Dün itibarıyla İstanbul Balat semtinde bulunan tarihi Aziz Stefan Bulgar Ortodoks Kilisesi yedi yıllık itinalı bir restorasyon sürecinden sonra ibadete yeniden açıldı. Açılış törenine Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Yıldırım ve Bulgaristan Başbakanı Borisov başta olmak üzere dini liderler, belediye başkanları ve misyon şefleri katıldı.
120 yıllık Aziz Stefan Kilisesi´nin Demir Kilise olarak anılmasının nedeni dünyada tamamen demirden yapılan portatif tek kilise olmasından. Bu özelliği açısından eşsiz? Bu eşsizlik de bizim topraklarımızda, Haliç´in hemen kıyısında?
Türkiye´de AK Parti hükümetleri döneminde beş binden fazla tarihi eser, ibadethaneler başta olmak üzere hiçbir ayrım gözetmeden restore edildi. Burada saymakla bitmez, lakin aklımıza hemen Van Ahtamar Ermeni Kilisesi, Diyarbakır Surp Giragos Kilisesi, Büyükada Aya Yorgi Kilisesi ve Edirne Büyük Sinagogu geliyor. Son olarak ise Fatih Belediyesi´nin yüzlerce tarihi eseri ihyasının törenine katılmaktan mutluluk duyduk.
Tabii burada yine AK Parti´nin en önemli reformlarından birisi olan Vakıflar Yasası´ndaki değişikliği hatırlamak gerekiyor. Sevgili dostum, eski Genel Başkan Yardımcımız Veysi Kaynak´ın bunun partinin Meclis´ten geçirdiği en zor yasa olduğunu anlattığını hatırlıyorum. CHP´nin şedid biçimde engellemeye çalıştığı bu yasanın görüşmeleri esnasına dönemin CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu ?Cumhuriyetin temeline dinamit koyuyorsunuz? diye kürsüden haykırıyor, CHP´li vekiller ?Agop´un malının derdine düştünüz? diye AK Parti´ye laf atıyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Başbakanlığı döneminden beri her 24 Nisan´da 1. Dünya Savaşı´nda hayatını kaybeden Ermeniler için başsağlığı mesajı yayımlıyor.
Benim için ise en önemlisi nedir biliyor musunuz? Sayın Erdoğan ve AK Parti hükümetleri bu reformların hiçbirisini birer lütuf gibi sunmadı. Bunları birer borç, birer hizmet olarak yaptı ve hatta piarında bile bu yüzden eksik davrandı.
Bir süredir, Türkiye´nin bağımsızlaşması ve güçlenmesini önlemek üzere, Sayın Erdoğan´ın şahsında büyük bir kara propaganda yapılıyor. Türkiye diktatörlüğe kayan, antidemokratik bir ülke olarak itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor. Bunun nedeni Türkiye´de bir siyasi dizayn yaparak kontrolü ele geçirmek. Bu yüzden de yalan haberlerle, kararlarla, raporlarla Türkiye´deki azınlıklar vesaire baskı altındaymış görüntüsü yaratmaya çalışılıyor.
Evet, AK Parti reformları karşılık beklemeden yaptı ama bizlerin de böyle bir durumda görevimiz ülkemize sahip çıkmak ve gerçekleri dünyaya haykırmaktır. Bu da bize bir vatandaş olarak düşen paydır.
Evet haykırıyoruz, Türkiye 10 bin mülteci çocuğun Avrupa´da kaybolduğu, mazlumun sesinin duyulmadığı, ırkçılığın yükseldiği bu dünyada demokrasisi ile önde gelen örnek bir ülkedir.
Halep oradaysa arşın Türkiye´dedir.