İslam’ın Medine’de bir devlet haline geliş süreci adeta bir karargâh vazifesi gören evlerden başlamıştır. İslam’ın devletleşme sürecinde dört ev bugünümüze örnek olması açısından ön plana çıkmıştır.
Bu süreçte birinci ev, Efendimiz (s.a.s.) nübüvvet görevinin en zor ve çetin zamanlarını yaşarken, “Üzülme, yemin ederim ki Allah hiçbir zaman seni utandırıp üzmez. Çünkü sen asla yalan konuşmazsın. İşini görmekten aciz kimselerin elinden tutarsın. Yoksula sahip çıkarsın. Misafirleri ağırlarsın. Akrabana yardım edersin. Emanete riayet edersin. Haksızlığa uğrayan kimselere yardım edersin” (Buhari) diyen Hz. Hatice’nin evidir. İslam’ın bir nizam haline geliş süreci bu evde başlamıştır. Yüz yirmi bin kişilik sahabe kadrosunu yetiştirecek Efendimiz (s.a.s.), karşılaştığı bin bir türlü zorluk ve sıkıntının, boykotların, yok saymaların, alaya alınmaların, işkencelerin ve tehditlerin tesellisini bu evin akşamlarında bulmuş ve her sabah büyük bir moralle cahiliyenin ve şirkin üzerine bu evden yolcu edilmiştir.
İslam’ın çekirdek kadrolarının yetiştiği ve örgütlendiği ikinci ev, “Ya Rasûlallah (s.a.s.), evim, evinizdir. Emrinizdedir. Nasıl, ne zaman ve ne kadar arzu ederseniz, kullanabilirsiniz” diyerek evini İslam davasına vakfeden Erkam bin Ebi’l Erkam’ın (r.a.) evi olmuştur. İlk eğitimler, dersler ve sohbetler burada gerçekleşmiş ve ilk stratejiler, planlar bu evde belirlenmiştir. İslam’ı devletleştirecek ana kadro bu evde iman etmiş, bu evde eğitilmiş ve Kâbe’ye yürüyüş ve ilk meydan okuyuş bu evden başlamıştır. Cahiliyenin karanlık çağından bir Asr-ı Saadet medeniyeti doğuracak fikirlerin temelleri bu evde atılmıştır. Kalpler birbirine bu evde kaynaşmış ve fertler bu evde bir İslam cemaati halini almıştır.
İslam’ın devletleşme sürecinde üçüncü ev Mus’ab bin Umeyr’in (r.a.) Medine’de karargâh seçtiği, “Ben Allah’a ve Allah’ın Resul’üne verdiğim sözü tamamlamak, yerine getirmek, yardım hususundaki sözümü fiilimle gerçekleştirmek üzere biat ediyorum” diyen Esad bin Zürare’nin (r.a.) evidir. Bu ev merkez alınarak yapılan toplantılar ve geliştirilen stratejilerle Medine’de İslam devletinin kurulması için gerekli alt yapı sağlanmış, hemen hemen Medine’deki bütün evlere girilmiş ve Efendimizin (s.a.s.) Medine’ye hicret edebileceği zemin hazırlanmıştır.
Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin evi:
İslam’ın devletleşme sürecinde dördüncü ev ise Efendimizin (s.a.s.) Medine’ye hicret ettiğinde misafir kaldığı ve Medine İslam devletinin ilk kararlarının alındığı, “Ya Rasûlallah (s.a.s.) sizin bulunduğunuz bir evin üstünde bulunmak bize yakışmaz, lütfen siz yukarı buyurun biz aşağıda kalalım” diyerek evinin üst katını Efendimize (s.a.s.) tahsis eden Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin evidir. Bu dört ev ve dört aile İslam’ın bir nizam haline gelişinde evlerimizin ve ailelerimizin en az bir devlet kadar önemli olduğunu ortaya koyan en güzel örneklerdir.
Bugün de İslam’ın yeniden devletleşmesi, evinde Efendimizi (s.a.s.) misafir eder gibi İslam’ı yaşayan örnek aileler ve bu ailelerin İslam’a açtığı evleri sayesinde gerçekleşecektir. Modern cahiliyeden yeni bir Asr-ı Saadet medeniyeti kuracak nesiller bu evlerde yetişecektir. Bu evlerde büyütülen hedef ve idealleri hayata geçirecek salih ve saliha nesiller, İslam ümmetinin geleceğini inşa edeceklerdir. Ev ev büyüyen İslam davasının kutlu soluğu ile Yeni Bir Dünya’nın temelleri atılacaktır inşallah.