Erdoğan neden ´one minute´ demedi?

Musa ÖZUĞURLU

Erdoğan neden ´one minute´ demedi?

G 20 Zirvesi´nde Muhammed Bin Selman´a yönelik tavır şaşırtmadı. Tıpkı cinayetin duyulduğu ilk günlerden itibaren ?insan hakları şampiyonu ülkelerin´ liderlerinin ?Kaşıkçı´dan bize ne, biz paraya bakarız? tavrının şaşırtmadığı gibi.

Batı liderlerinin tavrı ilk günden bu yana gösterdikleri tavır ile çelişkili değil, dolayısıyla ?anlaşılabilir´ ama anlaşılamayan Erdoğan´ın sessizliği.

Erdoğan Türkiye kamuoyunda yandaş basının da katkısıyla ?Kaşıkçı çıkışı? beklentisi yaratıldığının farkında olmalı ki zirve sonrası kendisine yakın gazetecilere ?saha şartları uygun değildi? açıklamasında bulundu.

Zirvede ağzını açmayan Erdoğan sessizliğini uçakta Türkiyeli gazetecilerle ?biz bize? kalınca bozuyor. Ne diyor? ?Kaşıkçı cinayeti üzerinde ciddi manada durulmadı. Biz de bunu basın toplantısında gündeme getirelim dedik ancak liderler zirvesinde Kanada Başbakanı Trudeau üzerinde durdu, az da olsa durdu. Fakat Muhammed bin Selman verdiği cevapta ?suç sabit olmadıkça kimse suçlanamaz´ gibi bir ifade kullandı. Ne yazık ki biz de fırsatı yakalayamadık çünkü başkan akabinde sözü Macron´a verip ondan sonra ?oturuma geçmemiz lazım´ dedi. Bizler de konuşsaydık ben orada bütün bu delillerin ne olduğu konusu üzerinde ayrıca duracaktım. Bu olmayınca biz basın toplantısını ona ayırdık.?

Bakın hele! Toplantıda Türkiye´nin en çok önemsediği başlıkla ilgili Türkiye Cumhurbaşkanına söz verilmiyor. Bu bir skandal değilse nedir?

Erdoğan da bu skandala sessiz kalıyor ve ?Kaşıkçı ile ilgili kanıtları? dünya vitrininde sunma fırsatı heba oluyor!

İyi ama madem samimi bir şekilde üzerinde duruyorsunuz bundan daha iyi bir fırsat mı vardı konuşmak için? Düşünsenize karşısında İsrail cumhurbaşkanı değil, dünyanın en etkili 19 lideri var. Hazır tüm liderler aynı masanın etrafına toplanmışken oturumu yöneten başkan başka konuya geçince Erdoğan neden ?one minute? demedi? Üstelik Erdoğan ?Durun bakalım öyle yağma yok Kaşıkçı konusunu konuşalım? deseydi hükümet matbuatına da birkaç gün boyunca ?dünyaya meydan okudu? başlıkları atma imkanı da vermiş olacaktı.

Ama belli ki Erdoğan´da form düşüklüğü var: Fırsatı yakalayamadık, konuşsaydık delilleri sunacaktım.

İşin esprisi bir yana Erdoğan Suudi Arabistan´a her anlamda nüfuz etmiş bu ülkelerin liderlerinin kanıta ihtiyacı olduğunu mu düşünüyor gerçekten? Diğer yandan ortaya konsa bile bu liderlerin bu delilleri dikkate alacağını mı sanıyor(du)?

Bu ülkeler Bin Selman konusunda karar vermiş olsalar harekete geçmek için bize mi soracaklar, ya da bizden kanıt mı bekleyecekler? En fazla Suriye´de olduğu gibi bize ortaklık payı teklif ederler, biz de kendimize uygun alt yüklenicilik yaparız. Maalesef ülke dış politikasının getirildiği nokta budur.

Düşünün G 20 Zirvesi´ne katılacaksınız ve herkesin alenen bildiği ve çıkarları gereği önemsemediği bir cinayetin delilleri ile pozisyon kapmaya çalışıyorsunuz.

Erdoğan´ın zirvedeki sessizliğinin nedeni şu cümlelerde yatıyor: Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki ikili ilişkileri bu cinayetle karıştırmamaya da özen gösterdik gösteriyoruz. İkisi farklı şeyler. Biz cinayet emrini verenin kimliği dahil tüm boyutları ile aydınlatılmasını istiyoruz.

Eğer bu cinayet G 20´ye taşınacak kadar önemli ise Suudi Arabistan ile ilişkiler neden ?etkilenmiyor?, yok değilse koskoca toplantının gündemine getirme ve sanki başka sorun yokmuş gibi ısrarla üzerinde durularak Türkiye kamuoyunu meşgul etme çabası niye?

Hem cinayet, emri veren dahil tüm boyutları ile aydınlatılsa ne olacak? Suudi Arabistan´dan saf saf ?devlet sırrını? ifşa etmesi mi bekleniyor? Yarın bizzat Bin Selman´ın ya da baba Selman´ın kendisi çıkıp ?ulusal çıkarlarım gereği bu adamı ben öldürttüm, ulusal çıkarlarımın ne olduğuna da ben karar veririm, istediğimi terörist, istediğimi vatansever ilan ederim, bizde böyle, anlarsın ya!? derse Erdoğan nasıl cevap verecek?

Aslında Erdoğan için zirvede önemli bir fırsat daha vardı. Fransa´da olaylar malum. Hazır Dışişleri Bakanlığı Fransa´ya seyahat uyarısı da yapmışken Macron´a ?kendi halkının isteklerine kulak ver? diyebilirdi. Ama böyle bir durumda ?Gezi´de yaptıklarınızı biliyoruz? cevabını alma riski doğabilirdi.

Ya ?dünya beşten büyüktür?ün muhatapları hazır oradayken diğer konular? Mesela Yemen? Açlıktan kırılan binlerce Yemenli çocuk bir Kaşıkçı etmez mi?

Gazetecilerin zahmet etmesine gerek yok, Kaşıkçı konusunda neler yapabildiğini, daha doğrusu yapamadığını bizzat Erdoğan´ın kendisi anlattı zaten. Ama şunu merak ediyor insan: Zirvenin ana başlıkları olan ?İnsanı öne koymak, çalışma hayatının geleceği ve kadının güçlendirilmesi, sürdürülebilir kalkınma ve sürdürülebilir gıda geleceği? gibi konularda Türkiye heyetinin fikri ve zikri neydi, ne sundu, ne konuşuldu? İkili görüşmelerde el sıkışmaların dışında neler konuşuldu, halkın bilmesi gerekenler neler? Gazetecilerden bununla ilgili bir tek soru ya da Erdoğan´dan bir tek açıklama var mı?

Buenos Aires´e kadar vardık, G 20´ye katıldık döndük, hâlâ Kaşıkçı´yı konuşuyoruz.

Erdoğan gerçekten Kaşıkçı konusuna önem veriyorsa Buenos Aires´te konu ile ilgili yaşananlar tam bir başarısızlık hikayesi, önem vermiyorsa gazetecilere yaptığı açıklamalar ?malzeme vermekten? ibaret. Her durumda bize şu soruyu sormak kalıyor: Bizim Kaşıkçı´dan başka konuşacak konumuz yok mu?