İran´daki Ehli Sünnet gruplarından Davet ve Islah Cemaati Dış İlişkiler Sorumlusu Lokman Sutude, ülkede devrime destek veren Ehli Sünnet alimlerinin daha sonra devre dışı bırakıldığını söyledi.
İran Uluslararası Tek Ümmet Birliği tarafından başkent Tahran´da düzenlenen "İran´da Sünnileri Tanıma" adlı programa katılan Sutude, ülkedeki Sünnilerin durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Sünni nüfusun İran´ın 15 eyaletinde yüzde 10 ile 90 arasında değiştiğini ve toplam sayılarının da yaklaşık 15 milyon olduğunu aktaran Sutude, ülkenin anayasasında ise sadece Şiiliğin bir bölümünün resmi mezhep olarak kabul edildiğini ifade etti.
İran´da Sünnilerin kendilerini mezhepsel kimlik üzerinden ifade etme arzusunun devrimden iki sene sonra eskiye göre daha fazla şiddetlendiğini dile getiren Sutude, "Ehli Sünnet alimleri devrime destek verdi, ancak devrimin iyice yerleşmesinden ve anayasanın kabul edilmesinden sonra dışarıda bırakıldılar. Bunlar devrimin ortaklarıydı ancak daha sonra devrim treninden indirildiler. Bundan kaynaklı olarak Sünnilerin mezhepsel kimliği öne çıkarması ihtiyacı ortaya çıktı." şeklinde konuştu.
Yürüttükleri faaliyetler nedeniyle eleştiri, hakaret ve tehditlere maruz kaldıklarını söyleyen Sutude, bu konuda devletin yetkili organları ve Şii din adamlarının kapısını defalarca çalmalarına rağmen kimsenin dönüş yapmadığını vurguladı.
İran devlet televizyonunda Sünnilere yer ayrılmadığına dikkati çeken Sutude, şunları kaydetti:
"Medyanın milli olduğu söyleniyor fakat Şii bir din adamı 15 milyon nüfusluk Sünniler aleyhine konuşunca kimse ona cevap veremiyor. Bu da doğal olarak Sünnilerin kendilerini öteki olarak hissetmesine neden oluyor."
Hakikate ulaşmak için diyalog kapılarının açık olması ve konuşmaya uygun ortamlar oluşturulması gerektiğinin altını çizen Sutude, muharrem ayındaki Aşure Günü ve diğer törenlerin İslam dünyasında Şiilere özgü olarak kabul edildiğini ve son dönemlerde bunlara yenilerinin de eklendiğini ifade etti.
Şiilere ait yeni ritüeller oluşturulmasında kullanılan usul ve üslubun mezhepleri yakınlaştırmaktan çok birbirinden uzaklaştırdığını ve aradaki ihtilafları derinleştirdiğini savunan Sutude, "Çünkü diğerlerini kabul etmeyen ve dışarıda bırakan bir dil kullanılıyor. Bu anlayışın hakim mezhepsel kimliğe de hizmet etmediği düşüncesindeyim. Bundan kaynaklı oluşacak sorunların halledilmesi çok daha zahmetli ve külfetli olacaktır. İleride daha büyük sorunlarla karşılaşabiliriz." değerlendirmesinde bulundu.
İran´ın Suriye politikasına yönelik eleştirilerde bulunan Sutude, şu ifadeleri kullandı:
"İran rejiminin şiarı mustazafların desteklenmesiydi, biz de bunu savunuyoruz. Peki Suriye rejimine sahip çıkmanın ve onların yanında savaşmanın mustazafların desteklenmesiyle ne ilgisi var? Savaşın ilk yıllarında Suriye´deki politikayı eleştiren bir açıklama yaptık. Ancak bizden Suriye konusunda sessiz kalmamız istenerek aksi halde internet sitemizin sansürleneceği uyarısında bulunuldu. O nedenle biz de bu konularda açıklama yapmama kararı aldık."
Seçimlerde reformistleri desteklediklerini açıklayan Sutude, sözlerini şöyle tamamladı:
"Muhafazakar kanat bizim varlığımızı kabul etmiyor ve muhatap almıyor. O nedenle selam veren reformistlere destek vermekten daha doğal ne olabilir."