EYT’liler olarak kendini tanımlayan “Emeklilikte Yaşa Takılanlar” her platformda seslerini duyurduğu ve baskı grubu haline geldiği için amaçlarına ulaşmalarına çok az bir süre kaldı. Sırtında yumurta küfesi olmayan bizim gibi birkaç kişi dışında EYT’lileri kimse karşısına almak istemiyor. Özellikle de muhalefet partilerinin hiçbir aktüeryal hesaba dayanmayan açıklamaları da eklenince hükümet adım atmak zorunda kaldı. Ancak, zaman ilerledikçe ve hesaplamalar netlik kazandıkça konunun vahameti daha iyi anlaşılıyor. Adeta ülkenin altına dinamit koymakla eş değer bir uygulamanın muhalefet tarafından bu kadar baskı unsuru yapılması muhalefetin amacını daha iyi açıklıyor. Konuyu açıklamaya çalışacağız.
EYT’lilerin kazanılmış hakları yoktu ki zayi olsun
Özal iktidarında 10 Ocak 1986 tarihinde 3246 sayılı Kanun’la ilk defa emeklikte kadınlarda 55, erkeklerde 60 yaş şartı getirilerek genç yaşta emeklilik sona erdirilmiştir. Bu kanunla emeklilikte kademeli yaş şartı getirilerek kadınlar için 41, 43, 45 ve erkekler için de 46, 48 ve 50 yaş kademeleri oluşturulmuştur.
Maalesef Süleyman Demirel’in 1992 yılında iktidara gelmesiyle popülizm tavan yapmış ve 27.02.1992 tarih ve 3774 sayılı Kanun’la daha önce 3246 sayılı Kanun’la getirilen yaş şartı tamamen yürürlükten kaldırılmış ve eski haline getirilmiştir. Emeklilikte temel parametre olan yaş ve hizmet süresi şartı sadece hizmet süresine indirgenmiştir.
Yani konu özet olarak, yaş şartı yokken yaş şartı getirilmiş, daha sonra tekrar yaş şartı kaldırılmış ve son olarak da 4447 sayılı Kanun’la tekrar yaş şartı kademeli olarak getirilmiştir. Konu Anayasa Mahkemesi’ne götürülmüş ancak mahkeme kademeli yaşı Anayasa’ya aykırı bulmamıştır. Dolayısıyla maç yapılırken kural değiştirildi iddiası doğru değildir. Eğer öyle olsaydı, yaş şartı varken yapılan maçta da daha sonra yaş kaldırılarak kural değiştirilmiştir demek gerekir. Yani ortada kazanılmış hakkın zayi edilmesi gibi bir durum yoktur. Nitekim Anayasa Mahkemesi kazanılmış hak olarak görmemiştir. Aksine bir kısım sigortalının haksız yere emekli edilmesinin benzerini kendileri için de isteyen bir grup vardır. Bir kısım sigortalıya haksız yere sağlanan emekli olma hakkının kendilerine de sağlanması talebi kazanılmış hak olarak görülemez.
Özgür DEMİRTAŞ bile EYT’yi savunuyor
Her konuşmasında bilimsel yaklaşım sergileyen, ülke için mali çözümler üretmeye çalışan ve kendince doğruları savunan bir kişi olarak bildiğimiz Prof. Dr. Özgür Demirtaş’ın “EYT’nin çıkması etik sorumluluk bence (daha önce de yazdım).” ifadesini görünce çok yazık dedim. Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde olmayan 41 yaşında emekliliği savunmanın nasıl bir etik sorumluluk olduğunu çok merak ettim. Samimi olarak soruyorum, EYT’nin çıkması halinde oluşacak tahribatı en iyi bileceklerden biri olmanıza rağmen işi etik sorumluluğa indirgemek size yakışıyor mu? Bilimsel yaklaşım bunu mu gerektiriyor?
EYT meselesi bu noktaya nasıl gelmiştir?
Dönemin Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanı “emeklilikte yaşa takılanlar” ile ilgili çalışmaların sürdüğünü, yakında gerçek metnin açıklanacağını ifade ederek şimdilik taslak metinde her erken emekli olunacak yaş için “yüzde 5’lik bir indirim” varsayılsa da henüz kesinleşmediğini belirtmişti. İşte bu açıklamalar sonrasında dönemin Başbakan Yardımcısı Ali BABACAN, SGK Başkanı’na tepki göstermiş, hatta azarlamış ve bu tür konuların gündemlerinde olmadığını belirterek konuyu kapatmıştı. Aynı Ali BABACAN’ın şu an EYT’yi savunmasını ibretle, hayretle ve onun adına utanarak takip ediyorum. Gerçekten çok ayıp ve çok yazık.
EYT çıkınca bir zamanların süper emeklilik sistemi geri getirilmiş olacak
Bu ülke sosyal güvenlik sistemindeki kara delikleri tıkamak için Sosyal Güvenlik Reformu yapmış ve olabildiğince de bu reformun arkasında durmaya çalışmıştır. 5510 sayılı Kanun’la yapılmaya çalışılan Sosyal Güvenlik Reformu öncesinde, sosyal güvenlik sisteminde en kritik değişiklik 4447 sayılı Kanun’la yapılmıştı. 4447 sayılı Kanun öncesinde sosyal güvenlik mevzuatında emeklilik aylığı bağlatabilmek için asgari yaş haddi Kılıçdaroğlu’nun SSK Genel Müdürlüğü döneminde kaldırılmıştı. Sosyal güvenlik sisteminde yapılan bu değişiklik sonrasında oluşan kambur hâlâ giderilememiş, uzun yıllar da kambur olmaya devam edecektir. Somut olarak açıklamak gerekirse, değişiklik öncesinde sosyal güvenlik sistemine 18 yaşında giriş yapan bir kişi kesintisiz olarak kadın ise 38 yaşında erkek ise 43 yaşında emekli olabilmekteydi. Hâlâ ülke bunun faturasını ödüyor.
Bu sistem, Kılıçdaroğlu zamanında yürürlüğe sokulmuş ama Kılıçdaroğlu’nun her defasında ben bürokrattım, siyasi irade böyle bir karar verdi ben de bunu uyguladım diye yaptığı savunma, CHP milletvekillerinin emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili verdiği kanun teklifleriyle adeta suya düşmüştür. Hele hele CHP’li vekillerin EYT’liler için yaş şartının tamamen kaldırılması için çırpındıklarını görünce bu adamlar mı ülke yönetimine talip diye iç geçiriyorum. Zerre kadar ülkesini düşünen bir siyasetçi gönüllü olarak EYT için evet diyemez.
Bu kapsamda olan kişilerin sayıca yüksek oluşu muhalefet partilerinin iştihasını kabartıyor. Bırakın partileri, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur YAVAŞ dahi seçimde EYT’lileri kullanmıştır. Yani EYT siyasetçiler için kullanılışlı bir araç haline gelmiştir. Oy deposu olarak bakılınca sonuç böyle çıkmaktadır.
Oysa geçmişte yaşanan acı tecrübe hiçe sayılarak önerilen sistemden 23 yıl önce vazgeçilmişti. Muhalefetin oy uğruna önerdiği sistem, sosyal güvenlik sistemindeki dengeleri altüst ettiği için 1999 yılında yürürlüğe giren 4447 sayılı Kanun’la emeklilik yaşı kademeli olarak kısmen düzeltilebilmiş, emeklilikte yaş ve hizmet şartı tekrar birlikte aranmaya başlanmış, 5510 sayılı Kanun’la ise tamamen değiştirilmişti.
Öncelikle ülke olarak 38-43 yaşlarında prim gün sayısını doldurdukları için emekli olamayanlara acıyarak ve geçmişte yaşanan acı tecrübeleri hiçe sayıp emekli maaşı bağlamanın yolunu açarak sosyal güvenlik sistemini çökertecek miyiz, yoksa dünyanın izlediği sistemde devam mı edeceğiz? Kaldı ki bu konuda AB ülkelerinin çok gerisindeyiz. Muhalefet ısrarla oyun oynanırken kural değiştirildiğinden bahsediyor ama sosyal güvenlik sisteminin içler acısı durumundan hiç bahsetmiyor.
EYT düzenlemesi çıkarsa başka EYT’liler için de kapı aralanır
01.08.1999 tarihinde ilk defa 18 yaşında sigortalı olan kişi EYT’liler için düzenleme yapılmaz ise bunlar 58 yaşında emekli olacakken düzenleme ile hemen emekli olabilecektir. Yani düzenleme yapıldığında 25 yılını 2024 tarihinde tamamlayacak ve 43 yaşında emekli olacaktır. Bu da 15 yıl erken emekli olunacak demektir.
Ancak, 01.09.1999 ilk defa sigortalı olan erkek sigortalı düzenleme yapılır ise 43 yaşında, ilk defa 01.10.1999 tarihinde sigortalı olan aynı kişi 60 yaşında emekli olacak. Bu gruba giren sigortalı sayısı da oldukça yüksektir. Özetle EYT’liler, yapılan düzenleme ile bitmez aksine başka mağdurlar ortaya çıkacağı için sürekli olarak çoğalırlar.
Birilerinin saçma sapan söylemlerle şuna kaynak bulunuyor da EYT’liler için neden kaynak bulunamıyor söylemleri hiçbir değer taşımayan hamasi söylemlerdir. Emekli maaşı sosyal yardım değildir ve vatandaşın vergileriyle karşılanmamalıdır.
EYT konusunda referandum ya da başka yöntemlerle vatandaşın görüşü alınmalıdır
EYT, 84,6 milyon vatandaşı doğrudan ilgilendiren bir konudur ve düzenleme yaş şartı olmadan çıkarsa yıllar sürecek bir sıkıntı kaynağı olacaktır. Bu nedenle mutlaka vatandaşa sorulmak zorundadır. Eğer popülist politikalardan uzaklaşmaz ve sosyal güvenlik sistemindeki aktüeryal dengeleri bozarsak ülke geleceğine en büyük kötülüğü yapmış oluruz. Yani emeklilik sistemi siyasi söylemlere alet edilmemelidir. Bu bağlamda dünyadaki gelişmiş ülkeler, sendikaların dirençlerine rağmen emeklilikteki asgari yaş hadlerini sürekli olarak arttırmaya çalışmaktadır. Çünkü, iyileşen yaşam ve sağlık şartları ortalama yaşam beklentisini arttırmıştır. Bu durum ise sosyal güvenlik sistemlerinin en büyük harcama kalemlerini oluşturan sağlık harcamaları ile emekli aylıklarını karşılayamaz hale getirmektedir. Ülkemizdeki sosyal güvenlik sisteminin açıklarındaki en büyük harcama kalemleri ise sağlık harcamaları ve emekli maaşlarıdır. SGK açıkları her geçen gün arttığı için bu harcamaların büyük bir bölümü halen vergilerle karşılanmaktadır. EYT ile bu yüke daha büyük bir yük eklenmemelidir.
Sonuç olarak, kimse yanlış anlamasın, çıkacak kanundan ben de faydalanacak durumdayım ama vicdanım bunu asla kabul etmiyor.