Zembîlfiroş, Kürt edebiyatına ait enfes bir aşk destanının adıdır. Zembîlfiroş Kürtçede “sepet satıcısı” anlamına gelmektedir. Silvan/Meyafarqîn(Farkin) şehrinde yaşanmış bu aşk hikâyesinin erkek kahramanının lakabıdır Zembîlfiroş. Aynı zamanda kahramanın mesleğini de ifade eder çünkü sepet örüp satarak geçimini yapmaktadır. Miladi 10. ve 11. asırlarda Mervanî Kürtlerinin hükümranlığı döneminde başkentleri olan Diyarbakır’ın Silvan/Meyafarqîn(Farkin) ilçesinde geçen bu destan, önce sözlü halk edebiyatı ürünü olarak yayılmıştır. Zembilfroş Kalesi, Zembilfroş Köşkü gibi Mervanilerden kalma eserlere ev sahipliği yapan Silvan, Eyyubi Kürtlerinin de önemli bir merkezi olarak o dönemden kalma Selahaddin-i Eyyubi Camii gibi Kürt mimarisinin ve Kürt sanat tarihinin birçok şaheserini barındıran tarih ve medeniyet kokan bir şehirdir.(1)
Kürt edebiyatının 'Yusuf ve Züleyha'sı olarak da nitelendirilen efsunlu bir aşk destanı olan Zembilfroş, dengbêjlerin, dervişlerin dilinde söylenen hikmetli bir kısa ve ibretli bir kasidedir aynı zamanda. Zembîlfiroş destanının sözlü Kürt edebiyatı versiyonu şu dörtlükle başlar:
Zembîlfiroş lawek rewal bû
Bi kulfet û ehl û eyal bû
Husneka Yûsuf li bal bû
Heq e raziqê qismetê
Zembilfiroş delikanlı oğlandır
Evli-barklı çoluk-çocuk sahibidir
Güzellikte aynen Yusuf gibidir
Rızkın vereni/sahibi Allah’tır
Zembîlfiroş’un güzelliği Hz Yusuf’a benzetilir. Hem Zembîlfiroş destanında hem de Yusuf ve Züleyha kıssasında Ortadoğu toplumlarındaki teamülün aksine kadın karakter aşk ilişkisinin aktif yani aşık tarafıdır, erkek ise maşuk yani pasif roldedir. Her iki hikâyede de kadın karakterler toplumun seçkin sınıfına, yani yönetici ve saray çevresine mensup kişiliklerdir. Erkek karakterler ise halk tabakasından kişilerdir. İki hikâye de saray çevresinde ve bulundukları ülkenin başkentlerinde cereyan etmektedir. İki hikâyede de bolca şehir kültürüne ait öğeler yer almaktadır.(2)
Kürt edebiyatının şaheserlerinden biri olan Zembîlfiroş destanı, 16.yüzyılda yazılı/klasik Kürt edebiyatının önemli isimlerinden Feqiyê Teyran, 18. yüzyılda ise Muradxanê Bazîdî tarafından yazılı Kürt edebiyatına da aktarılmıştır. Dolayısıyla bu destan hem sözlü hem de yazılı Kürt edebiyatında yer etmiştir ve Kürtlerde şehir kültürünü yansıtan, şehir kültürüne dair çokça öğe barındıran orijinal bir edebi üründür. Yazılı versiyonu şu bentle başlar:
Ey dil were dîsa bi coş
Carek ji cama mey binoş
Bikîn qisseta Zembîlfiroş
Da seh bikîn hîkayetê
Ey gönül gel sen yine coşkuyla
Bir kere Cam-ı meyden yudumla
Başlayalım Zembilfroş kıssasını anlatmaya
Ta ki bilinsin hikâyesi
Zembilfiroş destanı, Kürtlerde İslami dönemin başından itibaren artan şehirleşme ve buna bağlı olarak şehir kültürü ile beraber ortaya çıkan şehir edebiyatının orijinal bir örneğini oluşturmaktadır. Destanın olay örgüsünde/hikâyesinde yer alan mekan unsurları olarak “cadde/kolan”, saray/qesr”, çarşı/şûk” gibi olgular, eşya unsuru olarak geçen ve başlı başına şehir hayatındaki çarşı, pazar, ticaret ile özdeşleşmiş bir alet/simge olan “sepet/zembil”, Kürt edebiyatına ait bu enfes aşk destanının şehir kaynaklı bir edebi eser olduğunu göstermektedir. Buna ek olarak başkent ve otorite merkezi bir şehir özelliğini tamamlayan öğeler olarak hükümdar/mir, hatun/prenses karakterleri öne çıkmaktadır.(3)
Zembilfiroş, başkenti Meyafarkin/Silvan olan Mervani Kürt devletine bağlı vilayet Diyarbakır valisinin/paşasının oğludur. İsmi Mir Said’tir. Mervanilerin hükümdar/mir sülalesinden olan Diyarbakır şehir yöneticisinin mirzade/prens oğlu Zembîlfiroş, zevk û sefa içinde yüzen, av peşinde koşan bir genç veliaht iken bir gün mezarlığın yanından geçerken gördüğü çürümüş insan kemikleri onu düşündürür. Bunun üzerine kendisini bekleyen yöneticilik ve saltanat yerine kendini ilme ve ibadete verir, kayıplara karışır. Daha sonra evlenir ve sepet/zembil yaparak geçimini sağlar. Kimsenin tanımadığı sıradan biri olarak başkent Silvan/Meyafarkin cadde ve sokaklarında sepet satar. Artık o bir zembîfiroş yani sepet satıcısıdır.(4)
Zembilfroş bir gün başkent Meyafarkin’de Mervani mîrînin/hükümdarının sarayının yanından geçerken, hatunun/kraliçenin gözüne ilişir. Zembilfiroş’un asaleti ve güzelliği, hatunu adeta çarpar. Hatun bir bayan hizmetkarını(qerwaş) sepet almak bahanesi ile onu saraya getirmesi için gönderir. Bunun üzerine Zembilfroş zembil satmak amacıyla Saraya gelir. Hatun bir bahane ile Zembilfiroş’la yalnız kalmayı başarır ve gönlündekini ona açar, aşkını ilan eder. Ama Zembilfroş ailesine/hanımına sadık kalır, bunu kabul etmez. Bu sefer ikisi arasında Kürtçe mısralara yansıyan amansız ve karşılıklı bir mücadele başlar. Hatunun kendi aşkındaki gözü karalığı ve Zembîlfiroş’un buna karşı ölümüne direnişi, destansı bir meydan muharebesini andırır.
Zembilfiroş destanının sonu, destanın farklı versiyonlarına göre birkaç farklı biçimde gerçekleşir. Yazılı versiyonların çoğunda, kaledeki mir/hükümdar sarayında Hatun’un Zembîlfiroş’a karşı sözlü mücadelesi sonuç vermeyince, son çare olarak fiili taarruza geçer. Zembilfiroş ise bir fırsatını bulup saraydan çıkıp kaçar ve kendini sarayın bulunduğu yüksek kaleden aşağı atar. Ancak bir keramet eseri olarak kendisine hiçbir şey olmadan ailesinin yanına gider. Bazı versiyonlarda ise Hatun saraydaki güç ve yetkisine dayanarak bir yolunu bulup Zembilfiroş’un eşini kandırır ve bir gece onun yerine Zembilfiroş’un yatağında yatar. Kendi eşi olduğunu zannederek yatağına girdiği sırada ayağındaki halhalları/xirxal çıkarmayı unutan Hatunun ayaklarındaki halhalların sesinden eşi olmadığını anlayan Zembilfiroş bir kuş olup pencereden uçar, Hatun da bir kuş olup peşine gider ve cennette buluşurlar. Bazı versiyonlarda da o sıralarda mir/hükümdar ölür ve onun yerine hükümdar olan Zembilfiroş ile hatun evlenir.
Halk arasında yayılmış ve şarkı/türkülere de konu olmuş sözlü versiyonu şöyledir:
Zembîlfiroş ew kurê mîr e
Delo ew kurê mîr e
Kare wî daîm nêçîr e
Berê wî ket qebra kûr e
Nûka mirin hate bîr e
Zembîlfiroş hükümdar oğlu
Sevgili hükümdar oğlu
Hayatı sefa ve avcılıkla dolu
Bir gün düşer kabre yolu
Ölümü daha yeni hatırladı
Zembîlfiroş zembîla tîne
Delalo zembîla tîne
Kolan bi kolan digerîne
Nan û dahnê pê distîne
Zarokan pê ditevrîne
Zembîlfiroş zembilleri getirir
Sevgili zembilleri getirir
Cadde ve sokak gezdirir
Ekmek ve aş ile değiştirir
Çoluk/çocuğu onunla geçindirir
Gava ew zembîla tîne
Xatûn li bircê dibîne
Bi eşqa dil dihebîne
Aqil diçe sewda namîne
O zembilleri getirdiğinde
Burçtaki Hatunun gözüne iliştiğinde
Gönlünü onun aşkına kaptırır
Akıl gider kara sevdaya tutulur
Zembîlfiroş lawikê nenas î
Tena derpî û kiras î
Tu ji destêm nabî xelas î
Lawiko ez evîndar im
Ey Zembilfiroş, yabancı oğlan
Varın-yoğun bir lokman bir hırkan
Kurtulamazsın elimden inan
Ey delikanlı sevdalıyım ben.
Zembilfroş buna şöyle karşılık verir:
Xatûna gerden bi morî
Qet nabe bi kotek û zorî
Tirsa min ji wî Rebbê jorî
Xatûnê ez tobedar im
Ey boynu inci gerdanlıklı hatun
Zorla güzellik olmaz biliyorsun
Yüce Rabbimden korkarım ben
Ey hanımefendi tövbekarım ben
Zembilfiroş destanı, film ve belgesellere konu olmuş bir aşk hikayesi olarak Kürtçe şarkı/stran olarak da birçok ses sanatçısı, dengbêj, derviş ve kasidebêj tarafından da icra edilmiştir. En yaygın versiyonlarından birini, eşi Gülistan’la Şivan Perwer icra eder. Bu linki ve farklı birkaç link verelim (internette “zembilfiroş” diye girilirse birçok sözlü/görsel kaynak bulunabilir):
1-Aziz Samur, Destana Zembîlfiroş û Gulxatûnê / Zembilfıroş ile Gülhatun Destanı, Mardin Artuklu Üniversitesi, Yaşayan Diller Enstitüsü, Kürt Dili ve Kültürü Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Mardin 2013, s. 45.
2-Ramazan Alan, “Yusuf Buda û Zembilfroş” War, 1997, Sayı: 2, s. 145.
3-Xalid Sadin Feqiyê Teyran Rêya Evînê/Muhabbet Yolu, Van Valiliği, Van 2015, s. 60.
4-Kadri Yıldırım, Di Wêjeya Kurdî ya Klasîk de Zembîfroş, Berhema neçapkirî, s. 89.
Kaynak: Gazete Duvar