Evet, sözün başında, ermeni nasyonalizmi adına sergilenen cinayetlerden dolayı bütün ?ermeni´leri sorumlu tutmak gibi bir yanlışa düşülmemesi gerektiğini hatırlayalım. Hele de asırlarca, hıyanet ve isyan etmiyeceklerine duyulan itimad ile, ?kavm-i necîb´ veya ?millet-i sâdıqa´ diye anılan, miladî-1060´lardan 1860´lara kadar 800 yıl boyunca Anadolu´da, başka gayrimuslim halklara gösterilmeyen bir yakınlıkla, Müslüman halkla iç-içe ve barış içinde yaşayan Hristiyan ermeni halkı, Osmanlı´nın zaafa düştüğü son yıllarında dış merkezlerin tahrikleriye harekete geçirilen ve ?ermeni nasyonalisti / kavmiyetçisi´, Daşnaksutyun veHınçak vs. isimli grupların cinayetlerini bütün Ermenilere mal edilmesiyle toptan düşman gibi görülmeye başlandı. Halbuki, halklar arasında bu gibi toptancı suçlamalarla asırlarca sönmeyecek bir düşmanlık ve nefret ateşi tutuşturulabilir ki, hem insanlık ve hem de Allah huzurunda bunun sorumluluğu vardır.
***
Bugünlerde, Azerbaycan´ın Hocalı kasabasında ermeni silahlı örgütlerinin 26 Şubat 1992 gecesi yaptıkları ve Müslüman sivil halktan 600´den fazla insanın canavarca öldürülmesiyle sonuçlanan katliâmın, -hattâ Tayyib Erdoğan´ın geçenlerde Cumhurbaşkanı olarak ilk kez ?soykırım/genocid´diye nitelediği cinayetin- yıldönümündeyiz. O cinayetten iki yıl önce de, Sovyetler Birliği´nin son demlerinde, yüzlerce Rus tankı Sovyet Rusya lideri Gorbaçov´un emriyle, 19-20 Ocak 1990 gecesi Baku´ya girmiş ve yüzlerce Azerbaycanlı tanklar altında ezilmişti. Ki, Azeriler o saldırıyı hâlâ da ?Qanlı Yanvar´ / Kanlı Januar / Ocak diye anarlar.
Sovyetlerin dağılıp Ermenistan ve Azerbaycan adına iki müstakil devletin ortaya çıkmasından sonra da sürtüşmeler devam etmiş, yine Rusya´nın himayesindeki 3 milyonluk Ermenistan güçleri, 8 milyonluk Azerbaycan güçlerini bozguna uğratmış ve Azerbaycan topraklarının beşte 1´ini işgaliyle sonuçlanmıştı.
Bu işgal 26-27 senedir hâlâ da devam ediyor. İşgal edilen yerlerden kaçmak zorunda kalan 1 milyondan fazla insan hâlâ da kendi öz evlerinden, topraklarından uzakta, perişan yaşıyorlar. Bu 26 yıl boyunca gelip geçen bütün Azerbaycan Hükûmetleri ise, nutuk çekmekten başka bir şey yapmadılar. Dahası, Haydar Aliyev, ata yurtlarından kaçmak zorunda kalan bu ?qaçqın´ yüzbinleri, ?Bir tüfenk sesini eşidir eşitmez qaçdınız..´ diye suçlamıştı, devleti sorgulamak yerine..
Bu arada şu nokta da unutulmamalı ki, Ermenistan mücadele bayrağını Kilise´nin eline vermişken, Azerbaycan, hem Ebu-l´Fazl Elçibey, Haydar ve oğlu İlham Aliyev zamanında, Müslüman Azeri halkını manevî olarak donatmaktan, eskikomünist-laik geleneğe uygun olarak hep kaçtılar; bu durum hâlen de devam ediyor. Ve Azerbaycan, Türkiye´ye hâlâ da vize uyguluyor.
***
Hocalı´da sırf Müslüman oldukları için hunharca öldürülen 600´den fazla sivil insanı rahmetle analım, ama, bu konunun biraz da tarihî geçmişine bakalım.
***
Birinci Dünya Savaşı´nın son demlerinde Rusya´da 1917´de Çarlık rejimi çökmüş ve Leninliderliğindeki Bolşevik /komünist ihtilâlcileri duruma hâkim olmuştu.
Ermeni silahlı ermeni örgütleri bu durumdan istifadeyle Bolşeviklerle işbirliği yaptılar ve Doğu Anadolu ve Kafkaslar´da bir ?ermeni devleti kurmak´ ümidiyle harekete geçtiler ve silahlı ermeni örgütleri, Bolşevik güçlerinin yoldaşlığında taa Baku´ya girdiler. Osmanlı Devleti ise, artık yenilginin eşiğindeydi. Enver Paşa, kardeşi Nurî Paşa´ya, ?sür´atle hareket edip Baku´yu alınız..´ emrini veriyordu.
O sırada, 28 Mayıs 1918 günü Azerbaycan Cumhuriyeti istiklâlini ilân edip Osmanlı´dan yardım istiyor ve Nurî Paşa komutasındaki Osmanlı askerleri 15 Eylûl 1918´de Baku´ya giriyor ve şehri ermeni güçlerinden temizliyordu.
Ama, 30 Ekim 1918´de, Osmanlı Devleti ve Almanya savaştan yenik olarak çıkıyor, Mondros Mütarekesi´ni imzalıyor ve Baku da İngiliz güçlerine bırakılıyor ve M. Emin Resulzâde Hükûmeti bu kez de İngiltere´ye yaklaşıyordu. Daha sonra ise, Neriman Nerimanof liderliğindeki Bolşevikler iktidara gelecek, Azerbaycan Sovyetler Birliği´ne bağlanacak ve bu durum 70 yıl sürecekti.