Tarih: 29.08.2020 12:35

Eleştiriye evet, dayatmaya hayır!..

Facebook Twitter Linked-in

Başlığı farklılıklara tahammül, dayatmaya hayır şeklinde belirlemek de mümkündü. Çünkü toplum halinde yaşayacağımıza göre farklılıklar mutlaka olacaktır. Düşüncede farklılık olabileceği gibi inançta da farklılık olabilir. Böyle olunca da toplumsal barışın ve huzurun yolu farklılıklara tahammülden geçiyor. Ancak, hemen belirteyim ki farklılıklara tahammül demek, her türlü edepsizliğe, saygısızlığa ve hakarete tahammülden söz ediyor değilim. Üzerinde durduğum, dikkat çekmeye çalıştığım husus, bir konuda herksin aynı şeyleri düşünmesini istemek anlamına gelebilecek dayatmalara tahammül edilmesini beklemek mümkün değildir.

Özellikle inanç ve fikri farklılıklar konusunda, genel ahlaka ve yasalara aykırı olmayan, başkalarının inancına saygısızlık yapmayan konularda elbette herkesin farklı düşünme, okuduğu bir yazıyı eleştirme hakkı vardır. Ancak, eleştiri adı altında kendi düşüncelerini dayatmaya kalkanlar da bu toplumda bulunuyor. Öyle ki kendilerine farklı kutlasalar oluşturmuş bir taktım tiplerin herkesin bu kutsallarının peşine düşmesini beklemeleri ve bunu saygısız, edepsiz ve küstah bir üslup ile dayatmaya kalkmalarına it ürür kervan yürür deyip geçmek mümkün. Bırak sen kendi kutsalına inan; ben de kendi inancımın çerçevesinde hareket edeyim, yaşayayım. Çünkü herkesi benim gibi düşünmeye zorlama hakkım olmadığı gibi kimsenin de her konuda her beni kendileri gibi düşünmemi ve inanmamı isteme hakları yoktur, olamaz.

Bu noktada daha öncede belirttiğim hususu hatırlatmak istiyorum. O da her türlü düşünceye ve inanca saygı duyulması gerektiği yaklaşımının yanlılığıdır. Çünkü bir fikre tahammül etmek hepimizin görevidir ama saygı duymak farklı bir anlama gelir. Herkes saygı duyduğu, daha doğrusu beğendiği ve doğru bulduğu bir düşünceye sahiptir. Böyle olunca bir başka fikir ve düşünceye saygı duymak, o fikride benimsemeyi gündeme getirir. Hâlbuki bir fikre tahammül etmek ille de o düşünce ve inancı paylaşma zorunluluğunu getirmez. Toplum olarak barış içinde yaşamanın şartıdır tahammül.

Sayıları az olmayan bir grup var ki, herkesin ille de kendileri gibi düşünmesini ve inanmasını istiyorlar. Kendileri gibi inanmayan ve düşünmeyenlere ağza alınmayacak hakaretler sıralamayı hakları görüyorlar. Böyle olunca da topluma barış ve huzurun hâkim olmasına değil karmaşaya çanak tutmuş oluyorlar. Bunu edepsizliklerinin, tahammülsüzlüklerinin bir sonucu olarak mı yoksa cehaletlerinden mi yapıyorlar bilinmez ama benim kutsalımı hafife alıp; bir takım densizlikler sergilemeyi hak olarak görüp kendi kutsallarına inanmayanları insandan bile saymayan bir noktaya ulaşan salaklar bilsinler ki, gittikleri yol, yol değildir. Özellikle de her gün yazı yazmak durumunda olanlara yönelik yol gösterici değil dayatmacı bir tavır sergileyenler bu tavırları ile olumlu bir etki oluşmayacağı gibi, savundukları düşünceye karşı hoşgörü ve tahammül duyguları zayıflayacaktır.

Herkesin zaman zaman yanlışı olabilir. Maksat yanlış görünen düşüncenin düzeltilmesi ise bunun yolu bir yığın zırvayı sıralayıp ardından sanki kendilerine hâşâ vahiy geliyormuş havasına bürünmeleri sadece kendi zavallılıklarını gösterir. Aslında bu akıl yoksunu tiplere cevap vermek bile yanlış olabilir ama yanlış yolda yürüdüklerini hatırlatmak istedim. Zaman zaman gelen eleştiri boyutunu aşan, tehdit boyutuna ulaşan bir takım mesajlar gönderiliyor oluşunu ciddiye almadığımı, herkesin aklının kendine ait olduğunu vurgulamak istiyorum. Özellikle de edindikleri bir takım kutsalları dayatmaya çalışanların yaptıkları işin zırvalamak olduğunu hatırlatarak, bırakın herkes kendi doğrusunun peşinden gitsin. Eğer düşündüklerinizin tek doğru olduğuna gerçekten inanıyorsanız  bunu da edep dahilinde sunmayı öğrenin.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —