Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 12. Ulaştırma ve Haberleşme Şurası'nda konuştu. Salgın ve iklim gibi koşulların ulaşım ve haberleşmede yeni yolların bulunmasını hızlandırdığını söyleyen Erdoğan, zaman içerisinde eksiklikleri fark ettiklerini ifade etti.
"Özellikle salgın ve iklim değişikliği gibi son dönemde ağır sonuçlarıyla daha sık yüzleşmeye başlayacağımız küresel krizler kendi gerçeklerini dayatmaktadır" diyen Erdoğan, Kanal İstanbul projesi için planladıkları şekilde çalışmaların başlatılacağını duyurdu.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şu şekilde:
Bu önemli şuranın düzenlenmesinde emeği geçenleri tebrik ediyorum. Dünyanın en büyük teknoloji festivali olan TEKNOFEST'in de yapıldığı Atatürk Havalimanımız bundan sonra ulusal ve uluslararası ölçekteki fuar, etkinlik ve yarışmalara ev sahipliği yapmayı sürdürecek.
2009 yılında yapılan 10. şurasını hedef 2023 diyerek gerçekleştirmiştik. Çok büyük mesafe kat ettiğimizi görüyoruz. Dün bir vizyon bir hedef olarak ifade ettiğimiz başlıkların çoğu bugün tamamlanmış projeler olarak önümüzde duruyor. Burada dikkat çekmek istediğim husus tamamlanan projeler yanında bundan sonrası için yapmamız gereken işlerin eksiklerimizi değişen dünyanın ortaya çıkardığı yeni ihtiyaçları görüyoruz.
Küresel krizler kendi gerçeklerini dayatmaktadır. Ulaştırma ve haberleşme sektörlerinde de ciddi değişim ve yeni yönelimlere sebep olmakta. İnsanlık tarihi boyunca önemli değişimlerin hemen hepsini gerisinde iklim değişikliklerinden yeni ulaşım alternatiflerinin ortaya çıkmasına kadar bugün tekrar tartışmaya başladığımız gelişmeler oluyor. Dünyanın yeni ve gerçekten ve köklü bir değişimin eşiğinde olduğunu görüyoruz.
Bu süreci ülkeler ve toplumlar olarak doğru okur ve üzerimize düşen sorumlulukları adil bir şekilde yerine getirirsek insanlığın ortak geleceği adına hayırlı bir iş yapmış oluruz. Türkiye tarih boyunca tüm büyük değişimlerin yaşandığı bir coğrafyada yer alan bir ülke olarak önümüzdeki yeni sürecin de öncülüğünü yürütme sorumluluğuyla karşı karşıyadır.
Özellikle salgın ve iklim değişikliği gibi son dönemde ağır sonuçlarıyla daha sık yüzleşmeye başlayacağımız küresel krizler kendi gerçeklerini dayatmaktadır. Bu durum diğer alanlarla birlikte ulaştırma ve haberleşme sektörlerin de de ciddi değişimlere, yeni yönelimlere sebep olmaktadır.
İnsanlık tarihi boyunca önemli değişimlerin hemen hepsinin öncesinde iklim değişikliklerinden yeni ulaşım alternatiflerinin ortaya çıkmasına kadar bugün tekrar tartışmaya başladığımız yeni gelişmeler oluyor. Meseleye bu açıdan baktığımızda dünyanın yeni ve gerçekten köklü bir değişimin eşiğinde olduğunu görüyoruz.
Bu süreci ülkeler ve toplumlar olarak doğru okur ve üzerimize düşen sorumlulukları adil bir şekilde yerine getirirsek insanlığın ortak geleceği adına hayırlı bir iş yapmış oluruz. Türkiye tarih boyunca tüm büyük değişimlerin yaşandığı bir coğrafyada yer alan bir ülke olarak önümüzdeki yeni sürecin de öncülüğünü yürütme sorumluluğuyla karşı karşıyadır.
'COĞRAFYAMIZ JEOSTRATEJİK ÖNEMİNİ HİÇBİR ZAMAN KAYBETMEDİ'
Her ne kadar sanayi devrimiyle başlayan sürecin dışında kalmış olsak da coğrafyamız jeostratejik önemini hiçbir zaman kaybetmedi. Bugün üretimden lojistiğe her alanda yeniden merkez olma konumunu güçlendiren bu güzel coğrafyanın sakinleri olarak insanlığa sunacağımız katkıları artırmak için biz hazırız.
Geçtiğimiz 19 yılda kurduğumuz güçlü demokrasi ve kalkınma altyapısı yeniden inşa sürecine giren küresel yönetim ve ekonomi sisteminde hedeflediğimiz yere varma konusunda bize büyük avantaj sağlıyor. Hamdolsun üretim ve lojistikte altyapımız oldukça güçlü. Mevcut alt yapımızı en verimli şekilde kullanarak hem yeni yatırımlarla bunu daha da geliştirerek önümüzdeki fırsatları değerlendirmekte kararlıyız.
Türkiye'yi hala eski haliyle hatırlayanlara elimizdeki imkanları göstererek iş birliği fırsatlarını genişletmek istiyoruz. Pek çok ülkeden farkımız sadece kendimiz kazanmanın değil birlikte kazanmanın peşinde olmamızdır. Dostlarımıza hep bu teklifle gidiyoruz.
Karayolunda bölünmüş yol uzunluğunu 6 bin 101 km'den aldık, 28 bin 340 km'ye çıkardık. Ülkemizin pek çok yerinde halen devam eden bölünmüş yol inşaatlarını da peyderpey hizmete vererek bu rakamı sürekli artırıyoruz. Otoyol uzunluğumuzu 1714 km'den, 3 bin 532 km'ye yükselttik.
Hiç şüphesiz deniz taşımacılığındaki en büyük projemiz, Kanal İstanbul'dur. İstanbul Boğazı'nın artık artan yük ve yolcu trafiğini taşıyamaz hale geldiği, kıyılarımızın sürekli tehdit altında olduğu gerçeği bizi böyle bir alternatif arayışına yöneltmiştir. Yaklaşık 10 yıl önce gündeme getirdiğimiz Kanal İstanbul, enine boyuna konuşulmuş, tartışılmış, gereken hazırlıkları yapılmış ve nihayet fiilen uygulanma aşamasına gelmiştir. Sazlıdere Köprüsü, Kanal İstanbul'un ilk somut adımıdır. Bunu, ihalesi ve yer teslimi yapılarak inşasına başlanan Halkalı-Kapıkule Demiryolu Köprüsü izlemiştir. Proje kapsamındaki diğer işleri de belli bir plan dahilinde bu şekilde hayata geçirmeyi sürdüreceğiz. Kanalın kazısına da programdaki plana göre başlayacağız."