Hafta sonları yazmama alışkanlığımı bozan Almanya´daki resmi tatil günleri oldu. Kutsal Cuma ve Paskalya. Kutsal Cuma hakkını verdi: Berat Kandili, Kutsal Cuma ve Pesah Bayramı.
Resmi tatil günleri hasebiyle dingin ve sessiz günleri yaşıyoruz.
Biz bu dinginliği yaşarken ülkemizde hareketlilik hala devam ediyor.
Neler yok ki?
Seçimlerin artçı tartışmaları, tekrarı için verilen dilekçeler, Ak Parti adına demeçler veren siyasetçiler, Gebze´de coplanan anneler, cinayetler, muhafazakar kesim gazetelerinin atışmaları ve bu gazetelerdeki köşe yazarlarının ahlaktan uzak cümleleri vs. vs.
Uçların birleştirilmesi benim için çok önemli.
Ne demek istiyorum?
Yaratıcı ve kul, halk ile devlet, üst sınıf ve alt sınıf, iyilik-kötülük, ideal-realite. Hani ?hayaller Paris, gerçekler Limontepe´ gibi bir durum vardır ya.
Uçları yaşamayı seviyoruz.
Uçları birleştirmeyi düşünmüyoruz. Ya da uçları birleştirerek hayata bu birleşmeden bakmayı denemek bile aklımıza gelmiyor.
Din demişsiniz öyle. Muhafazakar kesimin gazetelerinde köşe yazarlığı yapanların kurdukları cümleler ahlaktan uzak ve bu normal geliyor, çünkü uçları yaşıyoruz.
Ya tamamen teslimiyetçi dindarlık, ya bütünüyle dünyevilik. Ortası yok.
Devlet ayrı telden çalıyor, halk başka telde at koşturuyor.
Toplumda keşmekeşlik var ama hiç oralı olan yok.
Bir mendil düşünün onun uçlarını birleştirdiğinizde azığınızı taşıyacak bir alet halini alır. Halbuki baktığınızda düz bir bez parçasıdır.
Uçları birleştirmek, orta yoldur. Dini tabirle ?sırat-ı müstakim´.
Hanımefendiler ve Beyefendiler?
Seçimler bitti.