HDP ve PKK için başlıkta sorulan sorunun cevabı evet!
Yaklaşık 3 aydır hem Doğu ve Güneydoğu´da yaşayan Kürtlere, hem de Batı illerinde yaşayan Kürtlere ?Erdoğan´ın Kürtlerle köprüleri attığı? fısıldanıyor. HDP´liler kapı kapı dolaşarak, Afrin Operasyonun Kürtlere karşı düzenlenmiş bir operasyon olduğunu, sivil Kürtlerin katledildiğini, MHP ile yapılan ittifak neticesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan´ın milliyetçiliğe kaydığını ve bundan sonra Kürtlerle herhangi bir işinin olmayacağını fısıldıyor.
PKK medyasının algı operatörleri de bu iddiayı desteklemek için canhıraş bir şekilde sosyal medyaya sahte fotoğraflar servis ediyor.
Peki, durum gerçekten böyle mi?
Kürtlerin Cumhuriyet tarihi boyunca iade edilmemiş haklarını iade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün Kürtlerle köprüleri attı mı?
HDP tarafından manipülatif iddialarla kafası bulandırılmaya çalışılan her Kürdün kulağına üflenen iddiaların gerçek olup olmadığını araştırması lazım!
Öncelikle ?milliyetçiliği? yeniden tanımlamak lazım.
Eğer milliyetçilik, asabiyet üzerinden ya da herhangi bir etnik kimlik üzerinden yapılıyorsa bu zaten milliyetçilik değil, ırkçılıktır. Irkçılık Erdoğan´ın iman ettiği dinde haramdır. Yani hayatı İslamcılıkla geçmiş bir Müslüman olarak Erdoğan, hayatının hiçbir döneminde ırkçı olmamıştır. Aksine hayatı ırkçılıkla mücadele ile geçmiştir.
O halde Erdoğan´a hiç kimse ırkçı diyemez!
Milliyetçilik, eğer milletini, yaşadığı coğrafyayı, medeniyetini sevmek ise evet Erdoğan milliyetçidir. Zira millet tasavvurunuzda herhangi bir etnisite değil de herkesin yer bulduğu, tüm etnik kimliklerin zenginlik olarak kabul edildiği bir çoğulculuk nosyonu varsa bu milliyetçilik ümmetin birliğini savunan bir milliyetçiliktir ve bunda herhangi bir zarar yoktur.
Kaldı ki Erdoğan´ın pratikleri ve söylemleri, onun tarz-ı siyasetinde hiçbir zaman mikro milletçilik ya da etnik milliyetçilik olmadığını gösterir.
Sözgelimi Kürtlerle köprüleri attığı iddia edilen bir lider, Kürtlerin evlerini başlarına yıkan ve binlerce Kürdün işyerini yok eden bir terör örgütüne karşı Kürtlerin yanında durup onların yaralarını sarmaya çalışmaz. Milyonlarca lira fon sağlayıp, bu ev ve işyerlerini yeniden ihya etmez.
Kürtlerle köprüleri attığı iddia edilen bir lider, Zeytin Dalı Operasyonu´nda TSK unsurlarına ?Sivillere hassasiyetle yaklaşılması ve terör örgütü mensuplarının sivilleri kalkan yapması halinde kılı kırk yararak operasyonun icra edilmesi, sivillere zarar verilmemesi? talimatını vermez.
Unutmayın ki, Zeytin Dalı Operasyonu Kuzey Suriye´de Türkiye Kemalizminin inşa etmek istediği gibi bir model uygulamaya çalışan ve bu amaçlar doğrultusunda kendisi gibi düşünmeyen tüm Kürtleri ötekileştiren, tehcir eden, çocuk yaşta gençlere zorla silah verip savaşçı yapan, haraç kesen ve bugüne kadar en çok zararı Suriye Kürtlerine veren zorba bir terör örgütüne karşı yapılıyor.
Bu öyle bir terör örgütü ki, Batı´nın çizdiği rotadan hiç şaşmıyor. Ortadoğu´yu karıştırıp buralardan nemalanmak isteyenlere karşı ?mikser? olmaktan imtina etmiyor. Gündemine hiçbir zaman Kürtleri almıyor. En büyük zararı Kürtlere veriyor. ABD-İsrail gibi ülkelerin bayraklarını sallamaktan utanç duymuyor.
Müslüman bir Kürdün böyle bir terör örgütüyle işi olamaz!
Hatta Seküler bir Kürdün de işi olamaz!
Kürtleri düşünen hiç kimse en çok Kürtlere zarar veren bir terör örgütünü desteklemez!
Bu, eşyanın tabiatına aykırı!
Cumhurbaşkanı Erdoğan da Kürtlerle değil, Kürtlere zarar verenlerle mücadele ediyor.
Bu mücadele Türk-Kürt mücadelesi değildir.
Tam olarak Müslüman coğrafyaya ?2.Sykes Picot´u? yaşatmak isteyenlere karşı verilen bir mücadeledir.
Dolaysıyla Erdoğan´ın milliyetçiliğe kaydığı ya da Kürtlerle köprüleri attığı iddiası boş bir safsatadan ibarettir.
Kürtler, Alparslan´la, Yavuz´la, Abdülhamit´le ne yaptıysa bugün Erdoğan´la da aynısını yapmalıdır.
Alparslan, Yavuz ve Abdülhamit, Haçlı´ya karşı Müslümanlar için mücadele etti.
Aynısını bugün Erdoğan yapıyor!
Erdoğan, tüm dünya müstekbirleri ile mücadele ediyor.
Bu mücadeleyi sadece Türkler için, sadece Kürtler için ya da sadece Lazlar için yapmıyor!
Erdoğan Müslümanlar için mücadele ediyor!
2019, bu mücadelenin önemli bir dönüm noktasıdır.
Kürtler ve Türkler, bu dönüm noktasından tarihteki diğer dönüm noktalarından geçtikleri gibi el ele verip geçmek durumundadır.
2019 sonrasında demokratikleşme iradesinin her alana yansıdığı, reformların peş peşe geldiği çok rahat bir dönem bizi bekliyor olacak!