Tarih: 05.01.2018 15:53

?Erdoğan´ın olmayacağı? fikrini satın almak

Facebook Twitter Linked-in

Haziran 2015 seçimlerine giderken, Ak Parti içindeki etkin bir yapı ?koalisyon? hazırlığına çoktan başlamıştı.

Gerekçe olarak, ?Birikmiş gazın alınması. Dışarıdan yükselen tepkilerin dindirilmesini? gösteriyorlardı. Ve en nihayet CHP- AK Parti koalisyonu için isim bile bulmuşlardı: Büyük koalisyon!

O dönemde Ak Parti´ye çalışan kimi araştırma şirketlerinin sözcüleri de seçimden tek başına iktidar çıkamayacağını söyleyip mutlaka, ?Bir toplumsal uzlaşı formülü olarak koalisyon? fikrini dillendiriyordu.

7 Haziran seçimlerinin son virajında ?sistem değişikliği? düşüncesi kampanyada kullanılmazsa yani ?başkanlık sistemi anlatılmazsa?kararsızların oyunun Ak Parti´ye yönelmeyeceğini söylemiştim. Ak Parti sözcüleri sistem değişikliğini savunmadıkları gibi parlamenter sistemin faziletlerini, hatta koalisyonun iyiliğini anlatarak kampanyayı tamamladılar.

8 Haziran 2015 sabahına erdiğimizde yüzde 41 ile birinci parti olan ancak tek başına hükümet kuramayan bir Ak Parti vardı karşımızda.

Bu sonucun birincil sorumlusu bana göre, Ak Parti içindeki ?Erdoğan´a bir ders verelim? hesabı yapanlardı. Ancak yine aynı çevreler, ?Sonucun nedeni Erdoğan´ın sahaya inmesidir? dedi.

Sonuç olarak tasarladıkları modele göre, ?Erdoğan´ı Beştepe´ye hapsedip büyük koalisyon (CHP-Ak Parti) ile hem içeride biriken gaz, hem dışarıdan yükselen tepkiler bertaraf edilecekti? sözüm ona.

Tabii evdeki hesap çarşıya uymadı. Ne büyük, ne küçük koalisyon kurulabildi. Türkiye bir ara döneme girdi. Hem terörle mücadele, hem ekonomideki dengeler bozulmaya yüz tuttu.

Allah´tan Beştepe´ye hapsedilmek istenen isimçıktı büyük bir sorumluluk ve risk aldı. Geçici hükümet kuruldu, hızla seçim kararı alındı. ?Erdoğan´ı Beştepe´ye hapsetmeye hevesli çevreler? bu kez  ?Seçime ne gerek var? Partiler üç aşağı beş yukarı aynı oranda oy alacak. Vakit kaybı? demeye başladı.

Ancak 1 Kasım 2015´te görüldü ki hiç de o çevrelerin öngörüleri tutmadı. Ak Parti yüzde 50´ye yakın oy ile yeniden tek başına iktidara geldi.

2015 yılında siyasette yaşananları neden hatırlattığıma gelince.

Bugünlerde 2019´daki 3 seçime dönük hamleler peş peşe geliyor. Siyasette kartlar yeniden karılıyor. Nadasa bırakılan, naftalinlenip saklanan aktörler yeniden sahne almaya hazırlanıyor.

Muhalefetin 2019´daki Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan´ın karşısına kimleri aday çıkaracağına ilişkin tartışmalar yaşanırken alttan alta bir de çok tehlikeli bir söylenti yayılıyor.

Kara bir senaryo kamuoyuna pompalanıyor: ?2018´in yarısından sonra Erdoğan yok. Herkes planını ona göre yapsın!?

Bu söylentinin kaynağı dışarıda! Ancak söylentiyi satın alanların bir kısmı sözüm ona Ak Partili, sözüm ona yol arkadaşı!

Tıpkı 2015 7 Haziran seçimleri öncesi?koalisyon? fikrini satın alanlar gibi.

Tıpkı FETÖ´cülerin 2013´ten itibaren, her fırsatta Erdoğan için ?Ömrü vefa ederse? Allah ömür verirse?? diye kinayeli konuşmasını satın alanlar gibi!

Tıpkı, ?Erdoğan dönemi bitmiştir?diye yüksek sesle Meclis koridorlarını inleten kimi AKP´liler gibi!

?2018´in yarısından sonra Erdoğan olmayacak? söylentisini bir süredir değişik çevrelerden duyuyorum. Bu çevrelerin kısmen hangi networkten beslendiklerini de biliyorum. Hal böyleyken bir sabah kahvaltısında endişeli bir halde eşime konuyu anlattığımda şöyle dedi: ?Onu o alçaklar söylüyor. Peki ya Allah´ın iradesine ne oldu? O, tuzakları bozan değil midir? En iyi tuzağı kuran O değil midir? Ne bu endişen? Tevekkülüne ne oldu? Allah var? Gam yok!?

?2018´in ortasından sonra Erdoğan olmayacak? tezviratını yayanların maksadını anladık da, o tezviratı satın alanları ne yapacağız?

Beni biraz da endişelendiren işte bu! Yani ?sureti haktan görünenler?in beklenti içinde olmaları.

Bilmem anlatabildim mi?




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —