Tarih: 13.05.2021 15:58

Eğitimin hasar raporu

Facebook Twitter Linked-in

Eğitimci yazar Turgay Polat yazdı;

Evet başlıktan da anlayacağınız üzere pandemi sürecinin yarattığı eğitim kısıtları ve o kısıtların yarattığı sorunları konuşma zamanı geldi diye düşünüyorum. Tüm dünya bugünlerde öncelikle yaz bitiminde ve yaz döneminde eğitimi normalleştirme planları yaparken bizim de konuşmamız gerekiyor. Avrupa ve ABD bölgesi üniversitelerin 1 Eylül itibarıyla açılmasını konuşurken bizim de geride kalan dönemin hasarını tespit edip hem onu gidermek hem de yeni dönemi artık planlamamız gerektiğine inanıyorum. Hem de geç kalmadan. Öncelikle şunu belirtmem gerekiyor; ben defalarca buradan toptancı ve ezber bir bakışla bu sorunların çözülemeyeceğini yazdım, ifade ettim. Geldiğimiz noktada eğitimde kademeler ve bölgesel bazda çözümler üretmek zorunda olduğumuzu görmekteyim. MEB’in ana sorunları bırakıp sürekli bir sınav derdine düşmesini anlamlandırmakta zorluk çektiğimi de belirtmek isterim. Sanki süreç normalmiş gibi sürekli sınavları konuşmak çok anlamsız, kaldı ki çok basit ölçme yöntemleri ile halledebileceğiniz meseleyi eğitimin ana derdi gibi gündemde tutmak bence çok faydasızdır.

Ben bu anlamda özellikle kademeler bazında soruna bakmak istiyorum. En başta unuttuğumuz bir buçuk yıla yakındır kapalı üniversiteler, sanki uzaktan eğitim yapınca üniversitelerde sorun kalmıyor gibi bir anlayış var. Öncelikle üniversite öğrencilerinin bu dönemde kaybı akademik değildir. Dersler yapılır ki zaten yapılıyor da ama bu çocukların mezun olup iş yaşamına başlayacağını ve buna hazırlanmaları gerektiğini unuttuk. Staj, network oluşturma, uluslararasılaşma, sosyalleşme ve hayat hazırlanma süreçleri sekteye uğradı. Biz üniversiteleri en geç 1 Ekim’de ne yapıp edip açmak durumundayız.

Liselerde sorun daha farklı, 12.sınıflar dışında grupları yok saydık. Onlar yani 9.10. ve 11. sınıflar bu dönemde büyük eksiklerle geliyorlar. Liselerle ilgili en büyük korkum okul terklerinin ve okul reddinin artması olacaktır. Yine bu noktada önerim MEB’in 9.10. ve 11. sınıflara yönelik en önemli kazanım olan beceri ve yetkinlik alanında adım atması gerektiğidir. Çünkü sınav yapıp puan vermek kolay ama bu çocuklar liseden hiçbir şey almadan mezun olacaklar. MEB bu yaz bu çocuklara cousera, udemy gibi platformlarla hatta üniversitelerle iş birliği yaparak gerek uzaktan gerekse üniversiteleri kullanarak hibrit yöntemle mutlaka birer sertifika kazandırmalıdır. Bu liseli çocuklara kazandırılacak en büyük yetkinlik olacaktır.

Ortaokullara gelince, burası benim en fazla canımı yakan yer çünkü burada 8.sınıflar dışında sınıf yokmuş gibi sadece onlar üzerinden gidiyoruz. Ama somuttan soyuta yeni geçen 5.sınıflar, özellikle matematik temelli öğrenmeye yeni başlayan 6.sınıflar bu dönemde tamamen “0” durumundadır. MEB’e önerim bu yaz haftada bir gün bile olsa 5.6. ve 7.sınıfları okula alıp matematik ve fen(bilim) derslerinde takviye yapılmalıdır.

Gelelim pandeminin en fazla zarar verdiği ilkokul gruplarına, içinizden neden ki diyebilirsiniz. Ama tüm dünyada yapılan araştırmalar pandemi döneminde ilkokul gruplarının en az 1 en fazla 3 yıl kaybedeceğini gösteriyor. Gerek yaş gerekse öğrenme süreç başlangıçları açısından çok ciddi sorunla karşılaşacağız ama bunu görmemeye çalışıyoruz. Sonuçta pandemi bittiğinde bu gruptan okul terkleri, öğrenme sorunları, uyumsuzluk, okul reddi gibi sorunlar yaşayacağımız kesin ama fırtınayı azaltmak için önerim; bu yazı lütfen iyi kullanalım. İlkokullar için okulları açıp bu grubu okulda tutmaya çalışalım. En azından Temmuz Ağustos veya sadece ağustos ayı da olsa önemlidir.

MEB artık hasar tespitine başlayıp, toptancı çözüm yerine grup, kademe hatta bölgesel bazda kararlar almalıdır. Eğitim sınavlardan ibaret değildir. Bir yıl sınav yapmasınız da telafisi var ama asıl sorun bu çocukların kayıpları ve daha sonraki yıllarda oluşacak artçı sarsıntılardır. Unutulmamalıdır ki Türkiye’nin geleceği eğitilmiş gençlerdir. Çocuklarımızın geleceği için lütfen başımızı kuma gömmeyelim.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —