Yazaımız F. Yılmaz Altunöz yazdı;
Emekli 104 amiral “Yüce Türk Milletine” yönelik yayımladıkları gece baskını bildirisinin elbette sonuçları vardır. Sosyal, siyasi, güvenlik ve jeo-stratejik okumalar söz konusudur bu bildiride. Siyasi iktidara yönelik bir ayar verme girişimi olduğu da öncelikli bir durumdur. Ancak esas ayar verme girişimi hükümet üzerinden halka/millete yöneliktir. Bildirinin içeriği nitelikli bir okuyucuya bunu söylemektedir. Şu ifadeler ne anlatıyor “Diğer taraftan; son günlerde basında ve sosyal medyada yer alan kabul edilemez nitelikteki bazı görüntüler, haber ve tartışmalar ömrünü bu mesleğe adamış bizler için çok derin bir üzüntü kaynağı olmuştur.” 100 yıldır ellerine görünür ve görünmeyen sopalarıyla halkı resetleyip formatlayan bu otoriter/jakoben anlayış bir kez daha kendini açık etmektedir
Anlamsız gibi; elma ve armudun sapının birbirine karıştırıldığı gibi görünen bu bildiri; hiç te öyle değil. Muhataplarına ne söylediklerinin farkındalar. Şu cümleler “TSK’nin, anayasanın değişmez, değiştirilmesi teklif edilemez temel değerlerini titizlikle sürdürmesi zaruretidir.” Düşünme yetkisi elinden alınmış ya da Mankurtlaştırılmış yığınları amaçlayan despotik bir yaklaşımdır.
Tanrıyı kabul etmeyen veya Tanrının çizdiği yoldan ayrılmayı çok doğal kabul eden modernist anlayışın bile çok uzağında seyreden; 5000 yıl önceki Firavunist bir yaklaşımı sergileyen şu ifadeler “Bu gerekçelerle, TSK ve Deniz Kuvvetlerimizi bu değerlerin dışına çıkmış, Atatürk'ün çizdiği çağdaş rotadan uzaklaşmış gösterme çabalarını kınıyor ve tüm varlığımızla karşı çıkıyoruz.” Fosillere taş çıkartacak gericilik örneğidir.
Halka nasıl inanıp ve yaşayacaklarını dikte etme anlayışının; Hitler ve Stalin örneği olduğunu yakın tarih yazar. Aynı zamanda erken tarih bu dikte etme yönteminin Firavun’un “ ben izin vermeden mi iman ettiniz” sözlerinin tıpatıp aynısıdır. “Aksi halde, Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir. …Ana ve Mavi Vatan’ın koruyucusu Deniz Kuvvetleri Komutanlığı personelinin Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda yetiştirilmesi elzemdir. …“için Atatürk’ün gösterdiği yolda canla başla çalışan ...” Bu hal insan zihni, düşünme yeteneği ve özgürlüğü ile alay etmektir ve yok saymaktır.
Bu bildiriyi ele alanlardan ve kendini halkın üzerinde gören bir amiral,Twitter'da ki resmi hesabından paylaşımda bulundu ve Muvazzaf bir Tümgeneralin birliğine yönelik Miraç Kandili tebrik kartını paylaştı. “Bu doğru mu bilemiyorum. Çünkü karalamak için montajda olabilir. Ama doğruysa yazıklar olsun!” dedi. Peki, ilgili Tümgeneralin Miraç Kandili tebrik kartında ne yazıyordu "Miraç Kandili'nin başta şahsınıza, ailenize ve dahi Türk milleti ile âlem-i İslam’a sağlık, huzur ve muvaffakiyetler getirmesini Yüce Rahman'dan niyaz eder, saygılarımı arz ederim" ifadeleri yer alıyordu.
Tümgeneralin milli ve dini Mirac Kandil mesajına tepki gösteren bu mantık; Musevilerin bayramını kutlamaktan geri kalmıyor. 3 Nisan 2021 Twitter'daki resmi hesabından Musevilerin bayramını kutladı. Mesajında “Tüm insanlığa barış getirmesi dileklerimle, başta Musevi Türk vatandaşlarımız ve Hazar Devletinden bakiye Musevi Türkler olmak üzere tüm musevilerin Pesah (Hamursuz) bayramlarını kutlarım” ne kadar üstenci bir yaklaşım değil mi?
Bu bildirinin iki muhatabı vardır. Birincisi Ak Parti Hükümeti, ikincisi ise halktır. Ancak bildiriye karşı yükselen tepkiler hep siyasi alanda oldu. Bildirinin halkın inanış, düşünce, davranış, tercih ve özgürlüğüne karşı işlediği suç, aşağılayıcı ve halkın iradesini yok sayıcı boyutu gözden kaçırıldı. Veya dikkate alınmadı. Halbuki hükümetleri halk kurar ve yöneticiler kendi aralarından seçilir. Ancak sindirilmiş ve kimliği elinden alınmış ve sürü yığınları haline getirişmiş bir halk; insan türü adına çok korkunç bir sonuçtur.
Şimdi aktif hatta pro-aktif olan bu adamlar emekli amiraller midir? Görünüşe bakılırsa emekli değiller! Ama emekli edilmeliler…