24 Haziran cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri yapıldı. Sonuçların ülkemize milletimize hayırlar getirmesini diliyoruz.
Seçimle ilgili henüz kapsamlı bir değerlendirme yapacak kadar uzun zaman geçmedi. Ne var ki çok sessiz kalmanın da âlemi yok.
Öncelikle kazananlar-kaybedenler açısından eldeki sonuçlara herkes kendi penceresine göre bir yorum getiriyor. Kazandığını görmek isteyen kazanmış, kaybettiğini düşünen kaybetmiştir. Kimisi kazandım derken kaybeder kimisi ise kaybettiğini söylerken bunu itiraf etmeyi mertlik sayarak ?kendince- kazanır.
Saadet Partisi açısından şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki bu seçim önemli bir ?umut seçimi? olmuştur.
Tabi seçimden önce büyük bir başarı bekleniyordu. Alınan sonuçlar beklentinin altında kaldı ancak şunu iyi bilmeliyiz ki gelecek açısından önemli kazanımlar elde edildi.
Nedir bunlar;
Saadet´in kapsama alanı genişledi yeni alanlara açıldı. 20 yıldır kapısını çalamadığı insanların birçoğunun kapısını çalabildi. Kendi tabanı gibi onların zihninde ve gönlünde de meşruiyet kazandı.
Şu unutulmamalıdır ki, sosyolojik olaylar akşamdan sabaha bir gecede gerçekleşmez. Son aylarda Saadet´in yükselişi tam kuluçka dönemindeydi ki netice vermeden ani bir seçim yapıldı. Esasen baskın seçimin amaçlarından biri de -daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi- Saadet´in bu yükseliş trendini durdurmaktı.
Birileri Saadet Partisi son seçimde aldığı oyun daha da altında kalıp kaybolup gidecek diyordu. Her şeye rağmen Saadet, oyunu şöyle veya böyle artırdı, iki katına çıkardı.
Saadet gelecek adına ümit vaat eden, ülke meselelerine bakış açısı ve üslubu ile dikkat çekerek, birçok medyanın, yazarın ve derdi ülke meseleleri olanların dikkatini çekti. Her bilinç sahibi Temel Karamollaoğlu ne diyor diye kulak kabartmaya başlandı.
Ülke mesellerini dert edinen, kalkınma, sanayi, üretim, istihdam, faiz, cari açık, borç gibi konular hakkında sadece fikri değil aynı zamanda da bilgisi olanlar, düşünenler Saadet Partisi´ne oy verdi.
Tahkir için değil bir durum tespiti için söylüyorum; Saadet bu seçimde çok önemli miktarda nitelikli oy aldı.
Aslında taşıyıcı kitle olan bu kesimin oyları bir süre daha geçseydi tabana da yansıyacaktı. Taban tam anlamıyla yansımadan erken hasada gidildi.
Sonuç olarak Saadet Partisi bir süredir iyice içine kapanmış marjinal bir fikir kulübü olarak görülürken yeniden gündemi belirleyen Türkiye´de herkesin ?ne diyecek?? diye merakla beklediği kapsama alanı geniş marka değeri yüksek bir parti haline geldi. Saadet Partisi bu dönemde özellikle referandum sonrası ortaya çıkan gelişmelerle tüm ümmet için umut olan kendi fabrika ayarlarına yeniden döndü. Ve yeniden gönüllere Milli Görüş tohumu ekildi?