Hertaraf.com'dan Hüseyin Sevim yazdı;
Birkaç gün önce Boğaziçili Şeyma, protestolar esnasında kampüste gözaltına alındı. Gözaltı işlemi sırasında yerlerde sürüklenerek ters kelepçe takıldı, başörtüsü çıkartıldı ve uzun süre takmasına izin verilmedi…
Bu olay üzerine twitterda ‘’Türk Polis Teşkilatı’’ logolu bir açıklama ve video yayınlandı. Açıklamada ‘’ Gözaltına alınan öğrencilerden Şeyma Altundal gözaltı yapılırken yerlerde sürüklendiğini, başörtüsünün açıldığını, başörtüsünü yeniden takmasına izin verilmediğini... Suçun her türlüsüyle mücadele eden Türk Polisi, yalanın her türlüsüyle de mücadele ediyor. Mücadeleye devam ‘’ deniyordu. Videoyu izlediğinizde de Şeyma’nın bir bayan polis eşliğinde, başörtüsü de takılı vaziyette polis araçlarının yanından yürüdüğü görülüyordu. Bıraktığı intiba ‘’bakın bakalım gözaltı esnasında yerlerde sürüklenen, başörtüsü çıkartılan biri var mı?!‘’ şeklindeydi.
Daha sonra Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun da aynı video üzerinden ‘’ Siz yalan söylemekten bıkmadığınız sürece biz de sizin yalanlarınızı yüzünüze vurmaktan asla usanmayacağız. Her gün her saat farklı bir yalanla gündemi esir almaya çalışanlara karşı aşkla, şevkle hakikati haykıracağız. Tüm yalanlarınızı hakikatle söndüreceğiz.’’ Şeklinde bir twit attı.
Ancaaak kısa bir süre sonra ortaya çıktı ki, ‘’Türk Polis Teşkilatı’’ başlığıyla yayınlanan video, Şeyma’nın gözaltı anını değil, uzun saatler sonra Bayrampaşa Devlet Hastanesi’ne sağlık kontrolü için götürülüş anını yansıtıyordu.
Şimdi ben de soruyorum :
Yalanın her türlüsüyle mücadele ettiğini söyleyen ‘’Türk Polis Teşkilatı’’ bunu yalan, düzmece, konuyu çarpıtan bir video yoluyla yapmaktan azıcık olsun utanıyor, insani bir mahcubiyet duyuyor mu ?
Bu video üzerinden attığı twitle ‘’tüm yalanlarınızı hakikatle söndüreceğiz’’ diyen Fahrettin Altun, bu koskoca yalan yüzünden bir pişmanlık duymuş, üzülmüş, en azından ‘’çuvalladık galiba’’ hissine kapılmış mıdır ?
Bu videonun koskoca bir yalan olduğunu herkesten iyi bilen koskoca ‘’Türk Polis Teşkilatı’’ (ki içlerinde vicdanlı, dürüst, hak – hukuk bilen insanların da olduğuna şüphem yok ) koskoca bir kurumun itibarını lgbtciden, teröristten, protestocudan, azgın muhaliflerden,… çok daha fazla iki paralık ettiğinin farkında mıdır acaba ?
Koskoca ‘’Türk Polis Teşkilatı’’ ve koskoca Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı, gencecik bir kızın (ve hatta ailesinin) bu koca yalanlar yüzünden iğrenç bir sosyal medya lincine uğramasına sebep oldukları için azıcık yürek sızısı, vicdani bir pişmanlık… ve saire duyuyorlar mıdır ?
Ayıptır, yazıktır, günahtır, suçtur….
Yalan hiç kimseye yakışmaz ! En çok ta devleti temsil eden şahıs ve kurumlara !