Tarih: 07.03.2019 13:06

Esed´in Tahran ziyareti ne anlama geliyor?

Facebook Twitter Linked-in

Muhammed Abdulmecid(*)

Basına haber verilmeksizin 25 Şubat Pazartesi günü Tahran´ı ziyaret eden Beşşar Esed, İran devrim rehberi ve cumhurbaşkanıyla ayrı ayrı görüşmeler gerçekleştirdi. İran ve müttefiklerinin, Esed´in bu ziyaretini ?direniş ekseninin bir zaferi? olarak kutlamalarına rağmen Dışişleri Bakanı Cevad Zarif´in beklenmedik istifası soğuk duş etkisi yaparak söz konusu ziyareti tartışmaya açmış bulunuyor.

2011 yılında Suriye´de protesto ve çatışmaların başlamasından bu yana Esed iki defa Rusya´yı ziyaret etmiş olsa da bu İran´a gerçekleştirdiği ilk ziyaretti. Her ne kadar Tahran´ı çok daha önce ziyaret etmesi ve kendisinden askerî ve iktisadi olarak hiçbir şey esirgemeyen İran makamlarına şükranlarını arz etmesi beklense de Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani´nin daveti üzerine gerçekleştiği söylenen bu ziyaretin birçok hedefi bulunuyor.

Müttefiklere psikolojik destek

ABD´nin nükleer anlaşmadan çekilmesi ve ekonomik yaptırımlar, Varşova Konferansını düzenlemesi gibi girişimlerle İran´a yönelik baskının artırılması, İran karşıtı bir koalisyon olarak Arap NATO´sunun kurulmaya çalışılması, İran rejim muhaliflerinin gün geçtikçe artan faaliyetleri, ülke sınırlarındaki güvensizlik, ABD´nin Suriye´den çekileceğini açıklamasından sonra 400 askerin bölgede bırakılacağının duyurulması, Suriye´nin kuzeydoğusunda güvenli bölge oluşturma çalışmaları, Avrupa´nın İran´a füze programını müzakereye açması için baskı uygulaması, İngiltere tarafından Hizbullah´ın terör örgütleri listesine alınması, Irak´ta Haşdi Şabi´ye yapılan baskılar ve Yemen´de Husilerin Hudeyde limanından çekilmesi için sarf edilen çabalar gibi gelişmelerin hepsi İran ve müttefiklerini endişelendiriyor. İran ve Esed arasında gerçekleşen görüşmenin hedeflerinden biri, İran´ın bölgedeki müttefiklerine psikolojik destek sağlamak, ki İran, eskiden olduğu gibi bölgesel müttefiklerine askerî ve mali destek sağlamaya devam edecektir.

Diğer taraftan bu görüşme, İran´ın Suriye´ye yapmış olduğu benzeri görülmedik petrol ve nakdi yardımı kesmesinden ve Esed rejimini oldukça zora sokan bir dört aydan sonra gerçekleştirildi. Tahran´ın bu kesintiden amacı, Suriye´nin yeniden inşasında Esed´in İran´a daha fazla imtiyaz vermesini sağlamaktı ve İran Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı İshak Cihangiri´nin Suriye ziyaretinde imzalanan uzun süreli anlaşmalarla Tahran yönetimi, bu hedefine belli ölçüde yaklaşmış oldu.

İsrail´in saldırılarına karşı yeni bir mücadele tarzı mı?

Esed´in Tahran ziyareti, İran´ın Suriye´deki askerî tesislerine ve İran´a bağlı milislerin karargahlarına saldırıların arttığı ve Rusya´nın bunlara göz yumduğu bir konjonktürde ve Netanyahu-Putin görüşmesinden iki gün önce gerçekleşti. Netanyahu´nun Moskova ziyaretinin amacı, İran´ın Suriye´deki askerî varlığına ilişkin iki ülke arasındaki koordinasyonun devamını sağlamak, Moskova ile Tel Aviv arasında Suriye´de geçen eylül ayında bir Rus uçağının düşürülmesi ve 15 Rus askerinin öldürülmesinden kaynaklanan gerginliği sona erdirmekti. Her ne kadar İsrail´in Suriye´deki askerî operasyonları bu hadiseden sonra üç ay kadar durmuş olsa da akabinde operasyonlar yeniden başlatıldı. Son iki yılda Tahran´ın Suriye´de kalmak için sarf ettiği çok yönlü çabaya karşın İsrail, İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücüne 200´den fazla operasyon düzenledi. Tahran, bütün bu operasyonlara şimdiye kadar hafif denilebilecek tepki gösterdi ve son zamanlarda Şam Havaalanı etrafındaki varlığını azaltmak adına buradaki güçlerini Humus´taki T-4 karargahına taşıdığına dair haberler yayınlandı. Buna karşın İran Milli Güvenlik Yüksek Konseyi Başkanı Ali Şemhani, 2019 yılında İran´ın İsrail saldırılarına karşı tepkisinin geçmişe nazaran oldukça farklı olacağını duyurdu. İran makamlarının Esed ile görüştüğü konulardan biri muhtemelen İsrail ile bu yeni mücadele tarzı olmuştur.

Putin-Netanyahu görüşmesinin sonuçlarından biri de Moskova´nın Suriye´deki bütün yabancı güçlerin ülkeyi terk etmesini öngördüğü uluslararası bir çalışma grubu projesinin ilan edilmesiydi ki büyük ihtimalle söz konusu proje, İran´ın askerî varlığını da kapsıyor.

Esed ve İran´ın Rusya´ya karşı güvensizliği

Kuşkusuz Rusya, İran´ın Suriye´deki varlığının azalmasını istiyor ve muhtemelen Esed´den bu doğrultuda adımlar atmasını talep etmiştir, ancak Esed´in Tahran ziyareti, İran´ın Suriye´deki varlığını destekler nitelikte. Esed, İran´la ilişkisini stratejik görüyor ve Tahran´ın herkesten daha fazla kendisine destek verdiğini ve vermeye de devam edeceğini düşünüyor. Suriye´nin eski Başbakanı Riyad Hicab, ?Esed´in İran´a Rusya´dan daha fazla güvendiğini, Moskova´nın kendisine destek vermekten vazgeçebileceğini lakin İran´ın hiçbir zaman kendisini yalnız bırakmayacağını düşündüğünü? ifade ediyor.

İran ise Rusya´nın kendisini Suriye´deki mevcut konumundan uzaklaştırmak istediği düşüncesinde. İranlı yetkililer İsrail´in İran´a yönelik saldırılarının Rusya´dan habersiz veya Rusya´nın göz yumması olmaksızın gerçekleşemeyeceğini de düşünüyor. Ayrıca İran, Rusya´nın Suriye´deki politikasına birçok gerekçeyle şüpheyle yaklaşıyor: İsrail´in hava saldırılarına karşı Rusya´nın S-300 ve S-400 gibi hava savunma sistemlerini kullanmaması, Moskova´nın İran´a bağlı unsurların yer almadığı bir Suriye ordusu kurma girişimi, İran´ın Suriye´nin yeniden inşasında yüksek kâr getirecek projelerden dışlanması, Suriye´nin kuzeyi ve kuzeybatısındaki Hama gibi stratejik bölgelerin ele geçirilmesi için İran´a bağlı 4. Ordu ile Rusya´ya yakın 5. Ordu arasında gerçekleşen çatışma ve Moskova ile Ankara arasında Suriye´ye ilişkin bazı meselelerdeki koordinasyon ve anlaşmalarda İran´ın belirleyici olmaması...

Diğer taraftan, Esed ve İranlı yetkililerin, İran´ın Suriye´deki varlığını ve Suriye´nin yeniden inşasında alacağı aktif rolü vurgulaması, Rus kaynaklarından gelen bilgilerle örtüşmüyor. Bu sebeple Rusya İran´ın Suriye´deki varlığını azaltmak üzere farklı yollara başvuracaktır ve bu doğrultuda İsrail´in Suriye´deki İran mevzilerine düzenlediği saldırılarda bir artış görülmesi, ayrıca bizatihi İran ve Rusya´ya bağlı güçlerin arasındaki çatışmaların şiddetlenmesi uzak bir ihtimal değil.

Körfez ülkelerinin beklentisi gerçekçi değil

Bu ziyaretin verdiği diğer bir mesaj ise Esed rejimiyle ilişkileri yeniden kurmak ve onu Arap Birliğine döndürmek isteyen Arap ülkelerineydi.

Söz konusu ülkeler, Rusya´nın teşviki ve İran´ın Suriye´deki konumunu zayıflatmayı vadetmesiyle Suriye´de büyükelçiliklerini yeniden açmaya girişmiş ve Suriye´yi yeniden Arap Birliğine döndürmeye niyetlenmiş bulunuyorlar. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) dış ilişkilerden sorumlu devlet bakanı, ülkesinin Şam´daki büyükelçiliğinin yeniden açılmasından sonra, BAE´nin bu girişimden amacının Esed´i İran´ın şemsiyesinden çıkarmak, Tahran´ın Suriye´deki konumunu zayıflatmak ve Araplarla Suriye hükümetinin ilişkilerini yeniden tesis etmek olduğunu belirtmişti. Bu son ziyaretle, bazı Arap ülkelerinin Esed´i İran´dan uzaklaştırma beklentilerinin gerçekçi olmadığı da açıkça ortaya çıkmıştır.

Esed´in İran ziyareti, daha önceki Rusya ziyareti gibi tamamen diplomatik teamüllerin dışındaydı. Esed, İran makamlarıyla görüşmek üzere beraberindeki siyasi heyetle, bizzat İran´a ait bir uçakla, ayrıca yanında bir mütercim bulunmaksızın bu ülkeye gitti. Kendisi için resmî bir karşılama merasimi düzenlenmediği gibi, gerek Cumhurbaşkanı Ruhani gerekse de Devrim Rehberi Hamaney ile yaptığı görüşmede Suriye bayrağının yer almayışı Esed´in destekçilerinin dahi tepkisine yol açtı. Rusya ile İran´ın Esed´e yaptığı muamele bir cumhurbaşkanına yaraşır olmaktan ziyade bir ?efendi-uşak? münasebetini andırıyor. Her iki ülke de sürekli, eğer Suriye meselesine müdahil olmasalardı Esed´in birkaç hafta bile dayanamayacağını vurguluyorlar. Esed´in ise İran ve Rusya´nın kendisini aşağılamasına katlanmaktan başka bir çaresi bulunmuyor.

Zarif´in istifası

Bazı yorumcular, İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif´in Esed ile İranlı yetkililerin yer aldığı resimlerin yayımlanmasından birkaç sonra gelen istifasını, İran´daki siyasi gruplar arasındaki derin ayrılığın bir göstergesi olarak değerlendirdiler. Her ne kadar siyasi gruplar arasındaki anlaşmazlık inkâr edilemez olsa da bu yorum tam olarak gerçeği yansıtmıyor.

Zarif´in dış politika anlayışı dünyayla iletişim kurarak gerginlikleri azaltmak olmasına karşın bu doğrultuda kararlı bir duruş sergilediği söylenemez. Nitekim Zarif´in bölgesel siyasete Devrim Muhafızlarının müdahalesinden rahatsız olduğu tahmin ediliyor ancak Kudüs Gücünün bölgedeki politikalarını desteklemekle kalmayıp meşrulaştırmaya çalıştığı da gözlemleniyor. Kasım Süleymani ve Ruhani´nin Esed´in yanında görüldüğü ve kendisinin karede yer almadığı bir resmin yayımlanması, Zarif´in alınganlık göstermesine ve akabinde basit bir gönül almayla istifasını geri çekmesine sebebiyet vermiştir. Zarif, protokol kurallarına uyulmasını istediğinden bu tarz görüşmelerde cumhurbaşkanın yanında yer alması gerektiğini düşünüyor. Dolayısıyla söz konusu resim yayımlanmamış olsa, muhtemelen Zarif istifasını sunmayacaktı, zira bölgesel meselelerde Devrim Muhafızları Kudüs Gücüyle temelde bir fikir ayrılığı bulunmuyor.

Sonuç olarak Esed´in Tahran ziyareti ve İran makamlarıyla gerçekleştirdiği görüşmeler, şu aşamada İran´a ait kuvvetlerin Suriye´den çıkma niyetinde olmadığını ve bilakis Esed´in ülkesindeki İran varlığını desteklediğini gösteriyor. İran´ın Suriye´deki varlığı İsrail, ABD ve Rusya´nın da engellemeleriyle karşılaşacak. Bu nedenle önümüzdeki süreçte Suriye´de İran´a ve ona bağlı milislere yönelik baskıların artması uzak bir ihtimal değil. Bu yönüyle son görüşme, ülkedeki gerilimi artırmak dışında Suriye´nin istikrar ve güvenliğine hiçbir katkıda bulunmamıştır.

__________________________________________

(*)Muhammed Abdulmecid İran Araştırmaları Merkezi´nde (İRAM) çalışmaktadır.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —