EL-HAK PLATFORMU BASIN AÇIKLAMASI

Kadına yönelik şiddeti engelleme perdesiyle eşcinselliği meşrulaştırıcı maddeler içeren, milletimizin ahlakî ve ailevî değerlerine aykırı İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını veren Sayın Cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyoruz.

EL-HAK PLATFORMU BASIN AÇIKLAMASI

Öncelikle, kadına yönelik şiddeti engelleme perdesiyle eşcinselliği meşrulaştırıcı maddeler içeren, milletimizin ahlakî ve ailevî değerlerine aykırı İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını veren Sayın Cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyoruz. Geç de olsa yanlıştan dönüşü sağlayan bu kararla birlikte, bu sözleşmeye dayalı olarak hazırlanmış tüm yasal mevzuatın ve uygulanan toplumsal cinsiyet eşitliği projesinin geciktirilmeden iptal edilmesini bekliyoruz. Zira küresel şeytani güçlerin insanlığı ifsat projelerinin kodlarını taşıyan bu sözleşmenin uygulanması, İslâm Kültür ve Medeniyet kodlarına göre şekillenmiş toplumumuzda ifsat edici sonuçlar doğurmuş, insanımıza, aile yapımıza, toplumsal yapımıza, değer sistemimize, kültür ve medeniyet kodlarımıza çok ciddi zararlar verilmiştir.

16 Mart 1988 tarihinde yaşanan ve insanlık tarihine kara bir leke olarak geçen, vahşetin adı olarak tarih kayıtlarına geçen Halepçe Katliamı’nın 33. yıl dönümünde kimyasal silahlarla kadın, çocuk, yaşlı demeden binlerce masum insanımızı vahşice katleden, binlercesini sakatlayan ve sürgün edilmesine sebep olan bu insanlık trajedisine yol açan zalimleri lanetliyoruz. Bir daha benzer vahşetlerin dünyanın hiçbir yerinde yaşanmaması temennisiyle katliamın yıldönümü münasebetiyle Halepçe şehitlerine bir kez daha rahmet diliyoruz.

Son zamanlarda İzmir’de yaşanan, başörtüsünden dolayı bir öğrencinin okula alınmaması olayı, mevzî bir olay olmakla beraber bu konudaki yasal boşluğun görülmesini sağlaması açısından önemlidir. Bu olay 28 Şubat ruhunun hala bazı insanların içinde yaşadığını ve dini yaşam konusundaki özgürlüklerin yasal koruma altına alınmasının zaruretini ortaya koymaktadır. Temel bir hak olan din ve vicdan özgürlüğüne karşı saldırıların cezai bir müeyyideye bağlanması gerekmektedir.

1 Nisan 2017 tarihinden itibaren bütün dünyanın gözüne baka baka, Müslüman Türk kardeşlerimize, tarihin en vahşi asimilasyon ve soykırımını uygulayan Kızıl Çin vahşetine devam ediyor. Tüm dünya bu zulme sessiz kalırken,  Türkiye’nin de bu sessizlik korosuna katılması,  Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin bu zulme karşı seslerini duyurmalarına bile zaman zaman engel olunması asla kabul edilemez! Yetkililerimizi kardeşlerimize sahip çıkmaya, Çin’in yaptığı bu soykırıma karşı Uluslararası platformlarda girişimlerde bulunmaya çağırıyoruz.

Ayasofya baş imamı Prof.Dr. Mehmet Boynukalın’ın toplumsal sorunlarımıza ilişkin İslam’ın çözüm önerilerine dair yaptığı açıklamalar bazı çevrelerce hazmedilememekte, Boynukalın’ın kendi işiyle ilgilenmesi istenmektedir. Bu yaklaşım, İslam’ı hayattan soyutlayıp camiye hapsetmeyi hedefleyen bir düşüncenin tezahürüdür. İslam, hayatın her alanını düzenleyen bir dindir ve Cumhuriyet tarihinde itibarsızlaştırılarak namaz kıldırma memurluğu konumuna indirgenmeye çalışılan imamlık vazifesi, İslam’da topluma öncülük etme, toplumu din adına aydınlatma sorumluluğunu yükleyen bir makamdır. Bu anlamda tüm imam kardeşlerimizi Prof.Dr. Mehmet Boynukalın’ı örnek alarak, imamlık görevinin yüklediği manevi sorumluluğu yerine getirmeye ve İslam’ın hayata ilişkin hakikatlerini gizlemeden gür bir sesle ortaya koymalarını bekliyoruz.

Böyle bir görevi deruhte ederek yaşayan ve geride hoş bir seda bırakarak bu ay içerisinde vefat eden, ülkemizde gençliğin tevhidî bilinçlenmesine çok önemli katkılar sunan Mehmet Alagaş’a ve Şam Ulemasından onlarca kitap telif eden tefsir âlimi Muhammed Ali Es-Sabuni hocamıza Allah’tan rahmet, milletimize baş sağlığı diliyoruz.

Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennemden kurtuluş olan Ramazan ayına yaklaşmış bulunmaktayız. Kur’an ve oruç ayı olan bu mübarek ayın, Kur’an’la bilinçlenmemize, oruçla arınmamıza vesile olmasını temenni ediyoruz.  Pandemi nedeni ile zayıflayan sosyal ilişkilerimizi bu ayı fırsata çevirerek güçlendirmeli, Kadir Gecesini de içinde barındıran Kuran ayından ümmet olarak azami istifade etmeliyiz. Rabbimizden niyazımız bizi bu aya hayırla ulaştırması ve bu ayı tüm İslam ümmeti için bereketli kılmasıdır.