2021’de yaşamın normalleşmeye başlamasıyla birlikte azalan enerji tüketimi salgın öncesi dönemin üzerine çıkınca küresel sistemin ayarları bozuldu.
Dünyanın 1970’lerden beri gözlenen en büyük enerji kriziyle karşı karşıya olduğu konusunda hemfikirler uzmanlar.
Salgın sonrası artan enerji fiyatlarıyla başlayan sıkıntı Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle artınca Avrupa ülkelerinde enerji sorunu ciddi bir güvenlik endişesi doğurdu.
Neden?
Çünkü Rusya’dan yapılan ithalat AB’nin doğalgaz tüketiminin yüzde 40’ını oluşturuyor.
Petrol ve kömürde Rusya’nın yüzde 20’lik ağırlığı bulunuyor.
Toplam tüketimin yüzde 40’ı sanayi sektörüne, geri kalanı ise ulaşım ve hane halkına ait.
Avro Bölgesinin dört büyük ekonomisi olan Almanya, Fransa, İtalya ve İspanya’da ayrıca tedarik zinciri aksamaları, kuraklık ve işgücü arzı yetersizliği nedeniyle durgunluk tehlikesi baş gösterdi.
Sonbaharda enflasyonun yüzde 13’ü aşması beklenen İngiltere’de ise şimdiden ekonominin çarkları yavaşlamış durumda.
AB’de yükselen fiyatların tüketicileri çok zor durumda bırakması, yaklaşan kış aylarında evlerin ısınamaması, fabrikaların stop etmesi tehlikesi karşısında Avrupa Komisyonu enerji fiyatlarına müdahale kararı aldı.
İngiltere’de konutların elektrik faturası yıllık 2500 pounda sabitlendi.
Hiçbir şekilde ödemeler bu rakamı geçemeyecek.
**
Altınbaş Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi, deneyimli ekonomist Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu’nun küresel enerji görünümüyle ilgili değerlendirmeleri dikkat çekici.
Şöyle diyor hoca; Ocak 2020 ile Aralık 2021 arasında Dünya Bankası’nın enerji fiyat endeksi yüzde 50 arttı.
2022’nin Ocak-Nisan döneminde buna yüzde 26.3’lük bir sıçrama daha eklendi. Bu gösterge kömür, petrol, doğalgaz fiyatlarındaki genel yükselişi yansıtıyor.
Ham petrol fiyatlarında ise Nisan 2020 ile Nisan 2022 aralığında tek başına yüzde 350’lik artış oldu.
Bununla birlikte, henüz küresel ekonomide 1970’lerdeki gibi bir şoktan söz edilemiyor.
Bunun nedeni, aradan geçen sürede teknolojideki gelişmeler, hizmet sektörünün ekonomideki ağırlığının artması gibi etmenlerle enerjinin ekonomi üzerindeki etkisi göreceli olarak azaldı.
**
Türkiye’nin de bir numaralı ihracat pazarı olan AB Bölgesindeki Almanya doğalgazda gereksiniminin yarısını, petrolde ise üçte birini Rusya’dan sağlıyor. Kremlin’in enerji tedarikini yavaşlatması sonucu Almanya’nın lokomotifi sanayi sektörü zor günler geçiriyor.
Elektrik üretiminin yüzde 70’i nükleer enerjiden gelen Fransa ise göreceli anlamda daha az zorda.
Yine de bu kış enerji kısıntıları yaşanması bekleniyor.
İtalya da Almanya gibi Rus doğalgazına bağımlı bir ülke.
**
Yoksullar zenginlere göre gelirlerinin daha yüksek bir oranını elektrik ve ısınmaya ayırıyor.
Enerji fiyatlarındaki artışın manşet enflasyondan daha yüksek olması, dar gelirlilerin bütçelerinin ortalamalardan daha da fazla etkilenmelerine yol açıyor.
Bu yüzden de enerji tüketiminde sosyal politikalara baş vurulması gerekiyor.
Böyle kritik bir dönemeçte izlenecek enerji politikası da önem kazandı.
Genel eğilim enerji tasarrufu sağlamak, aşırı tüketimi caydırmak için ek vergiler getirmek; bir yandan da yoksul kesimlere enerji sübvansiyonları vermek.
Ancak bunda da hassas bir denge tutturulması ve bunun maliye politikalarıyla desteklenmesi gerekiyor.
**
Dünyanın bu dönemi, yenilenebilir enerjiye dönüşüm için bir fırsat olarak değerlendirilebilir.
Eğer dünya temiz enerji yatırımlarını hızlandıramazsa, kısa vadede yaşanan sorunlar, uzun vadede küresel ısınma başta gelmek üzere daha büyük insani felaketlerin kapısını aralayabilir.
O nedenle bu sarsıntılı süreci bir durum muhasebesi yapmak için şans kabul etmek gerekiyor.
Fosil yakıtlara bağımlılığı azaltacak önlemleri yaşama geçirmek büyük önem taşıyor.
Dünya Bankası’nın projeksiyonlarına göre, petrol, doğalgaz ve kömür fiyatlarının birleşik etkisiyle küresel büyümenin 2022’de yüzde 0.5, üzerine 2023’te bir yüzde 0.3 daha, toplamda yüzde 0.8 yavaşlaması bekleniyor.
Yenilenebilir enerji üretimi 2021’de yüzde 17 artışla, küresel enerji üretiminin yüzde 13’ünü oluşturdu.
Son iki yılda kaydedilen enerji üretim artışının yarısından fazlası yenilenebilir enerjiden geldi.
Fosil yakıt fiyatlarındaki bu yükselişin olumlu etkisi olarak, yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılacak yatırımlar canlanabilir.
Her kriz aynı zamanda bir fırsattır.