Özgür Yazarlar Birliği seminerlerinde bu hafta (14.01.2023) İktibas Çizgisi dergisinden Abdullah Pamuk, İslami mücadelenin öncü isimlerinden Ercümet Özkan’ı anlattı. Vefatının yıl dönümü vesilesiyle gerçekleştirilen programın başında kısa bir Ercüment Özkan belgeseli gösterildi. Konuşmacı Abdullah Pamuk, Ercüment Özkan’la tanışıklık ve birlikteliğini, İktibas Dergisini, İslam Partisi girişimini ve Ercüment Özkan’ın öne çıkan ilkelerini anlattı.
Video kaydı sayfamızdan izlenebilecek programdan bazı notlar şu şekilde:
- Rahmetli Ercüment Özkan, dışarıdan göründüğü gibi bir öncü kişilik değil sadece, öğrencisi, dava arkadaşı olduğum, 19 yıl birlikte olduğumuz bir abimiz.
- İslami kesimden temel bir farklılığı vardı. Kendine çağırmıyordu, tanıdığı kişileri öncelikle Kur’an’la tanıştırıyordu. Siyer tavsiyesinde bulunuyordu. Ayrıca, siyasi bilinç eksikliğini ortadan kaldıracak şekilde onlara içerdeki ve dışarıdaki gelişmelerden haberdar olmaları için basını takip etmelerini öneriyor, aynı zamanda, yardımcı oluyordu.
- İktibas, alıntı anlamına gelir. Bu alıntı bir bilinç gerektiriyor. Alıntıladığınız şeyleri öyle bir kompozisyon oluşturacaksınız ki bir anlam oluşsun.
- Hakikati arayış sürecim, “Bir kitap okudum, tüm hayatım değişti!” gibi oldu. Necip Fazıl’ın “Sahte Kahramanlar” kitabını okuduğumda ülkücüydüm. Çok kitap okuyan biri değildim. Öğrencilik döneminde Ulus’tan geçerken, benim kahraman dediğim insanlara “sahte kahraman” diyen bir kitap gördüm. Onların kahraman olmadığını, İslam’a aykırı adamlar olduğunu gördüm. Necip Fazıl’ı takip etmeye başladım. Böyle böyle Özkan’ı tanıdım.
- Şekilciydim o zamanlar. Grand kravat giyimli birini görünce şaşırdım o yüzden.
- Ankara Siyasalı bitirdim. Bu arada Ercüment abiyle sık sık görüşüyoruz. Bununla da kalmadım. Arayışa devam ediyorum tabii. Tarikatlara, partilere, Nurculara, Süleymancılara gittim. Hakikat arayışı bir yerde bir kişi üzerinde olmayacağını az çok fark etmiştim. Ercüment abi de bu konuda bana katkıda bulundu.
- Süleymancılara gittik muhabbete. Herkesin kendince İslami hareket yöntemi var. Bizim ne olmalı, dedi. Hiç duymamıştım bunu. Biz kimi örnek alarak namaz kılıp oruç tutuyoruz? Resulullah’a göre. O zaman yöntemimiz de ona dayanacak.
- Kur’an’da da kıssalar anlatılıyor. İlkesel ortaklıklarını anlatıyor peygamberlerin. Bunları görünce o sözün değerini anlamış oldum.
- Kişi merkezli bir mücadele değil, ilke merkezli bir mücadele… Çünkü bir kişiyi merkeze alırsanız, o yanıldığında siz de yanılırsınız. Ama eğer ilkeleriniz varsa onları referans alarak hem siz yanlışa düşmezsiniz hem o kişiyi de uyarırsınız. Rahmetlide de bunu gördüm. Bizi buna teşvik ederdi: “Beni uyarmazsanız siz yanlış edersiniz, ben uymazsam da ben!”
- Siyasi ve düşünsel duruşta netlik gerekiyor. Düşünsel olarak bize yakın olanların mesela, siyasi duruşları sakattı.
- Hayat bir bütündür. Siyasal yaşamı ve hayatı ayırmak doğru değil. Ekonomik, sosyal, siyasi boyutlarını görmezden gelemeyiz bir konuşmada.
- İnsanları değerlendirirken, kişiliğini, temel inançlarını ve duruşunu dikkate alarak değerlendirme yaparım. Kur’an’ı ve peygamberi temel alarak gözden geçirilir. Çünkü kimseyi sırf sevdiğimiz için övemeyiz.
- “Abd” olarak, kul olarak, hata edebilir nebimiz. Ama örnek olarak Kur’an da düzeltiyor peygamberi. Hatasız değil yani. O çağın gelenekleriyle vs. değil, ilkesel olarak örnekliği her çağda geçerlidir.
- Rahmetlinin benden on beş yıl önce başladığı Hizbu’t-Tahrir hareketiyle, sistem dışı tevhidi duruşuyla istisnai bir örnekti.
- İnanan ve yaşayan adam Ercüment Özkan… Neye inanıyorsa onu yaşardı. Yanlış olduğu söylendiğinde, onu gündemine alırdı, arkadaşlarına danışırdı, orada da onaylanırsa dergide deklare ederdi. İlkeli değişim böyle olur. Bir konuda yanlışlık olduğunu düşündüğünüzde onu gündeminize alırsınız, vardığınız sonuca göre onu yeniden kontrol edersiniz. Değişim normal ve insani bir şeydir. Ama ilkeli değişim olmalı.
- Hakikati arayış süreci ölene kadar devam eder. Özkan da böyleydi.
- Hadis usulü konusunda -recmle ilgili hadisler peygambere ters düşen şeyler derdi, ki Sahih-i Buhari’ye bu lafları ettiğinizde tekfir edilirdiniz, ona rağmen bunları söylerdi.
- Recmin Kur’an’da olmadığını, Kur’an merkezli din anlayışı yerine rivayet merkezli din anlayışının sonucu olduğunu deklare etti dergide.
- Birçok konuda değişimini görebilirsiniz.
- Hakikati arayış sürecinde inanan ve yaşayan bir insan olarak, ölünceye kadar bunun için uğraşan biri oldu.
- Tevhidi eksende, Kur’an merkezli, bütüncül, hayatın bazı boyutlarını dışarıda bırakmayan bir din anlayışını anladığı bildiği kadarıyla yaşadı ve aktarmaya çalıştı. Bunu yaparken geleneksel dindarlarla ve rejimle mücadele etti.
- Yani ilkeli bir değişim süreciyle devam ettirirken, zekâsı, basireti, halkın reyinden korkmaması, sadece ahiret gününü düşünmesiyle diğer insanlardan farklılaştı.
- En son bir kalp rahatsızlığı sebebiyle iki yılı aşan bir süre dergiye ara verdi. Bu dönemde “Dergi çıkartmak zorunda değilsiniz dediğimde, hiçbir peygamber mücadelesini terk etmez, nasıl böyle dersin!” diye sinirlendi. Yani o hasta halinde bile çalışmaya devam ediyordu.
- Rahmetli öldükten sonra arkadaşlarının yüzde onu hariç diğerleri hep duygusal yaklaşmaya başladı. Anlamamışlar orada verilen eğitimi. Bu mesele kişi meselesi değil hâlbuki!
- Ercüment abinin Hizbu’t-Tahrir’den ayrılmasında birkaç husus vardı. 1. Nebhani rivayet esasına dayalı bir anlayışla İslam’ı yorumladı. Her ne kadar İslami hareket yönteminde peygamberlerin yöntemlerinin takip edilmesi gerektiğini söylediyse de bunu hep uygulayamamıştır.
- Yani Hizbu’t-Tahrirle ortaklıkları olmasına rağmen, oradan aldığı şeyleri geliştirerek ayrılmıştır oradan. Fikirlerden etkilenilir. Ama aynen geçmez. Aynen kabul ettikleri de ortak doğrulardır zaten.
- İslam Partisi… İslam Partisinin çok önceden kurulduğu, yetmişli yıllarda arkadaşlarıyla gezerken, “Bizim bir partimiz var.” diyor.
- 141-142-163 yasaklamaları… “Bunlar olunca biz deklare edeceğiz.” demişler. Ama asıl nedeni, hastalanınca telaşa kapılması… O güne kadar edindiği birikimleri kitlelere anlatmak istiyor.
- Açık olmayı legal olarak sundular.
- Kur’an esasına dayalı, laik, seküler anlayışı reddeden bir tüzüğe sahibiz. Bu tüzük nasıl legal olabilir arkadaşlar? Ama maalesef bizim söylediklerimiz değil, konuyu çarpıtanların dedikleri olay oldu.
- Ocak 2011, İktibas. Abdullah Pamuk olarak, “İnanan ve Yaşayan Adam Ercüment Özkan” başlıklı bir yazım var. Ona da bakabilirsiniz.
Soru-Cevap:
- Mücadelesinde örgütlülük oranı çok dardı. Zamanın şartlarından dolayı.
- İran Devrimi’nin, Humeyni’nin yöntemi, kesinlikle nebevi yönteme benzeyen bir yöntem. O açıdan desteklendi ama hiçbir zaman düşüncesi desteklenmedi.
- İran devleti Humeyni’nin ilkelerini terk etmeye başlayınca biz düşünsel eleştirilerimizi de yapmaya başladık.
- Ciddi bir örgütlenmeden söz edilemez ama halkalar vardı, onlar kısmi bir örgütlenme sayılabilir. İktibas dergisinin düşünsel ve konjonktürel duruşu hiç değişmeden devam etmiştir ama örgütlenme ayağı ciddi anlamda eksik kalmıştır.
- İslam dini örgütsüz yaşanmaz. Peygamberlere baktığımızda, eğer inkılap aşamasında küresel güçler bu değişimi engellerse orada bir şiddet ortaya çıkıyor. Yoksa hep savunma durumunda.
- Temel referansının Kur’an olması, hakikati arayış sürecini hep devam ettirmesi, kişi değil, vahiy kaynaklı bir anlayış oluşturması…
- Kitapta diyor ki, “Partiyi açıklamanın bir nedeni de Türkiye’de kendine İslami parti diyen partilerin aslında rejimin partileri olduğunu, İslami parti diye tanıttığımızda kendimizi, nasıl davranacaklarını ifşa etmek için partiyi deklare ettik.”
Notlar: Melike Belkıs Örs
Kaynak: yenipencere.com