açtı.
ABD ve İsrail’in baskıları nedeniyle Belçika, bu davanın açılmasına imkân veren yasayı değiştirmek zorunda kaldı ve 15 Mayıs 2002’de dava yetkisizlik nedeniyle düştü. Dava düşmeden önce katliamın başrolündeki Falanjist Lübnan Güçleri’nin liderlerinden Eli Hubeyka, Şaron aleyhinde şahitlik yapacağını ilan etmesinden birkaç gün sonra Beyrut’ta aracına konulan bombanın patlaması sonucu öldürülmüştü. Katliamdan sorumlu tutulan Şaron, hakkında herhangi bir dava açılıp hesap sorulmadan Ocak 2014’te öldü.
Haaretz gazetesi MOSSAD’ın belgelerini yayımladı
Haaretz gazetesi 8 Eylül’de, Sabra ve Şatilla olaylarıyla bağlantılı olan İsrail’in Lübnan’ı işgaline ilişkin dış istihbarat servisi Mossad’a ait bazı tarihi belgelere ulaştı. Gazete, İsrail Başbakanlık ofisi tarafından kısmen ve sınıflandırılmış bir şekilde, mahkemeye sunulan bir dilekçe üzerine, 1981-1982 yılları arasında İsrail’in Lübnan işgali, Mossad’ın bu ülkedeki müttefiki aşırı sağcı milislerle bağlantılarını içeren bazı belgeler yayımladı. Belgelerdeki bilgilerde, İsrail ordusunun Lübnan işgaline 1 yıl önceden Falanjist milislerle koordinasyon içerisinde hazırlık yaptığı belirtiliyor.
Mossad’a ait belgelerde, “(Savaş) Hazırlığı zaten 1981’in yarısından itibaren başladı. Yıl sonuna doğru da hızlıca ilerledi. Ocak 1982’de, (dönemin İsrail Savunma Bakanı) Ariel Şaron, (Lübnan Güçleri lideri) Pierre Cemayel ile görüştü ve şunları söyledi: ‘Topyekûn bir savaşa hazırlanıyoruz ve bunun sonucunda İsrail ve Lübnan ilişkilerinde gelişmeler yaşanacaktır.” ifadelerine yer veriliyor.
Belgelerde, Lübnan işgali ve ardından gelen katliamdan önce Mossad’ın Lübnan içerisindeki müttefiklerine 6 bin adet M-16 piyade tüfeği, 60 bin adet cephanelik, 40-120 milimetrelik 12 bin adet havan topu sevkiyatı yaptığı yer alıyor. Ayrıca başkent Beyrut’un banliyölerine kadar ulaşacak İsrail’in kapsamlı işgalinden önce yazılan Mossad belgesinde, “İstediğimiz ne varsa bunu yapabilecek Lübnanlılar var” deniliyor.
Kaynak: Ekran Gazetesi