17.10.2018 Çarşamba
Yazacağız diye söz verdik. Emeklilikte yaşa takılanlar (EYT). Yazmadığımız yeri kalmadı. Dün yine konu gündemdeydi.
Dün Sn. Cumhurbaşkanı ?emeklilerin bize geliş maliyeti 750 Milyar? dedi ve benim aylar önce Sn. Arzu Erdem hanımefendiye yaptığım uyarının ne denli yerinde ve ön hazırlık ihtiyacı duyduğu kanıtlanmış oldu.
Memlekette kriz olmadan iktisadi bir Kurtuluş Savaşı´nın verildiğini de bu vesile ile öğrenmiş olduk. Kurtuluş Savaşının ilk kayıpları da belli ki EYT mağdurları olacak gibi görünüyor.
Bu arada insan köpeği ısırdı ve bir de HDP, MHP ve AKP birlikte hareket etmiş oldu. Buradan iktidarı uyarmak bana düşmez, ya HDP ile aynı kulvarda görünenleri maazAllah topun önüne koyanlar var! Ne demek AKP, MHP ve HDP birlikte karşı çıktı.
Geçenlerde bir dostum benden Gramsci üzerine fikir istedi. Ben de bilgilerimi tazeledim. Gramsci hegemonya kuramının yazarı. Hapiste yok olmuş bir anti faşist. Hapishane Notları en önemli eserinin adı.
Bugün kendine ?dünyaya kafa tuttuk? diye değer biçenler Gramsci´nin hayatını kapalı da olsa vikipediden okusunlar (nasıl olduğunu googlelayın görürsünüz. Nasrettin Hocanın torunları, Nasrettin Hoca türbesi gibi yasaklarla akılları sıra interneti falan yasaklıyor ya, ben bu görüşlere çok katılıyorum ama gülmekten. Mehmet Şimşek İngiltere´de wikipediayaya bol bol bakıyordur. Allah ona bizim için ne istiyorsa iki katını yapısal reform olarak versin.)
Neyse konuyu dağıtmayalım?
Bu emeklilikte yaşa takılan mevzusunu herhalde en çok yazanlardan biriyim. Bizatihi emeklilikte yaşa takılanlar ise twitterda facebookta fırsat buldukları her yerde görüşlerini anlatıyor.
MHP ile koalisyonuna güvenen Akparti kendisine oy karşılığı sınırlı olan Emeklilikte Yaşa Takılanlara (EYT) pas vermiyor. Akpartinin oy aldığı sosyal yardıma dayanan kitleler herhalde bu emeklilik hayalindekilere tur bindiriyor ki, ikincisi gündeme giremiyor.
Bazen uzun ince yol İbrahim Kalınlaşıyor, bazen burası Mehmet Muş yokuşu oluyor. Sn. Erdoğan topa girdiğinde ise oyun duruyor. Hakem düdüğü bayrağı bırakıyor.
Gramscinin analizi bir hapishane hücresinden bize sivil toplumun önemini haykırıyor. Kriz olmasın diye haklarını kaybedenler kriz var diye haklarından alıkonuluyor.
Diğer tarafta Türkiye bir gün dahi emeğiyle çalışmamış insanları çalışma hayatına getirme kaygısı gütmeden besleme derdi ile emek harcamış insanları dışlıyor.
Türkiye´de sivil toplumun yokluğu hegemonya siyaseti ile keyfi turlar attırıyor iktidara. İktidara stepne vazifesi görmekten gayet mutlu ama emeklilere çare arayarak arkasına dizilenler ise çaresizliklerinin karşılığını ve nedenini bulmaya çalışıyor. Gramsci ise bize el sallıyor.
