Antik Yunan felsefesini Batı'ya aktararak karanlık Avrupa’ya ışık olan en önemli filozof ve devlet adamı Çiçero diyor ki, Bilgisizlik, insanın gönül rızasıyla istediği bir talihsizliktir.
Milattan önce 106 doğumlu bir bilgin Çiçero.
571 doğumlu son kılavuz Hz Muhammed de “Cahil cesurdur” diyor.
1821 doğumlu Dostoyevski de; “Cahil olmak ayrı, pislik olmak ayrıdır” demiş.
Teknolojik değişimin dışında 2 bin yıl önceki insanla bugünkü insan arasında hiç fark yok, 2 bin yıl sonraki insanın da bugünkünden farkı olmayacak.
Emek ve zaman hırsızları her zaman tarihte yerini alacak.
**
Bundan 923 yıl önce yaşamış olan İslam filozofu Gazali de şöyle uyarmış öğrencilerini;
“Ey oğul, terk etmen gereken dört öğüt şunlardır:
Gücün yettiği kadar hiç kimseyle hiçbir mesele hakkında tartışma.
Çünkü riya, hased, kibir, kin, düşmanlık, övünme ve diğerleri gibi her türlü kötü huyun kaynağı bu tartışmalardır.
İlla tartışacaksan şu iki özelliğe dikkat edeceksin;
Birincisi, doğrunun senin veya karşındakinin ağzından çıkması arasında senin için fark olmayacak.
İkincisi, tartışmayı kalabalık ortamda değil, baş başa, tenhada yapacaksın.
Bil ki cahiller kalpleri hasta olanlar, âlimler de doktorlardır.
Eksik âlimlerse tedaviyi tam yapamaz. Kâmil âlim de her hastalığı tedavi edemez. Ancak tedaviyi kabul edip iyileşmesini umduğu hastalıkları tedavi eder.”
**
“Cehalet hastalığı dört çeşittir; Bunlardan ikisi tedaviyi kabul eder, ikisi etmez.
Birincisi, tedaviyi kabul etmeyen cahilin soru sorması, karşı tarafa olan hasedinden ve öfkesinden ileri gelir.
Senin yapman gereken ondan yüz çevirmen ve hastalığıyla ilgili onu baş başa bırakmandır.”
“Tedavi kabul etmeyen ikinci grup, cahillerin hastalığı ahmaklıktan ileri gelir.
Hz. İsa şöyle buyurmuştur: “Ölüleri diriltmekten aciz kalmadım da ahmakları iyileştirme konusunda aciz kaldım”
Ahmak kişi kısa bir süre ilim peşinde gider, bir şeyler öğrenir, daha sonra ömrünü ilim öğrenmekle geçiren büyük âlimle yarışmaya kalkar ve ahmaklığından dolayı sorular sorup itiraz eder. Böylelerinin sorularına cevap vermekle uğraşma.”
“Üçüncü grup cahil, doğru yoldan gitmek ister, soruları da gerçekten yararlanmak içindir. Fakat hakikatleri anlama kapasitesi çok düşüktür; bunlara cevap vermekle de meşgul olma.
Dördüncü olarak, tedavi kabul eden hastalığa gelince, bu kişi öğrenmek isteyen akıllı ve anlayışlı, hased ve öfkeye, arzularının, mevki ve paranın sevgisine mağlup olmayan kimsedir.
Doğru yolun taliplisidir, soru ve itirazın sebebi haset, inat ve imtihan kastı değildir.
Bu kişi tedavi kabul ettiği için sorusuna cevap vermekle meşgul olmak caiz, hatta vaciptir.”
**
“Sakınman gereken en önemli husus, insanlara nasihat vermektir, çünkü bunda birçok sakıncalar mevcuttur. Ancak söylediğinle önce sen amel eder de sonra başkalarına nasihat edersen durum değişir.
Bu konuda Hz. İsa’ya söylenen şu sözün üzerinde düşün: “Ey Meryem oğlu! Kendi nefsine nasihat et, o bunu tutup kabul ederse diğer insanlara o nasihati et. Aksi takdirde Rabb’inden utan.!”
Nasihat ettiği şeyleri kendi yapmayan ama başkalarına tavsiye eden böylelerinden kaç. Bunların yaptığı kötülüğü şeytan bile yapamaz.”
**
“Kaçınılması gereken şeylerden biri de, idareciler ve sultanlara yakın ve samimi olmaktır.
Onlarla görüşmek, meclislerinde bulunmak, içli-dışlı olmakta büyük bir mahzur vardır.
Eğer böyle olmak gibi bir mecburiyetin varsa, sakın onlara övgüler düzme.
İdarecilerden gelen hediye ve ihsanları, bunların helal olduğu bilinse bile kabul etme.
Çünkü bunlara tamah etmek (sahip olma tutkusu, açgözlülük) dini ifsad (bozar) eder. Bunu yapmanın neticesinde yağcılık ikiyüzlülük ve zulümlerine onay vermek durumu ortaya çıkar.
Bütün bunlar ise dinde fesadın (bozulmanın) zuhur etmesidir.
Onlardan gelen ihsanları kabul edip dünyalıklarından yararlanmanın en hafif zararı onları sevmektir.
Din hususunda ve insanoğlunun akıbeti için bundan daha zararlı ne olabilir.?
Bazı insanların sana ondan gelen paraları alıp fakirlere dağıtmanın en uygun ve güzel yol olduğu, aksi takdirde o idarecilerin bu parayı kötü yollara, günah işlere harcayacağı, senin zayıf insanlara harcamanın onların harcamasından daha hayırlı olduğu hakkındaki sözlerine de kulak asma.
Mel’un şeytan birçok kimseyi bu vesvese yoluyla mahvetmiş, helake (yok oluşa) sürüklemiştir.”
Faydalanılan kaynak: dunyabizim.com; / Mahmut Şevket Serik/ Gazâlî’den Ey oğul-Hak yolcusuna öğütler