Evrensel´den Buse Vurdu´nun haberine göre Türkiye´de 2018 yılının başından itibaren elektrik ve doğalgaza üst üste zam geldi. Yapılan zamlar sonucunda elektrikte konutlar için toplamda yüzde 40´ın, sanayi için ise toplamda yüzde 50´nin üzerinde fiyat artışı meydana geldi. Doğalgazda da zamlar birbirini izledi ve son 3 ay içerisinde konutlarda yüzde 29.5, sanayide ise yüzde 54 artış yaşandı. Elektriğinin yüzde 37´sini doğalgazdan üreten Türkiye´de, doğalgaza gelen zammın elektrik fiyatlarına dolaylı etkisi sonucu elektriğe gelen zam çok daha büyük oranlara ulaştı. Küresel petrol fiyatlarının artışı, dövizdeki dalgalanmalar ve Türkiye ekonomisinin kötü gidişatı, dışa bağımlılık oranı yüzde 50´nin üzerinde olan enerji sektöründe sorunları da büyüttü.
Türk Sanayiciler ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Enerji Çalışma Grubu ile Boston Consulting Group(BCG) tarafından hazırlanan ?Sürdürülebilir Gelecek için Sürdürülebilir Enerji: Kısa ve Orta Vadeli Öneriler? raporuna göre; Türkiye´de özel sektör, elektrik piyasasına son 15 yılda ucuz krediler yoluyla finanse edilmiş toplam 95 milyar dolarlık yatırımına karşılık 50 milyar dolarlık kredi borcuna sahip.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu´nun (BDDK) Resmi Gazete´de yayımlanan borçların yeniden yapılandırılması ile ilgili düzenlemelerinin ardından borç yapılandırması için sıraya giren şirketler içerisinde ise enerji şirketleri önemli bir yer tutuyor. Borç yapılandırması için kuyruk oluşturan yerli şirketlerin yanı sıra Türkiye´deki santrallerini satarak kaçan yabancı şirketler de mevcut.
Peki enerjideki bu gidişat ne olacak? Zamlar durabilir mi? Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Yönetim Kurulu Başkanı Gazi İpek, 2018 yılının başından itibaren yapılan zamların önümüzdeki süreçte durma şansı olmadığına dikkat çekti. Ülkedeki enflasyonist gidiş ve döviz kurlarındaki değişkenliğin bunun temel nedeni olduğunu belirten İpek, enerji sektöründeki üretimin yüzde 50´sinden fazlasının doğal gaz ve ithal kömüre dayalı olmasının, dövizdeki en ufak kıpırdanmanın bile fiyatları etkilemesi anlamına geldiğini söyledi. Bu etkilenmenin, yıllardır uygulanan yanlış enerji politikalarının bir faturası olduğunu kaydeden İpek, dışa bağımlılık, özelleştirme ve serbestleştirme politikalarının durumu kontrol edilemez bir noktaya getirdiğini ifade etti.
İpek, fiyatlardaki artışın doğal gazdan kaçışa neden olduğunu belirterek, alım garantisi bulunmayan santrallerin ayakta kalma şansı olmadığını söyledi.
Enerji sektöründeki söz konusu 50 milyar dolarlık borç yükünün iyi analiz edilmesi gerektiğini ifade eden İpek, TEDAŞ Genel Müdürü ile yaptıkları görüşmede bu konuyu da dile getirdiklerini aktardı.
İpek, Türk Telekom´da ödenemeyen kredi nedeniyle yaşanan olayın enerji sektöründe de yaşanma riski olduğunu belirterek, enerjide yaşanabilecek durumun Türk Telekom´un 5-10 misli büyüklükte olabileceğini vurguladı. Denetimlerin sıklaştırılması ve denetim raporlarının kamuya açıklanması gerektiğini söyleyen İpek, şöyle konuştu: ?Sonuç olarak baktığımızda şunu görüyoruz; bir tarafıyla enerji sektörü, bir tarafıyla Türk Telekom´da gördüğümüz süreçten sonra Türkiye, 80´lerde başlayan maceranın getirdiği noktayı tartışmak zorunda. Sadece bizim sektör açısından değil. Özelleştirme, serbestleştirme, dışa bağımlılık ve bunun sonuçları yeniden tartışılmalı... Burada da yeniden kamusala dönüşü tartışırken bu ağır bedelleri de kamuya ödetmemek gerekiyor. Bunun nasıl yapılacağının da tabi daha serbest kürsülerde tartışılması gerekiyor.?
Bazı çözüm önerilerini sıralayan İpek, öncelikle kamunun gerçekten ihtiyacı olmayan nükleer santrallerin, termik santrallerin acilen durdurulması gerektiğini dile getirdi. Enerjinin verimli kullanımının sağlanması gerektiğini belirten İpek, ?Özelleştirilen ve Türkiye´nin ayağında pranga haline gelmiş tüm kurumların yeniden nasıl kamulaştırılacağı, burada kamunun bu süreci en az zararla nasıl atlatacağı planlanmalı. Öte yandan asgari 4 kişilik bir ailenin kullandığı 230 kw/h diye tarif ettiğimiz enerji bedelsiz olarak verilmeli. Ondan sonra enerjinin tüketimine göre kademeli bir fiyatlandırma yapılabilir? dedi.