Hem de defalarca.
Kısa kısa Erbakan Hocamızın Amerika ile karşı karşıya geldiği zamanları ve neticelerini hatırlatmak isteriz.
1971 yılı.
Milli Nizam Partisi zamanında Amerika gayr-i resmi olarak Musa Saffet Bayramaşık adlı Yahudi´yi Erbakan´a göndererek Siyonizm´in içyüzünü dünyaya anlatmasını engellemek istemiştir ama bunu başaramamıştır.
1974 yılı.
Amerika, Kıbrıs harekâtını engellemek için 6 filoyu Akdeniz´e göndermiştir. Başbakan Vekili Erbakan´dır. Kıbrıs´a müdahale ederseniz gelir şöyle asarız, böyle keseriz, türünden tehditler savurmuştur. Erbakan Hocamız Kıbrıs´a gidecek bombardıman uçaklarının pilotlarına ?şehadet dalışı? hazırlıklarını yapmalarını emrederek, dolaylı yoldan Amerika´ya; ?Siz müdahale ederseniz, biz de bomba yüklü uçaklarımızla sizin filonuzu mahvederiz? diye mesajlar vermiştir. Pabucun pahalı olduğunu gören Amerika, Kıbrıs harekâtımıza müdahale etmeye cesaret edememiştir.
1975 yılı.
Kıbrıs harekâtında NATO silah ve araçları kullanıldı diye bahane eden Amerika, Türkiye´ye karşı askeri ambargo uygulamasına başlamıştı. Böylece 1974 yılında Kıbrıs harekâtına müdahale edememekle kırılan prestijlerini de onarmış, Türkiye´nin burnunu sürtmüş olacaktı. Ama Erbakan Hocamızın Başbakan Yardımcısı olduğunu unutmuşlardı. Erbakan Hocamız bu küstah ve hasmane karara karşı derhal Türkiye´deki Amerikan üslerini kapatma kararı almış ve Amerika başta olmak üzere bütün dünya şaşkına dönmüştü. Kardeş İslam ülkeleri Kuveyt, Pakistan ve Libya´nın destekleri ile ambargo Türkiye´yi çökertemedi. Amerika da geri adım atarak ambargoyu kaldırmak zorunda kaldı.
1980 yılı.
Amerika, Türkiye-Irak savaşı başlatmak istiyordu. Bunun için Saddam´ı silahlandırarak savaşa teşvik ve tahrik ediyordu. Erbakan hükümette olmamasına rağmen, Saddam ile görüşmek için Irak´a gitti. Yapılan görüşmeler sonunda Türkiye´ye döndüğünde özel bir toplantıda, ?Çok şükür Türkiye-Irak savaşını önledik? demişti. Böylece Amerikan planını boşa çıkarmış oluyordu. Daha sonra, Saddam´ın savaş heveslerini kamçılayan Amerika, 8 yıl sürecek İran-Irak savaşını başlatmaya muvaffak olacaktı.
1996 yılı.
Teröristlere her türlü desteği veren ve başta Irak olmak üzere Ortadoğu´yu karıştıran, ismine ?çekiç güç? denilen seçme ajanlarından oluşan Amerika askeri birliğini topraklarımızdan çıkararak defetmiştir. Amerika ise buna karşı aciz kalmıştır.
1997 yılı.
Onlarca yıldır altyapısını hazırladığı İslam Birliği´nin çekirdeği olan D-8´i kurduğunda, Amerika şok üstüne şok yaşadı.
2003 yılı.
1 Mart tezkeresi denilen ve onbinlerce Amerikan conisinin topraklarımıza yerleşmesini, ordumuzun Irak´taki Amerikan işgaline fiilen destek vermesini öngören tezkerenin TBMM´de reddedilmesi için çok büyük çaba sarf etmiş ve bunda da başarılı olmuştu. Bu da Amerikan kalesinde bir gol olarak tarihe geçmişti.
Amerika´yı yenemediği olmuş mudur, diye bir soruya da maalesef evet demek zorundayız. 28 Şubat sürecinde, neticelendirilmek istenen postmodern darbeye, 1997 yılında 4 ay karşı koymuştu. Önüne konulan evrakları imzalamamış ve darbeye karşı direnmişti.
Refah Partisi içinden bazılarının Amerika ile anlaşmış olduklarını, ileride düğmeye basıldığında Milli Görüş´ü içten bölmeye söz verdiklerini anladığında ve ortağı olan DYP´den 60-70 kişinin partilerinden istifa ederek hükümetin güvenoyunun kaybolduğunu gördüğünde istifa etmiş, bu defa Amerika´ya galip gelememişti.
Erbakan bir dünya lideri idi. İslam dünyasının lideri idi. ?BANA NE AMERİKA´DAN, BANA NE AMERİKAD´AN!? diyebilen efsane bir liderdi. Ruhu şad, mekanı cenneti âlâ olsun!..
ERBAKAN VE CÜHELA TAKIMI
Erbakan´ın varlığı bile yeterdi,
Onunla Türkiye dikçe yukarı çıktı.
İç ihanet dışarıkinden beterdi,
Cühela halt yedikçe yukarı çıktı!