Tarih: 10.12.2024 00:43

Esad'dan sonra İran'a ne olacak? Direniş ekseni çöktü mü?

Facebook Twitter Linked-in

karar.com’dan Ercan Çankaya’nın, “konu ile ilgili” haberi…

Suriye'de 2011 yılından beri süren iç savaşın seyri 27 Kasım'da Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) örgütü liderliğindeki grupların başlattığı operasyonla hızla değişti.

Örgüt 7 Aralık gecesi Şam'a girdiğini açıkladı. Devrilen Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın Rusya'ya gittiği, kendisi ve ailesine sığınma hakkı tanındığı açıklandı.

Suriye'de 2011-2015 arasındaki iç savaş döneminde Esad muhaliflerinin ilerleyişi bugüne kıyasla çok yavaş olmuş; Rusya'nın havadan müdahalesi, İran ve Lübnan'daki Hizbullah'ın karadan desteğiyle muhalif gruplar gerilemeye başlamıştı. Ülkede 2017 yılından bu yana çatışmalar büyük ölçüde durulmuştu.

HTŞ öncülüğünde gelişen bu yeni süreçte Suriye'de Esad yönetiminin nasıl bu kadar hızlı düştüğünü, bundan sonraki süreçte neler olacağını, İran'ın Lübnan ve dolayısıyla Filistin'le bağının kopmasının buradaki İsrail karşıtı direnişleri nasıl etkileyeceğini ve bir bütün olarak İran önderliğindeki direniş ekseninin durumunun ne olacağını Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Murat Cingöz KARAR'a değerlendirdi.

COLANİ'NİN IŞİD VE EL KAİDE GEÇMİŞİ

Bugünkü durumu anlamak için Astana sürecine bakmak gerektiğini söyleyen Cingöz, bu süreçte Heyet Tahrir eş-Şam'ın, yani Türkçe adıyla Şam Kurtuluş Heyeti'nin İdlip'te yerleşebilir duruma geldiğini, eski adı Özgür Suriye Ordusu olan Suriye Milli Ordusu'nun (SMO) Afrin ve civarını kontrol ettiğini söyledi.

Bu iki örgütün birbirinden farklı olduklarını vurgulayan Cingöz, HTŞ lideri Colani'nin Irak'ta IŞİD ve El Kaide'nin saflarında bulunduğunu, Suriye'de El Nusra içinde yer aldığını söyledi.

Colani'nin El Nusra'yı feshedip HTŞ'yi kurduktan sonra adım adım daha ılımlı bir çizgiye kaydığı yönünde bir imaj çizmeye başladığını aktaran Cingöz, örgütün 27 Kasım'da başlayan operasyonla Halep, Hama, Humus ve sonunda da Şam'ı hızla düşürdüğünü söyledi.

HTŞ'NİN TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERİNİ SGD'YE YAKLAŞIMI BELİRLEYECEK

SMO'nun Türkiye tarafından desteklendiğine, fakat HTŞ konusunda örgütün arkasında kim olduğu konusunda bir belirsizlik olduğunu söyleyen Cingöz, Colani'nin CNN'deki konuşmasını hatırlatarak, burada kullandığı "eski radikal kimliklerini terk ettikleri" ifadesine dikkat çekti. Fakat konuşmasındaki esas altı çizilmesi gereken "HTŞ'yi feshedip Suriye'yi birlikte yönetmek" mesajı olduğuna dikkat çeken Cingöz, bunun Suriye'deki diğer örgütlere bir mesaj olduğunu söyledi.

Türkiye'nin Esad'ı devirmeden hemen önceki süreçte HTŞ'yi ne ölçüde desteklediğinin spekülasyon konusu olduğunu söyleyen Cingöz, örgütün bundan sonraki süreçte Türkiye ile ilişkilerinin nasıl olacağını PYD ile ilişkisinin belirleyeceğine dikkat çekti. Cingöz, Türkiye'nin de örgüt üstünde ne kadar etkili olabildiğini bu ilişkinin mahiyetinin belli edeceğini söyledi.

DİRENİŞ EKSENİ ÇÖKÜŞ AŞAMASINDA

Suriye'de Esad yönetimini 2011'den sonraki süreçte ayakta tutan 3 güç olduğunu dile getiren Cingöz, bu güçlerin Lübnan Hizbullahı, İran'ın sahadaki asker ve milisleri ve Rusya olduğunu dile getirdi. İsrail'den aldığı darbelerin Hizbullah'ın gücünü büyük ölçüde kırdığını vurgulayan Cingöz, örgütün iletişim olanaklarının çok zayıfladığına ve önde gelen liderlerinin öldürüldüğüne dikkat çekti.

Rusya'nın Ukrayna'yla meşgul olduğunu hatırlatan Cingöz, son süreçte ülkenin askeri ve ekonomik kapasitesinin 2 cephede birden bir savaş sürdürmesine imkan tanımadığını gösterdiğini söyledi. İran'ın ise ekonomik ve askeri açıdan neredeyse çöküş aşamasında olan bir yönetim olduğuna işaret eden Cingöz, rejimin halk desteğinin yüzde 25-30'lara kadar düştüğünü söyledi.

2023'ten beri İsrail'le olan çatışmaların, Gazze'de ve Lübnan'daki savaşların İran için çok ciddi ekonomik maliyetleri olduğuna dikkat çeken Cingöz, 2012'den beri Suriye'ye milyarlarca dolar harcandığını ifade etti. İran'ın Filistin'de Hamas, Suriye'de Baas yönetimi, Irak'ta Şii milisler, Yemen'de Husiler üstünden inşa ettiği direniş ekseni girişiminin çöküş aşamasında olduğunu söyleyen Cingöz, İran'ın mali gücünün böylesi bir girişimi artık kaldıramadığına dikkat çekti.

İRAN'IN IRAK'TAKİ MİLİSLER ÜSTÜNDEKİ ETKİSİ DE ZAYIFLAMIŞ

Esad yönetiminin İran'ın direniş ekseninin omurgası olduğunu söyleyen Cingöz, 13 yıllık savaşın bu yönetimi de oldukça güçten düşürdüğünü, Suriye'de memur maaşlarının ve elektrik dağıtımının bile sorun haline geldiğini vurguladı.

Cingöz, Rusya ve İran'ın kapasitelerinin yetersizliği nedeniyle gerekli yardımı sağlayamamış olmasıyla birlikte kendi iç zayıflıklarının da Esad yönetiminin HTŞ karşısında hızla dağılmasında etkili olduğunu belirtti. Çağrı yapılmasına rağmen daha önce Suriye'deki çatışmalara katılmış olan Iraklı Şii milislerin yeterli sayıda yardıma gelememesini hatırlatan Cingöz, bu gelişmenin İran'ın bu gruplar üstündeki etkisinin de zayıfladığının kanıtı niteliğinde olduğunu söyledi.

HİZBULLAH YERELLEŞMEK ZORUNDA KALACAK

Esad yönetiminin düşmesiyle birlikte Lübnan'la kara bağlantısının kesileceğini söyleyen Cingöz, Hamas'ın da İsrail'in ağır saldırıları sonucu büyük darbeler aldığına dikkat çekti. Hizbullah'ın önümüzdeki süreçte daha da yerelleşmek zorunda kalacağını ifade eden Cingöz, Hamas'ın ise yerelleşme bakımından çok daha köklü olduğunu, Hamas ya da adı veya şekli değişse de benzeri bir örgütün varlığının Filistin'de devam edeceğini vurguladı. İran'ın bugüne dek Hamas'a da ciddi bir destek verdiğine dikkat çeken Cingöz, bu desteğin azalacağının, hatta belki örgütün Gazze'yi de kontrol edemeyeceğinin, ama Hamas'ın devam edeceğinin altını çizdi.

DİRENİŞ EKSENİ HEM İÇ HEM DIŞ POLİTİKADA MEŞRUİYET ARACIYDI

Direniş ekseninin Yemen kolu olan Husilerin İran'la olan ilişkisinin daha çok 2015'ten sonra geliştiğine dikkat çeken Cingöz, 2015 öncesinde İran'la çok da bağlantısı olmadan Yemen'i tek başına kontrol edecek güce erişen örgütün, Suudi Arabistan ve müttefiklerinin müdahalesiyle durdurulduğunu, grubun İran'la ilişkisinin bu müdahaleden sonra geliştiğine işaret etti.

Her ikisi Şii olsa da Yemen'deki Zeydilikle İran'daki İmamiye Şiiliğinin oldukça farklı olduğuna dikkat çeken Cingöz, İran'la olan ilişkileri zayıflasa da Husilerin devam edeceğini söyledi.

Bu süreçten en büyük kaybı Hizbullah'ın aldığına dikkat çeken Cingöz, İran'ın da direniş eksenini öne çıkararak hem iç hem dış politikada meşruiyetini artırdığını, bu aracın zayıflamasının İran'ı da oldukça etkileyeceğinin altını çizdi.

TRUMP DÖNEMİ YAPTIRIMLARI İRAN EKONOMİSİNİ ÇÖKERTTİ

"Yeni dönemde İran'da iç karışıklıkların artıp artmayacağı" yönündeki soruya cevap veren Cingöz, Trump döneminde İran'a uygulanmaya başlayan yaptırımların öncekilere kıyasla çok ağır olduğunu, ülke ekonomisini neredeyse çökerttiğini söyledi.

Ülkede halkın büyük çoğunluğunun yalnızca muhalif değil, rejim karşıtı olduğunu yineleyen Cingöz, yine de karışıklıklar olsa da rejimin kısa vadede çökmesinin zor olduğunu vurguladı. İran'da Devrim Muhafızlarının yalnızca askeri açıdan güçlü olmakla kalmayıp ekonomiyi de yönlendirdiğini belirten Cingöz, bu koşullarda Hamaney sağ olduğu müddetçe yönetimin mevcut şekliyle devam edeceğini söyledi.

HAMANEY SONRASI İÇİN 2 SENARYO

Hamaney sonrasında bir yumuşak geçişin meydana gelmesinin, İslam Cumhuriyeti olan rejimin bazı yönlerinin törpülenebileceğini işaret eden Cingöz, tersi bir senaryonun, yani Devrim Muhafızlarının etkisini iyice artırmasıyla devletin askerin yönettiği, güvenlikçi bir devlete dönüşmesinin de mümkün olduğunu vurguladı. Cingöz, direniş ekseninin dağılması ya da zayıflamasının ikinci ihtimali zayıflattığına dikkat çekti.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —