Bazen Rusya üzerinden haber yolluyoruz Esed’e bazen İran üzerinden… Bunu Cumhurbaşkanı Erdoğan bizzat açıklıyor.
Son olarak da Cumhurbaşkanı Erdoğan Soçi zirvesinde Putin’in kendisine “Mümkün olduğunca” gibi bir nezaket ifadesini devreye sokarak “….bunları, rejimle birlikte çözme yolunu tercih ederseniz çok daha isabetli olur” dediğini aktarıyor.
Buradan anlaşıldığına göre Cumhurbaşkanı Erdoğan Putin’e Esed’e ulaştırılmak üzere bazı sorunlar iletiyor, o da “Bunları siz rejimle (yani Esed’le) doğrudan görüşseniz” karşılığını veriyor.
Rusya – İran arkasında durdu, Türkiye desteğindeki muhalif güçler yeterli ağırlık sağlayamadı ve Esed devrilmedi.
Suriye’nin kuzeyinde biz varız, ama Suriye’de Amerikan desteğiyle oluşmuş bizim “Tehdit” olarak değerlendirdiğimiz “devletleşme rüşeymi” sürecinde bir “yapı” da var. Suriye’de “Rejim”in kabulüyle Rusya var, İran var, örgütler var, varoğlu var.
Esed ülkesine hâkim değil, bu açık, ama Esed halen Birleşmiş Milletler’in de kabulüyle Suriye’nin meşru devlet başkanı.
Türkiye, Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunuyor, çünkü oradaki bölünmelerin bir ucunun bizi rahatsız edeceği kaygısını taşıyor. Suriye’deki askeri varlığımız “Terörü merkezinde yok etme” gerekçesiyle meşrulaştırılıyor ama asıl itibariyle Türkiye’ye yansıyacak ayrılıkçı oluşumlara karşı güvenlik hattı oluşturulmayı amaçlıyor.
Suriye’nin her şeyi muallakta. Bizim oradaki varlığımız da, orada desteklediğimiz iç muhalefet de, Amerikan desteği ile oluşturulan PYD-YPG yapılanması da, ülkenin kimi yerlerine hakim olan silahlı örgütlerin varlığı da… Evet Esed de, onu destekleyen Rusya da Suriye’de “Rejim hakimiyeti”ni oluşturabilmiş değil. Ama Türkiye dahil başka güçler de Suriye’de belirleyici bir irade durumunda değil.
Bu durum YPG-PYD’nin işine geliyor. Onu destekleyen ABD de durumdan rahatsız değil. Kaos, rejim orada durdukça Rusya’nın ülkedeki etkinliğini de rahatsız etmiyor. Türkiye’nin desteği ile oluşan – yürüyen muhalefet tedirgin. Esed orada durdukça o yapının geleceği karanlık.
Türkiye, Suriye’nin Kuzeyinde bir bölgede sadece askeri varlığıyla değil, sivil alanlarda da kimi yapılar oluşturuyor.
Ve Türkiye’de sayı netliği olmadığı için söyleyelim, milyonlarca Suriyeli sığınmacı var. Bir o kadarı da komşu başka ülkelerde sığınmacı konumunda…
Esed, elbette, meşru yönetim olarak görülüyor olsa bile böylesine kaos içine sürüklenmiş bir ülkeyi nasıl toparlayacağı gibi dev bir sorunla karşı karşıya.
Ama bir o kadar dev bir sorun da Suriye konusunda bizim başımızda.
İstihbarat kurumlarıyla iletişim, Rusya – İran üzerinden iletişim, Dışişleri Bakanları’nın ayaküstü iletişimleri, “Devletin bilgisi dahilinde” notu düşülen Perinçek – Sancak atakları ve nihayet Putin’in “Bunları rejimle siz görüşseniz…” telkini…
Bugüne kadar çok aşağılayıcı sözler söylediğimiz için Esed’le görüşmek kolay olmuyor olabilir.
Ama gelinen noktada “Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumak” işinin üzerimize kaldığı ve bunu Esed’le birlikte yapmak, bunun için de Esed’in Suriye’deki etkinliğini artırmak gibi bir durumun ortaya çıktığı söylenebilir.
Tabi bu durumda Suriye’nin Suriye diye bir devlet olarak kabul edilmesi, orada bir yönetimin olması, onun ülkeye hâkim olması vs gerekiylor. O durumda da oradaki “yabancı varlıklar”ın ancak ülke yönetiminin çağırması ile orada bulunabilmesi, ülkenin resmi güvenlik güçleri dışında silahlı yapıların olmaması, ülkenin bir yerinin kurtarılmış bölge niteliğine bürünmemesi, yurt dışına sığınmış milyonların yurtlarına dönebilmesi vs gerekiyor.
Çok çok işy var Suriye’nin normalleşebilmesi noktasında…
Ama önce merkezi yapının oluşması lazım.
Türkiye Esed’le görüşmeye başlarsa… neyi görüşecek? Mesela oradaki silahlı muhalif yapıyı destekleyen konumda mı olacak yoksa “terör konusunda iş birliği yapan iki komşu ülke” statüsüyle mi görüşülecek? “Yeniden inşa” işinde Türk müteahhitlerine iş düşeceği için Esed’i güçlendirmek gibi bir tavrımız da olacak mı? Kuzey Suriye’deki varlık ne olacak? Askeri operasyonları yaparken orada temelli kalmak gibi bir hesabımız var mıydı, varsa şimdiki halde o hesaplar çöpe mi atılmış olacak?
Esed Suriye’nin devlet başkanı ise ve bu bizim tarafımızdan merhale merhale kabul edilmekte ise Suriye konusunda bambaşka bir sürece giriyoruz demektir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Esed’le görüşür mü? Bunun cevabı “Kanlı – bıçaklı olduğumuz öyle liderlerle görüşüldü ki…” diye başlayan bir cümle olur ancak.