Esed ve Hafter meydan mı okuyor?

Milli Gazete yazarı Abdülkadir Özkan, yazısında emperyalistlere güvenilmeyeceğini,Rusya'nın Suriye ve Libya'da Esed ve Hafter ile ilişkilerinde, 'bize karşı' sergilediği ikircikli durum üzerinden dikkat çekiyor.

Esed ve Hafter meydan mı okuyor?

Putin ile varılan mutabakat sonucu Libya ve Suriye’de büyük umutlarla ateşkes ilan edildi. Özellikle Suriye’de baştan beri Rusya’nın Esed’in yanında yer alması, her türlü desteği vermesi, Libya’da da Rus askerlerden oluşan paralı askerlerin Hafter’in safında yer alması ilk bakışta Rusya, Suriye ve Libya’da ateşkesten yana ve ateşkes açıklamasından önce Esed ve Hafter’le görüştükten sonra böyle bir karar alındı ve ateşkes kalıcı olarak sürdürülecek şeklinde dünyada bir hava estirildi. Böyle olunca mademki Rusya, Suriye ve Libya’da yanlarında yer aldığı, destek verdiği çatışan taraflarla görüştükten sonra böyle bir karar alındı ve ilan edildi öyle ise artık çatışmaların son bulacağını düşünmek normaldi. En azında öyle görülüyordu. Ancak, daha önce nedense Putin ile varılan mutabakat sonucunda Türkiye’nin güvenli bölge olarak ilan ettiği alanların terör gruplarından temizlenmesi kararlaştırılmış olmasına rağmen beklenen olmadı. Ne güvenli bölge çatışmalardan, ne de teröristlerden temizlendi, ne de Rusya’nın destek verdiği rejim güçleri alınan karara uydurulabildiği hatırlanmak istenmiyor. Aynı durum ABD ile varılan mutabakatın araziye yansımamasında da geçerli. Bu bakımdan diyebiliriz ABD ve Rusya bölgemizde barış ve huzurun sağlanması konusunda ciddi davranmıyor, masada söylediklerinin araziye yansımasının takipçisi olmuyorlar.

Libya’da ateşkesin sağlanması için Rusya’da taraflar bir araya gelmiş olmasına rağmen Hafter anlaşmayı imzalamadan masayı ve Moskova’yı terk ediyor. Halbuki, Hafter’in Libya’daki destekçilerinden birisi Rusya. Hatta Rus paralı askerlerinin Hafter’in saflarında çatışmalarda yer aldığı belirtiliyor. Buna rağmen Hafter Rusya’dan bağımsız hareket edebiliyor. Böyle olunca Rusya için Suriye’de Esed, Libya’da Hafter ile birlikteliklerinin elde ettikleri ya da edecekleri maddi çıkar barışın sağlanmasından daha etkili oluyor, düşüncesi akla geliyor. Bu arada, bir başka ihtimal ise Rusya’nın Esed ve Hafter’e söz geçirememesi olabilir. Bu ise Rusya açısından ciddi bir zaaf olarak değerlendirilebilir. Sebep ne olursa olsun öyle anlaşılıyor ki, sömürgeciler için sözünde durmak gibi bir ahlaki değer söz konusu değil.  Onlar için önemli olan çıkarları görünüyor.

Böyle bir anlayışta olanlarla birlikte hareket ederek Türkiye’nin bir kazancı olabilir mi? Şimdiye kadar olmadığını söylemek yanlış olmaz. Başta ABD olmak üzere Rusya da bölgemizdeki çatışmalardan besleniyor. Bunun için de bu çatışmaların devamından yanalar. Söz planında farklı şeyler söyleniyor olmasının artık bir anlamı kalmıyor. Çünkü bu tür mutabakatlarda önemli olan söylenenler değil, arazideki uygulamalardır.

Bu noktada dünkü bazı gazetelerde, “İdlib’de yeni katliam” başlığı altında yer alan haberde, “Esed rejimi ve Rus savaş uçakları, bu kez hastane ve pazar yerini hedef aldı.  İdlib’deki ateşkese rağmen yapılan katliamda 15 sivil feci şekilde can verdi. 100’e yakın kişi de yaralandı” deniyordu. Haber, olayı tüm çıplaklığı ile ortaya koyuyor ama bunun karşılığında Rusya’dan ses çıkmıyor. Yani, ateşkese niçin uyulmadığı soruşturulmuyor. Ayrıca söz konusu katliamda Suriye’de ateşkes çağrısında bulunan Rus savaş uçakları da yer alıyor. Buna ikiyüzlülük dense bile zayıf kalıyor. Çünkü ortada katliam var, hayatını kaybeden siviller var. Ve bu katliamda Rusya doğrudan taraf. Yani katliamı yapan iki ülkeden birisi de Rusya. Libya’da ise ateşkes Hafter’in masadan çekilmesi ile belirsizliğe sürüklenmiş durumda. Orada da Rusya’nın söylediği ile uyuşmayan tavrı söz konusu. Bu bakımdan emperyalist ülkeler ile birlikte yürüyerek yeryüzünde barışın sağlanması mümkün değil. Bu gerçek çok net görünüyor. Sonuç, ne Esed ne de Hafter ya Rusya’yı takmıyor ya da Rusya ikili oynuyor.