27. 08. 2018 Pazartesi
Çini, seramik, ebru, minyatür, dokumacılık gibi unutulmaya yüz tutan geleneksel el sanatlarını yaşatan ustalardan yaklaşık 50´si, Malazgirt Zaferi´nin 947. yıl dönümü etkinlikleri kapsamında Bitlis´in Ahlat ilçesine gelerek eserlerini kıl çadırlarda vatandaşların beğenisine sundu.
Çarho mevkisindeki 400 dönümlük alanda kurulan kıl çadırlarda geleneksel sanatlarını icra eden Kültür ve Turizm Bakanlığı sanatçıları, etkinliklere katılan vatandaşları sanatları hakkında bilgilendiriyor.
Sanatçılar, çadırları ziyaret edenlere çamurdan vazo hazırlamayı, ebru yapmayı, çini işlemeyi, halı dokumayı, çorap örmeyi öğreterek geleneksel el sanatlar konusunda farkındalık yaratmayı amaçlıyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı ebru-minyatür sanatçısı Suna Koçal, devletin son yıllarda çok güzel organizasyonlar yaparak geleneksel sanatların yeniden canlanmasını sağladığını söyledi.
Malazgirt Zaferi etkinlikleri için Bakanlığın davetlisi olarak Yalova´dan geldiğini anlatan Koçal, dünyanın neresinde olursa olsun bu etkinliklere katılarak öz Türk değerlerini ve sanatlarını tanıtmaya çalıştıklarını ifade etti.
Devletin bu sanatların yeniden eski canlılığını kazanması için önemli katkılar sunduğunu vurgulayan Koçal, şöyle devam etti:
"İki günden bu yana Ahlat´tayız. İnsanlar burayı ziyarete geldiğinde çocuklar ilgiyle ´ebru sanatı´ demeye başladı. Devletin desteği ve bizlerin çabasıyla yurt içinde ve yurt dışında katıldığımız etkinliklerle kaybolan değerlerimizi yeniden ortaya çıkarıyoruz. Öz sanatlarımızı dünyaya tanıtıyoruz. Ebru sanatını Avrupalılar Türklerden öğrenmiş ve ilk zamanlar adını ´Türkiye´ diye anmışlar. Sonrasında mermer dokusuna benzettikleri için değiştirdiler. Biz de bunun öz sanatımız olduğunu söylüyoruz. Dünyaya bu sanatı tanıtarak geliştirmeye çalışıyoruz. Devletimize teşekkür ediyoruz. Yeni nesil inşallah bu değerlere sahip çıkar ve devam ettirir"
Koçal, Türklerin Anadolu´ya girişinin yıl dönümünde Ahlat´ta olmaktan büyük mutluluk duyduğunu da dile getirdi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı seramik sanatçısı İsmail Tekin de devletin el sanatlarına önemli destekler vermeye başladığını ifade etti.
Son zamanlarda bunun etkisini daha iyi gördüklerini vurgulayan Tekin, şöyle konuştu:
"1071 Malazgirt Zaferi bizim öğrendiğimiz günden beri tüylerimizi diken diken eden olay. Burada olduğumuz için mutluyuz. Vatandaşlar stantlarımıza çok yoğun ilgi gösteriyor. Genelde görmedikleri meslekler, insanların dikkatini çekiyor. Bir günlük sürede insanlara mesleğimizi anlatmaktan başımızı kaldıramadık. Gururluyuz bundan. Eskiden devletin bize yardımı olmuyordu. Şu anda yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan sanatlara, el yapımı ürünlere büyük destek veriyor. Her konuda, maddi manevi sürekli devlet yanımızda. Bunu bütün sanatkar arkadaşlar hissediyor. Devletimiz buna değer veriyor. Bu anlamda mutluyuz ve çok daha iyi olacağına inanıyoruz."
Rize´nin Hemşin ilçesinden Ahlat´a gelen çorap örme sanatçısı ve usta öğretici Reyhane Bozkurt ise aldıkları destekler sayesinde geleneksel sanatları gelecek nesillere aktarmaya çalıştıklarını belirtti.
Hemşin çoraplarını örerek Karadeniz kültürünü yaşatmayı amaçladığının altını çizen Bozkurt, şu ifadeleri kullandı:
"Devlet almasını, istemesini bilene çok güzel destekler veriyor. Bu sayede geleneksel sanatlar gelişmeye başladı. Ancak biz bunları halk eğitim kurslarında genellikle yetişkinlere öğretiyoruz. Aslında bu sanatların okullarda ders olarak öğrencilere öğretilmesi lazım. Öğrencilere okullarda performans ödevleri veriliyor. Öğrenciler de internetten kopyalayarak ödev yapıyor. Bunun yerine el sanatları dersleri verilebilir. Yaz döneminde açılan kurslarda öğrencilere el sanatları öğretilebilir."
Çini ustası Meryem Buhari de Malazgirt Zaferi etkinlikleri için Yalova´dan Ahlat´a geldiğini, tarihin seyrini değiştiren zaferin yıl dönümünü yerinde kutlamaktan mutluluk duyduğunu söyledi.
Kendi tasarladığı desenleri çinilere işlediğini ifade eden Buhari, "İlk kez geliyorum ve buradaki atmosfer çok güzel. Düzenleyenlere teşekkür ederim. Devletin desteğiyle çalışmalarımızı yürütüyoruz. Son zamanlarda verilen desteklerle geleneksel sanatlara olan ilgi arttı." dedi.
Mersin´den gelen dokuma sanatçısı Devlet Sarıseçkin ise dokuma ve Yörük kültürünü tanıtmak için çaba gösterdiğini, çalışmalarında koyun yününü ip haline getirdiğini ve doğadaki bitkilerle renklendirdiğini anlattı.
Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Sevgi Yüksel Uzunöz, çarpana dokuma işiyle uğraştığını, bunu günümüz modasına uyarlayarak kolye, bileklik gibi ürünler yaptığını anlattı.
Orta Asya´da çadırlarda çarpana dokumanın kullanıldığını belirten Uzunöz, "Beşik bağı ve ok yay asmak için kullanılmıştır. İnsanlar nazar, bereket, doğum motiflerini işleyerek sevgileriyle dokumuşlardır. Evlenen genç kız çadırının bağlarını bununla dokuyarak üretmekle sorumludur. Günümüzde kullanım alanları ortadan kalktığı için üretimi sınırlandırılmıştır. " diye konuştu.