25. 09. 2018 Salı
Birleşmiş Milletler (BM) 73. Genel Kurulu Görüşmelerine katılmak için New York´ta bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan´a eşlik eden eşi Emine Erdoğan, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Washington DC Şubesinin düzenlediği "Günümüzdeki İnsani Sınamalara Karşı Türkiye´nin Rolü" başlıklı panelde konuştu.
Erdoğan konuşmasına, "Somali´de, Yemen´de, Suriye´de, Gazze´de, Myanmar´da baskı ve zulüm altında yaşayan tüm kardeşlerimi buradan selamlıyorum." diyerek başladı.
Bu çağda söz konusu ülkelerde büyük acılar yaşandığına dikkati çeken Erdoğan, "Yapabildiğimiz, konuşmaktan, sebepleri kritik etmekten çok daha öte şeyler olmalı. İnsani yardım, bu anlamda insanlık vicdanının en anlamlı fiilidir." ifadelerini kullandı.
İnsani yardımın, uluslararası toplumun eklem yerlerini sağlamlaştıran, sorunlara karşı dayanıklılığı artıran bir eylem olduğuna da vurgu yapan Emine Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bir başka millet için harekete geçtiğimizde, bizden farklı olanla üst bir kimlikte buluşuruz. Bu da empati yeteneğimizi geliştirir. Böylece, adil ve barışçıl bir dünyanın temellerini atmış oluruz. Mevlana´nın ifadesiyle, bir mum, diğer mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez."
Global insani yardım raporuna atıfta bulunarak, 2017 yılında 134 ülkede yaklaşık 201,5 milyon kişinin insani yardıma muhtaç olduğunu anlatan Erdoğan, gerçek rakamın çok daha yüksek olduğunu belirtti.
Dünyada çatışma ve savaşlarda gelecek umudunu yitirmiş, insani yardıma muhtaç, kayda geçmemiş nice insanın yaşadığını dile getiren Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Öylesine büyük adaletsizlikler var ki bu sorunları hesaplarla değil, verdikçe çoğalan merhamet, sevgi ve vicdan duygusuyla çözebiliriz. İşte bu nedenle Türkiye´nin insani yardım vizyonu kredilere değil, tam anlamıyla insani yardıma dayanmaktadır. Türkiye´yi, insani yardım konusunda milli gelire oranla birinci yapan da bu hesapsız kitapsız cömertliktir."
Erdoğan, Türkiye´nin Kilis´te misafir ettiği mülteci sayısının şehrin nüfusunu geçtiğini ve Kilis´in, bombalardan kaçan kadın ve çocuklar söz konusu olduğunda tüm hesapların bir kenara bırakıldığı ve merhametin her yeri kapladığı sembolik bir manaya büründüğünü ifade etti.
Afet ve Acil Durum Başkanlığı (AFAD), Türk Kızılayı, Türkiye İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) gibi kurumların yanı sıra Türkiye´nin sivil toplum kuruluşlarının yardımıyla 3,5 milyon Suriyeliyi misafir ettiğini hatırlatan Erdoğan, Türkiye´nin ayrıca Afrika´da birçok ülke ile Myanmar ve Gazze´de de insani yardımlar konusunda elinden geleni yaptığını söyledi.
Erdoğan, "Türk insanının tarihten gelen vakıf geleneği ile güçlendirdiği bu paylaşımcı karakteri, Türkiye´yi uluslararası toplumun yükünü sırtlayan bir ülke haline getirmiştir." diye konuştu.
Pakistan, Somali ve Myanmar´da yaşanan insani dramları yerinde gördüğünü aktaran Erdoğan, bu ülkelerdeki insani yardıma muhtaçlara yardım etmek konusunda uluslararası toplumun sınıfta kaldığını vurguladı.
Emine Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Keza, 2017´de Arakanlı Müslümanlara yapılan zulüm içimizi titretmiş fakat tüm dünya konuya gereken önemi göstermemiştir. Son Myanmar ziyaretimde gördüklerim, masum çocukların çaresizlikleri değil, dünyanın merhametsizlikten can çekişmesi halidir. Orada konuşup dertleştiğim kadınlar, dünyayı bekleyen gerçek tehlikenin vicdan yoksunluğu olduğunu göstermiştir. Böyle bir vasatta insani yardımlar, insanlık kandilini yeniden tutuşturma anlamı taşır."
Türkiye´nin insani yardım altyapısının kimi afetlerde ev sahibi ülkeden daha önce afetzedelere ulaşabilen, dinamik ve esnek yapıya sahip olduğuna dikkati çeken Erdoğan, Türkiye´nin dünyada afetlere müdahale noktasında en ileri ülke olduğunu kaydetti.
Pakistan´da 2010 yılında yaşanan sel felaketinin ardından yardım eli uzatan ilk ülkenin Türkiye olduğunu anımsatan Erdoğan, "Myanmar´da 2012 ve 2017 yıllarında sıcak biçimde yaşanan insani dramlar en çok Türkiye´de yankı bulmuştur. Devlet ve millet olarak yaptığımız seferberlikler uluslararası toplumu harekete geçirmiş, dünya bu soykırıma nihayet kulak vermiştir." ifadelerine yer verdi.
İnsani yardım politikalarının, yardım alanın bağımlılığını azaltacak şekilde olması gerektiğine değinen Erdoğan, acil durumlarda afetzedelere yapılan katkının ötesinde krizlerini önleyecek, kalkınma destekleriyle bağımlılıklarını azaltacak şekilde yapılmasına işaret etti.
Emine Erdoğan, Türkiye´nin, Suriyelilere barınma yeri sağlamaktan öte, yarıdan fazlasını kadınlar ve çocukların oluşturduğu kamplarda kadınların meslek edinip hayata tutunmasını sağlamaya çalıştığını belirtti.
Türkiye´deki kamplarda özellikle kadınlara birçok alanda eğitim verildiğini aktaran Erdoğan, şöyle dedi:
"Kuaförlükten bilgisayar becerilerine pek çok alanda mesleki kurslar veriyoruz. Gelişim ve hobi kurslarıyla, savaşlarda zarar görmüş kadınları hem rehabilite ediyor hem de kendilerini keşfetmelerini sağlıyoruz. Aynı şekilde çocukların eğitimden mahrum kalmaması kadar gençlerin üniversite eğitimlerine devam edebilmelerinin yollarını da açmaya çalışıyoruz."
Erdoğan, Türkiye´nin aynı şekilde Afrika´da da insanların kendi potansiyelini keşfetmesini sağlayacak eğitim ve ekipman desteği verdiğini anlattı.
İnsanlığın, çeyrek asırdır Bosna´dan Afganistan´a, Irak´tan Suriye´ye, Somali´den Gazze´ye, insanlığın vicdanını sarsan nice olaya şahit olduğunu söyleyen Erdoğan, "Hayatını insani yardıma adamış nice güzel insan var dünyada. Her beş saniyede bir çocuk açlıktan ölüyor ve her sabah güneş yeniden doğabiliyorsa, bu onların aydınlığıdır. Merhametin olduğu yerde en acı zehirler zararsız kalır. Merhamet, bütün kötülüklerin panzehiridir." görüşlerini dile getirdi.
Erdoğan´ın konuşmasından ardından kürsüye çıkan Malcolm X´in büyük kızı İlyasa Şahbaz, "Türkiye´nin insani yardımlar konusunda örnek olduğuna" vurgu yaptı.
Şahbaz, "Babam, ´Bir erkeğe bir şey öğretirseniz bir toplumu eğitmiş olursunuz, bir kadına bir şey öğretirseniz bir ulusu yetiştirmiş olursunuz´ derdi. Bu gece bu muhteşem kadınla, benim kahramanım güzel First Lady ile bir arada olmaktan onur duydum." diye konuştu.