20 09. 2018 Perşembe
Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Saltoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, YEP´in gerçekçilik ve tutarlılık kısmının yerinde olduğunu düşündüğünü ifade etti.
Saltoğlu, ekonomi yönetiminin gelecek yıl için yüzde 2,3´lük büyüme öngördüğünü ve 2019´u "yeniden yapılandırma yılı" olarak değerlendirdiğini belirterek, enflasyon hedefinin çok sert indirilmemesinin de makul olduğunu söyledi.
2020 yılından sonra büyümenin tekrar, ortalamalar olan yüzde 5 seviyelerine çıkacağını, Ar-Ge yatırımları, yerlileştirme ve millileştirme adımları ile net ihracatın büyümeye katkısının artırılacağını vurgulayan Saltoğlu, şunları kaydetti:
"Cari açığın milli gelire oranı ciddi şekilde düşecek. YEP´in kendi içerisinde bir tutarlılığı var. Gelişmeler her 3 ayda bir kontrol edileceği için muhtemel sapmalar olacaktır. Bunları göreceğiz. Özetle, piyasa beklentilerinin karşılandığını düşünüyorum. Mega projelerin, doğrudan yabancı yatırım yoluyla uluslararası finansman ile hayata geçirilmesini pozitif buluyorum. Toplantıda bir sürü yabancı katılımcı vardı. Hepsinin ilgisi var, uygulamayı bekliyorlar."
Piri Reis Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu da adının içeriği ile uyumlu, gerçekçi bir program gördüğünü ifade ederek, bugüne kadar olan programlardan farklı olarak YEP´in, yeni unsurlar içerdiğini, öncelikle makro hedeflerin gerçekçi olduğunu söyledi.
Aslanoğlu, gelecek yıl için hedeflenen yüzde 2,3´lük büyümenin ekonominin ihtiyacı olan enflasyonun ateşi ve cari açığın düşürülmesi adına gerekli olduğunu vurguladı.
Ekonomiyi 2020 ve sonrası için sürdürülebilir büyüme patikasına atabilmek adına yapısal dönüşümle ilgili bazı planlar olduğunu gördüğünü belirten Aslanoğlu, "Enflasyonla etkin mücadele için ayrı bir paketle gelineceği söylendi. Kamu tasarrufunu izleyecek bir ofis kurulacak. Bankalarla reel sektörün sorunlu kredilerini çözmek için dünya örneklerinden de yararlanarak çözümler bulunacağı söylendi. YEP´in daha dinamik bir yapısı var. Program bugün açıklandı, gelecek yılki planı bekleyelimden ziyade 3 ayda bir izlenecek. Oluşturulacak ekiple sürekli izlenecek. Ekonomiyi daha ön plana alan bir yapı var. Ciddi anlamda yeni ve doyurucu bir plan gördük." ifadelerini kullandı.
Aslanoğlu, bazı ithal ürünlerin yurt içinde üretilmesini ve yüksek katma değerli ürünlerin üretimine destek verilecek olmasını pozitif değerlendirdiğini söyledi.
Para politikasında güçlü bir adım atıldığını, bugün de YEP ile piyasanın tatmin edildiğini belirten Aslanoğlu, "Böylece iki önemli aşama atlatıldı. Üçüncü aşama siyaset, jeopolitik gelişmeler ve Türkiye´nin dış dünya ile ilişkileri... Burada da haber akışı önemli. Burada ilerleme kaydedileceği yönünde haberler geliyor. Bunları da görürsek kurlar konusunda daha istikrarlı, belki de ciddi düşüşler görürüz." şeklinde konuştu.
Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve ekonomist Murat Sağman ise YEP´in beklentileri karşıladığını ve gerçekçi hedeflerinin olduğunu söyledi.
Ekonomik gerçeklere daha yakın ve birbiriyle uyumlu rakamlar gördüklerini ifade eden Sağman, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bundan sonra piyasanın beklentisi, bu rakamların hayata nasıl geçeceği ve uygulamanın nasıl olacağı yönünde... Bundan önce daha çok ithalata, tüketime ve borca dayalı bir ekonomi gördük. Bundan sonra daha çok ihracat, tasarruf ve üretim olacak. Bu yolda gidilirse pozitif sonuçlar görürüz. Bankacılık sektörümüz, dünyanın en iyi bankacılık sektörlerinden bir tanesi... Şu anda limitlere gelse de sermaye yeterlilik rasyoları iyi durumda. Bundan sonra bir dengelenme süreci olacak. Tasarruf konusunda kamunun kesinlikle yol göstermesi lazım. Kamunun yapacağı çok ciddi tasarruflar var. Bunlar yapılırsa ve kamu bunu çok iyi anlatırsa, Türkiye ekonomisindeki paydaşlar da bunu görürse bu diğer sektörlere yansıyacaktır. Bu tasarruf döneminden sonra tekrardan büyümeye geçebiliriz."
Özel sektörün borçluluğunun yüksek olduğunu, bunun bankaları da etkilediğini dile getiren Sağman, "Burada iyi bir dengelenme ve yapılanma gerekiyor. Burada en önemli unsur; güven ve öngörülebilirlik... YEP´le birlikte Türkiye ekonomisinde öngörülebilirlik artacak." dedi.
AA Finans Analisti ve stratejist Cüneyt Paksoy, eski OVP´ler ile kıyaslandığında YEP´in son derece dengeleyici, birbiriyle örtüşen ve realist hedefleri olduğunu belirtti.
Yeni dönemde ana omurganın enflasyonla mücadele olduğunu vurgulayan Paksoy, "Eski OVP´de yüzde 5, yüzde 5 şeklinde enflasyon hedefi belirlenirdi. Şimdi ilk defa enflasyonla nasıl mücadele edileceği kavranmış durumda. Bu çok önemli. Bunu mali disiplinle, tasarrufla yapacak." dedi.
Paksoy, ithal ara mallarının yurt içinde üretiminin sağlanacak olmasının da YEP´deki diğer önemli bir unsur olduğunu söyledi.
Bankalar ile reel sektör arasındaki dengenin takip edilecek olması ve gerekirse reel sektöre destek verileceği açıklamasının da pozitif olduğunu dile getiren Paksoy, "Özetle, YEP, heyecan veren bir program oldu. Zaman içinde adımlar atıldıkça ve verilere yansıdıkça daha pozitif olacak. Yabancı algısını da pozitife çevirecek bir program... Programın gerçekleşme evrelerinin de izlenmesi, programın önemli noktalarından bir tanesini oluşturuyor. Vergi sistemine ilişkin söylemlerin de önemli olduğunu düşünüyorum. YEP´de her alana dokunuldu. Dinamik bir program gördük. Biz bu hikayeyi her yerde anlatacağız." şeklinde konuştu.
Halk Yatırım Araştırma Direktörü Banu Kıvci Tokalı da YEP´in ekonomik hedeflerin ulaşılabilir olması açısından gerçekçi göründüğünü ifade ederek, şunları kaydetti:
"Tek haneli enflasyonun ancak 2020 sonu itibarıyla mümkün olacağı düşünülüyor. Enflasyonla mücadelede ise sadece bağımsız ve sıkı para politikasının yeterli olmayacağı, maliye politikası desteği ile toplum genelinde koordinasyonun sağlanmasının gerekli olduğu vurgulanıyor. Bu çerçevede, yeniden yapılandırılmış Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesi´nin hayata geçirilmesi ve enflasyonla topyekün mücadele edilmesi konularındaki kararlılık dikkati çekiyor. Yeni programda, enflasyon ile birlikte cari açık da düşürülmesi gereken diğer kritik bir denge olarak karşımıza çıkıyor. Cari açığı hızla indirmede de ilaç, kimya, petrokimya, enerji, makine/teçhizat ve yazılım sektörlerinin öncelikli yatırım yapılabilir alanlar olarak belirlendiğini görüyoruz. Hem enflasyon hem de cari açıkla mücadelede de mali disiplin önemli bir politika duruşu haline geliyor."
Tokalı, YEP´in ekonomik dengelerdeki hassasiyetleri ve öncelikleri dikkate alan, gerçekçi hedeflere sahip ve bu hedeflere ulaşmak için gerekli uygulamaları gerçekleştirmede kararlı bir tutuma sahip olduğunu vurgula