Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çek Cumhuriyeti Başbakanı Andrej Babis, baş başa ve heyetler arası görüşmelerin ardından Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ortak basın toplantısı düzenledi.
Başbakan Babis ve heyetini Türkiye’de misafir etmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Erdoğan, ziyaretin iki ülke arasında devlet ve hükümet başkanları düzeyinde 6 yıllık aranın ardından gerçekleştirilen ilk resmi ziyaret olduğunu söyledi.
Erdoğan, görüşmede ikili ilişkileri gözden geçirdiklerini belirterek, “Askeri, siyasi, ekonomik, ticari, kültürel alanlarda neredeydik nereye geldik bunları görüşme fırsatımız oldu ve bütün ilişkilerin bundan sonraki süreçte çok daha farklı bir konuma geleceğini de tespit ettik. Zira Türkiye olarak dostumuz ve müttefikimiz Çekya’yla ilişkilerimizi her alanda geliştirme irademiz tamdır.” diye konuştu.
İki ülke ilişkilerinin görüşmelerde tüm boyutlarıyla ele alındığını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
“Başbakan iken Şubat 2013’te Çek Cumhuriyeti’ne yaptığım ziyarette ikili ticaret hacmimiz için 5 milyar dolarlık bir hedef belirlemiştik. Tabii bu hedefe ne yazık ki ulaşamadık, bugün tekrar bu 5 milyar dolarlık hedefimizi teyit ettik. Buna ulaşmak ve bunu aşmak için de görüşlerimizi ortaya koyduk. 2018 yılında gerçekleşen 3 milyar 650 milyon dolarlık ticaret hacmi bu hedefe adım adım yaklaştığımızı gösteriyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinde düzenlenen ve İstanbul’da DEİK Türkiye-Çekya İş Konseyi tarafından yapılacak toplantıların iş adamları arasındaki iş birliğini ilerleteceğini söyledi.
Enerjinin Çekya ile yatırım ilişkilerinde lokomotif vazifesi ifa ettiğini dile getiren Erdoğan, “Görüşmelerimizde işbirliğimizi nasıl daha da geliştirebileceğimizi ve yaşanan bazı sorunların aşılması için ne tür adımlar atabileceğimizi ayrıntılı şekilde ele aldık. Ayrıca savunma sanayi alanında işbirliğimizi ileri götürme konusunda neler yapabiliriz bunları görüştük.” dedi.
Erdoğan, beşeri münasebetleri dostluk ilişkilerinin ayrılmaz bir parçası olarak gördüklerini belirterek, Türkiye’nin Çek halkının en çok tercih ettiği turizm destinasyonlarından biri olmasından memnuniyet duyduklarını, öğrenci değişim programlarında da Çekya’nın Türk öğrenciler için en çok tercih edilen ülkelerden biri olduğunu kaydetti.
Reklam
Çekya’da üç ayrı şehitlik bulunduğunu anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu: “1. Dünya Savaşı’nın Galiçya cephesinde şehit düşen askerimiz Çek halkının ebedi misafiri olarak aramızdaki en özel bağı oluşturmaktadır. Bu vesileyle Çekya’nın 15 Temmuz hain darbe girişimi karşısında verdiği desteğe bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. FETÖ’cü alçakların Gazi Meclisimizi bombalaması sırasında zarar gören Bohemya kristali avizeler Çek dostlarımız tarafından gönüllü olarak yenilenmiştir. Bu nazik ve anlamlı jest büyük bir dostluk örneği olarak hep hatırlanacaktır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmelerinde terörle mücadele, göç krizi ve Orta Doğu’da yaşanan gelişmeler hakkında fikir alışverişinde de bulunduklarını aktararak, şunları kaydetti:
“Ülkelerimiz NATO başta olmak üzere çok taraflı platformlarda da dayanışma içinde olmayı sürdürüyor. Çekya’nın halihazırda dönem başkanlığını yürüttüğü Vişegrad Dörtlüsü ile Türkiye arasındaki işbirliğinin devamında da Sayın Başbakan’la görüş birliğine vardık. Çek Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliği üyelik sürecimize verdiği destekten de duyduğum memnuniyeti ifade etmek isterim. Bundan dolayı da ayrıca şükranlarımı ifade ediyorum. Bu destek ve dayanışmanın önümüzdeki dönemde güçlenerek devam etmesini temenni ediyorum.”
“‘Yaptık, yapıyoruz’ gibi şeylerle bir oyalama taktiği”
Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Erdoğan, İdlib’de saldırıların devam ettiği hatırlatılarak, saldırılarda sivil halkın zarar görmemesi için nelerin yapılabileceğinin sorulması üzerine, şunları söyledi:
“Avrupa Birliği’nin bize vermiş olduğu birçok sözler vardı. Bu sözler, bizim milli bütçemize parasal bir destek sözü değil. Uluslararası kuruluşlar vasıtasıyla bizim de uluslararası kuruluşularımız olan Kızılay ve AFAD’a verilecek destekle gerek bu çadırlardan tutunuz konteyner kentlere varıncaya kadar okul, sağlık hizmetleri gibi birçok konuda verilmesi gereken destekti. Bizim şu ana kadar yaptığımız yatırım yaklaşık 40 milyar doları buldu. Ama Avrupa Birliği’nin ne yazık ki 3 milyar avroyu bile bulmadı. Halen ‘yaptık, yapıyoruz’ gibi şeylerle bir oyalama taktiğidir gidiyor. Fakat öyle de olsa böyle de olsa biz bu 4 milyon insana elimizden gelen desteği veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Güvenli Bölge” teklifinin Obama döneminde de gündemde olduğunu hatırlatarak, şöyle devam etti:
“Sayın Trump döneminde de teklif ettim, Avrupa’nın önemli ülkeleri başta Almanya, Fransa ile görüştüm, Suudi Arabistan ile görüştüm. Hepsi de ‘çok güzel teklif ,güzel bir anlayış’ dedi. Peki yapılacak olan ne? Yapılacak olan şey şu, biz bu güvenli bölgedeki şu an itibarıyla bizim sınırlardan yaklaşık 30 kilometre derinlikte ve bütün sınırlarımız boyunca devam eden bir alan. Buralarda bizler konut yapacağız ve bu konutların 250-300 metrekare bahçesi olacak, buralarda bu mülteciler kendileri ekip biçecek, ihtiyaçlarını karşılamak suretiyle kendi kendilerine yetme imkanı bulacak. ‘Bu çok güzel proje’ dediler ama uygulamaya gelince böyle bir destek ne yazık ki gelmedi. Şu anda kendileri de ‘Güvenli Bölge’yi gündeme getiriyorlar. ‘Hadi’ deyince kimseyi karşımızda, ortada bulamıyoruz. Şu anda Güvenli Bölge’nin adı kaldı başka bir durum söz konusu değil. Bir taraftan da malum güneyden zaman zaman tacizler, tehditler yapılıyor. Bunlara karşı da tabii atmamız gereken adımları atıyoruz.”
Reklam
İdlib’deki saldırılarda Amerika’nın da yer aldını anımsatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Son iki gün içinde maalesef Amerika’nın da buraya, ne yazık ki bombalama işlemlerinin içine girmiş olması ve 700 civarında insanın sivil olarak burada ölmüş olması, burada bu sivillerin dışında teröre bulaşmış militanlar vesaire bunlar da olabilir ama artık İdlib yavaş yavaş yok oluyor. Halep nasıl yok olduysa, yerle yeksan olduysa aynı şekilde İdlib de böyle bir durumun içinde. Bütün bunların karşısında tabii sessiz kalmak mümkün değil. İşte Rusya ile görüşmelerimizi yaptık yapıyoruz. Aynı şekilde şimdi önümüzde Rusya-Türkiye-İran görüşmemiz var. Bu ay içinde tekrar bu görüşmeleri yapacağız, ele alacağız. Neler yapabiliriz bunların da neticesini inşallah göreceğiz ama hedefimizi Cenevre’den önce bazı adımları atalım istiyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’nin İdlib’e gerçekleştirdiği hava saldırılarına karşı Rusya’nın verdiği tepki hatırlatılarak, buna ilişkin değerlendirmesinin ne olacağının ve ABD Başkanı Donald Trump ile bu konuyu görüşüp görüşmeyeceğinin sorulması üzerine, şunları kaydetti:
“Zaten bizim askeri noktada heyetlerimiz birbirleriyle görüşüyorlar, yani Türkiye ile Amerika arasında özellikle medya mensuplarının izah ettiği gibi bir durum değil. Garip, garip… İşte neymiş? Amerika’nın askerleri gelmiş burada Türk askerleriyle, heyetiyle şunu yapmış bunu yapmış vesaire… Bunlar bir defa Türkiye’nin ne kadar güçlü konumda olduğunu gösteriyor. Birileri buraya gelip, burada bizim heyetlerimizle görüşmeler yapıyor. Buradan bizim heyetlerimiz bir yerlere gitmiyor, birileri buraya geliyor ve bu masada kim var? Türkiye var ve bu masada bu konuşmalar, görüşmeler yapılıyor ve bunun neticesinde de tabii ki bir karara varılacak.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na gittiğimizde bu görüşmemiz gerçekleşirse tabii ki bu konu masamızdaki en önemli konulardan bir tanesidir İdlib meselesi. Bunu bir kenara koymamız mümkün değil ama ayın 16’sında yapacağımız toplantıdan da bir karar çıkacak ve bu kararı da biz yine aynı şekilde ikili görüşmemize taşıyacağız orada da bunları görüşme imkanımız olacak diye düşünüyorum.”
“İdlib bizim meselemizdir, zira buradaki göç bizim sınırlarımızı zorlayacaktır.” diyen Erdoğan, “Bunun dertlisi olan biziz, 910 kilometre Suriye’ye sınırı olan biziz. Oradaki herhangi bir ateş bizi yakar, bu ülkelerin hiçbirini yakmaz, bu ülkelerle zaten yakından uzaktan da bu işin alakası yok. Onların derdi farklı, bizimki ise çok daha farklı. O bakımdan biz elimizden geleni yapacağız. Biz mültecileri kapımızı kapamak suretiyle kovmak durumunda değiliz ama dediğim gibi buralarda özellikle bir güvenli bölge ihdasına biz yardımcı olabilirsek, bunu başarabilirsek ne mutlu bize.” ifadelerini kullandı.