İktisatçı yaar Yaşar Süngü yazdı:“
'Çalınan her kapı açılsaydı, ümidin, sabrın ve isteğin derecesi anlaşılmazdı” diyor Mevlâna. Sabretmek söylendiği gibi kolay değil. Kolay olsaydı mükafatı büyük olmazdı. Sabır denen her film mutlu sonla biter.
Sabrın, tembellik, miskinlik, kadercilik, hiçbir şey yapmadan beklemek olmadığını akılla birlikte bir anlamı olduğuna dikkat çekmek için kuyuya düşen eşeğin hikâyesi güzel bir örnektir:
Hikâyeye göre bir gün, bir çiftçinin eşeği kuyuya düşer.
Adam ne yapacağını düşünürken, hayvan saatlerce anırır.
En sonunda çiftçi, hayvanın yaşlı olduğunu ve kuyunun da zaten kapanması gerektiğini düşünür ve eşeği çıkartmaya değmeyeceğine karar verir.
Bütün komşularını yardıma çağırır.
Her biri birer kürek alarak kuyuya toprak atmaya başlarlar.
Eşek ne olduğunu fark edince, önce daha beter bağırmaya başlar.
Sonra, herkesin şaşkınlığına, sesini keser.
Birkaç kürek toprak daha attıktan sonra, çiftçi kuyuya bakar.
Gözlerine inanamaz.
Eşek, sırtına düşen her kürek toprağı aşağıya silkeleyerek yukarı çıkmasına basamak hazırlamaktadır.
Bir süre sonra, komşular toprak atmaya devam edince, herkesin şaşkınlığı altında eşek, kuyunun kenarından dışarı bir adım atıp, koşarak uzaklaşır!
Kıssadan hisse; Hayat üzerinize hep toprak atacaktır.
Kuyudan çıkmanın sırrı, üzerinize atılan toprağı silkeleyip bir adım yükselmektir.
Sıkıntılarımızın her biri bir adımdır.
En derin kuyulardan bile yılmayarak, usanmayarak çıkabiliriz.
Silkelenin ve biraz daha yukarı çıkın.
Yusuf Peygamber’in kardeşleri tarafından atıldığı kör kuyuda sabredip sonra Mısır’a sultan olduğunu unutmayın.
**
Eşeklerin gözleri dört ayağını da görebilecek açıya sahiptir.
Ses olarak çirkinliğin, göz olarak güzelliğinin en çok örnek gösterildiği bir hayvandır.
Masal ve hikâyelerde inatçılığıyla öne çıkarılır.
Tarih boyunca insanlarla beraber yaşar.
Çalışkanlıkları ve uysallıklarıyla anılır.
Eşekler, insanlar tarafından çalıştırılan, beslenen ve binek olarak kullanılan hayvanların arasında en önde gelenlerindendir.
Dayanıklı ve bir o kadar da sabırlıdır.
Teknolojinin gelişmesiyle onlara olan ihtiyaç azalsa da dağlık bölgelerde taşıma için hâlen en çok aranan canlı hayvandır.
Her ne kadar insanoğlu türlü akılsızlıkları eşeklikle örneklendirse de en güzel gözlere sahip bu sevimli hayvan, yerine göre çoğu insandan daha akıllıdır.
Eşeklerin ne kadar akıllı olduğunu anlatan güzel bir hikâyeye rastladım sosyal medyada.
Eşeklerin doğuştan gelen yeteneklerini şöyle bir hikâye ile anlatmış biri;
Örneğin “Eşek, iyi bir yol mühendisidir. Yokuşları en fazla yüzde 7 eğimle ve kısa mesafelerde virajlar alarak çıkar.’’ dediklerinde.
Ben de inanmamış ve nivelman yaptırmıştım yani topoğrafik aletle ölçüm. Sonuç şaşırtıcıydı: yüzde 7
Hani bu konuda çoğumuzun bildiği meşhur bir Anadolu fıkrası vardır:
1950’li yıllarda Amerikalı mühendisler gelmiş Türkiye’ye. Bir kısım imar çalışmalarına rehberlik ediyorlarmış.
O zamanlarda yol güzergâhını belirleyecek alet yok, eleman yok.
Eşeğin bu yeteneğini bilen bizim mühendisler eşeği yokuşa sürüyorlar, arkasından elemanlar şerit metre çekiyor ve eşeğin ayak izlerine kazık çakıp istikamet belirliyorlarmış.
Bunu gören Amerikalı mühendis, pratiği kavrayamamış ve sormuş:
- Ne yapıyorlar böyle?
- Rampada yolun güzergâhını belirliyorlar.
- Nasıl yani, anlayamadım?
- Eşek yüzde 7 eğimin üstüne çıkmaz, biz de eşeğin izinde kazık çakıp rampada yol güzergâhı belirliyoruz demişler.
Amerikalı katılarak gülmeye başlamış. Yatışınca da sormuş:
- Peki, eşek bulamayınca ne yapıyorsunuz?
Yetkilinin cevabı:
- Amerika’dan mühendis getirtiyoruz.
Eşek iyi bir kılavuzdur.
Gittiği bir yolu hiç unutmaz ve o yoldan şaşmaz. Bu nedenle deve veya katır kervanlarının önüne daha önce bu yoldan gitmiş bir eşeği kılavuz olarak koyarlarmış.
Evet, eşek akıllıdır, düştüğü çamura bir daha asla düşmez.
“Eşek bir defa çamura düşer!” deyimi de buradan geliyormuş.
Başına gelenlerden ders almayan, sürekli aynı hatayı aynı yanlışı yapan tek canlı varlık biziz herhâlde.
Çamura düşmeme konusunda eşeklerden alacağı çok ders var insanoğlunun.