Eyy Seçmenler, AKP´den Başkasına Neden Oy Veriyorsunuz?

Veysi DÜNDAR

Eyy Seçmenler, AKP´den Başkasına Neden Oy Veriyorsunuz?

Eyy Seçmenler, AKP´den Başkasına Neden Oy Veriyorsunuz?

0
Facebook´ta Paylaş
 
Twitter´da Paylaş
  
Veysi Dündar
 
 
 

Ak Parti´nin 2002-2018 döneminde geldiği yer aslında Akpartiye oy vermenin yasa ile mecburi hale gelmesinden hemen önceki nokta. Tabii alternatif olarak Cumhur İttifakına ya da MHP´ye de oy verebilirsiniz.

Çok partili seçim işte bu. A-B ya da A+B partisi.

Sn. Cumhurbaşkanının kaymak yemekle ve pasta tüketmekle suçladığı kesimler belli ki fazla da uzun ömürlü değil.

Malum kaymak kolesterol deposu, pasta desen bildiğin un, şeker, yağ. Zaten yakın zamanda ?ekmek yağ bal nereye kadar?? demişti. Burada gerçi ?ekmek olmasın pasta yiyelim? tarzına da bir gönderme yok değil ama muhtemelen pasta da yağsız balsız bir pasta olacak. Ak Pasta.

Zamanında ne demişti Nevzat Tandoğan. ?Memlekete komünizm gerekirse biz getiririz. Size ne oluyor??.

Bu 3 partili tek seçenekli sistemi benim bir yerden gözüm ısırıyor da Nevzat Tandoğan öleli çok oldu.

Kaymak deyince akla Kaymakçı Pando gelir ki konuya dair bir de yazı kaleme almıştım vefatını müteakip. Sağ olsa diyeceğim Beşiktaş için ne dese haklı. Pando Hakka yürüdü. Kaymak falan da kalmadı. Pasta mevzuu daha karışık. Malum en iyi pastayı Rizeliler yapar. Hal böyle iken pastaya bahane bulmak reva ve hak mı? Tartışma götürür.

Neyse biz işin aslını size ifade edelim de merak ortadan kalksın. Seçimlerin hemen ertesinde şu yazıyı kaleme almıştım ve yazının bir bölümünde tam da şu ifadeleri kullanmıştım:

?Mevcut sistem nedeniyle iktidar blokunun mecliste temsili, aldığı oya nazaran az biraz fazla olmuştur. Daha önce de defaatle yazdığımız ve seçimde de kanıtlandığı üzere AKP çevre partisi olma özelliğini devam ettirmektedir. Her yerin merkezinde her yerin çevresine nazaran daha zayıftır.

Çevre derken sosyolojik ve siyaset bilimine dayalı çevre kavramını kullanmaktayım. Eğitim, gelir düzeyi, sosyo kültürel yapı vs. AKP İstanbul´da Boğaz kıyısında neden oy alamadığını sorgulamak zorundadır.

Arnavutköy/GOP ile Arnavutköy/Bebek arasındaki oy farkı AKP´nin kendisini sorgulaması gereken çelişkinin şahikasıdır. Tabii ki hedef Arnavutköy/GOP´u diğerinin seviyesine getirmek olmalıdır. Ama bu seviyeye gelirse bize oy vermez endişesinin de tek bir panzehiri vardır. Bu da önce Arnavutköy/Bebek´i mevcut hali ile AKP´ye oy verir hale getirmek. Bunun için AKP´nin zırhını oluşturan soğuk savaş artığı siyasal İslam soslu milliyetçi ideolojik safradan arınmak gerekiyor.

İdeolojilerin can çekiştiği çağda dünyanın belki de en pragmatist liderinin hala 70´lerden kalma polemiklere takılmış olması bazen inanılmaz geliyor. Hala ?yaşam tarzlarına müdahalemiz yok? diye açıklamaya mecbur bırakan bu ideolojik tıkanıklık aşılmadığı sürece AKP seçmeni de seviye atlayamayacak.

Seçim sonuçlarını il bazında değil mahalle bazında izlemek elzemdir. Bunun özellikle bu son duble seçimde azami analiz kıymeti haiz olacağına kuşku yok. Ama analizin neticesi için analize de pek ihtiyaç yok.

Merkezler AKP´ye karşı. AKP periferiyi merkeze yakınlaştırıp bir kısım periferi oydan vazgeçecek, bunun karşılığında merkez AKP´yi bünyesine alacak. Bunun başka bir hal tarzı görünmüyor.?

Yukarıdaki satırlarda yer alan analizin AKP´ye yüklediği mesuliyet belli ki pek de karşılık bulamamış. AKP sonucunu beğenmediği yerlerin sorununu kendinde değil seçmende arıyor. Bir dönem ?bidon kafalı? diye bir laf vardı. Bunun ?kaymaklı pasta kafalı? versiyonuyla arzı endam ediliyor.

Tabii mantığın ciddi anlamda feryat ettiği bu tezviratın arka planına bakılsa kendini Özal´ın ardılı olarak konumlayan AKP´nin Özal´ın bu bahsedilen ilçelerde defalarca seçim kazandığını da not etmesi gerekir.

Ya Özal´dan sonra buralarda yaşayanlar göç etmiş ve yerlerine ?pasta kafalılar? hicret etmiş ya da bunların kafasına bir şey düşmüş ve birden kendilerini ?pasta kafalı? bulmuşlar.

Her iki durumda da buraların eski sakinlerini yerinden eden bu yeni sakinlerin ciddi biçimde sorgulanması icap eder. Yapılacak olan basittir. Bu bölgelerde tüm nüfus kayıtları tahkik edilmeli ve bölgeye sonradan gelenler ayrıştırılarak şehrin ?pasta kafasızlarının? yaşadığı bölgelere normal dağılımı sağlanmalıdır.

Alternatif bir metod da bu bölgelerde yaşayanların oylarının 1/4 mertebesinde sayılmasıdır. Pasta kafalı oyları ile yerli/milli seçmen oyunun bir tutulamayacağı açıktır. Aslında daha da kolay bir çözüm yolu önümüzde açıktır.

Tek yapılması gereken, üniversite mezunlarının, lise mezunlarının, ortaokul mezunlarının, ilkokul mezunlarının ve okur yazar olmayanların oylarını ayrı okullarda vermesi sağlanmalıdır.

Söz konusu oylar en eğitimli için sırasıyla 0´dan 4´e kadar çarpanlarla çarpılmalı ve ona göre gerçek netice elde edilmelidir. Buna göre; yapılacak sayım sonucunda; Üniversitelilerin oyu 0´la, Liselilerin 1´le, Ortaokulluların 2 ile, İlkokulluların 3´le, Eğitimsiz ve okur yazar olmayanların 4´le çarpılmak suretiyle çıkan sonuç ülkede kim ne kadar temsili haiz, ortaya çıkarmalıdır.

Burada tabii ki bütün üniversiteler bir değil; neticede İlahiyat mezunları 5´le, ODTÜ (ya da okuduğum Kocaeli Üniversitesi) mezunları -5´le çarpılmalı suya sabuna dokunmayan diğerleri 0 olarak hesaba katılmalıdır. Böylece denge ve denetim sağlanacak milli ve yerli irade sandıktan şelale misali patlayacaktır.
Bu konuda daha önce yapılmış çalışmalar da bize yol gösterici olacaktır:
https://www.youtube.com/watch?v=hrz53vbrRcg
https://www.youtube.com/watch?v=rpo9uv-QNbQ

Saygılarımla, partimize (pardon milletimize) arz ederim.