Cami ve Mescidler, Yatılı ve Gündüzlü, Eğitim ve Kültür Merkezleri, İlim, irfan yuvalarıdır.
Cami ve Mescidlerin eğitim ve kültür, ilim-irfan fonksiyonları İslâm’dan önceye giden bir geçmişi vardır. Hz. Meryem’in annesi, İmrân’ın karısı, doğacak çocuğunu mescidde yetiştirilmek üzere adaması ( Al-i İmrân 3/35-37), Mescid-i Aksâ’nın buna uygun bir mekanı bulunduğunu gösterir.
İslâm’da ilk eğitim ve öğretim faaliyetleri Mekke döneminde Dârülerkam’da başlamış; Medine’de de Mescid-i Nebevî’nin inşasından sonra mescidin içindeki bir mekanda buna hız verilmiştir.
Mescid-i Nebevî’nin içinde “suffa” denilen mekanda yatılı, gündüzlü eğitim ve öğretim faaliyetleri yürütülüyordu.
Mesciddeki bu eğitim ve öğretim faaliyetleri “meclis” kelimesiyle ifade edilirdi. Hz. Peygamber’in Mescid-i Nebevî’deki derslerine “meclisü’l-ilm” denilmiştir ki bu ilk asırda hadis derslerini ifade ediyordu.
Bu meclislerde Hz. Peygamber’in etrafında iç içe daire şeklinde oturan dinleyici grubuna “halka” denilmiştir (Buhârî, “ʿİlim”, 8).
Bu halkalara ders vermede bazı sahâbîler de kendisine yardımcı olmuştur. Ubâde b. Sâmit bunlardan biriydi ve mescidde Kur’an ve okuma yazma öğretiyordu.
Mescidde barınan ve sayıları zaman zaman 400’e kadar çıkan “Ashâb-ı Suffe, vakitlerinin büyük bir kısmını eğitim ve öğrenimle geçiriyordu. Bu sahabelerin bir kısmı sırf bunun için ticaret, zenaat ve tarım gibi işlerden çekilmiş yatılı kalıyorlardı.
Hz. Peygamber’in, bir gün mescide girdiğinde cemaatin bir kısmını dua ve zikirle, diğer bir kısmını ilimle meşgul halde görüp, “Ben muallim olarak gönderildim” diyerek ilimle meşgul olanların yanına oturması (İbn Mâce, “Muḳaddime”, 17), Asr-ı saâdet’te mescidin eğitim ve öğretim alanındaki fonksiyonunu göstermeye yeterlidir.
Mescidde eğitim ve öğretim sadece erkeklere münhasır değildi; kadınlar için de Mescid-i Nebevî’de ayrı bir gün tahsis edilmişti.
Kadınların dinî konulardaki geniş kültürleri, kendilerine Hz. Ömer gibi sertliğiyle tanınan bir halifeye çekinmeden itiraz edebilme cesareti vermiştir. Nitekim Hz. Ömer, mehirlere sınırlama getiren kararından bir hanımın itirazı üzerine vazgeçmiştir.
Ayrıca Hz. Peygamberimizin vaaz ve nasihatlerinin yanında hutbeleri de eğitim ve öğretim alanında çok etkili, toplu verilen dersler mesabesindedir.
Özetle Hz. Peygamber’in bütün vaaz, nasihat ve hutbeleri hayatın maddî ve mânevî ihtiyaçlarıyla yakından ilgili olurdu, ferdî veya içtimaî, siyasi problemlerin çözümüne yönelik mesajlar içerirdi.
Vaaz, nasihat ve hutbeler Peygamber Efendimizin ve kendisinden sonra da islam âlimlerin Müslümanlara yönelik olarak gerçekleştirdiği eğitim ve öğretim sürecinin önemli bir parçası olmuştur.
Günümüzde ve İslâm eğitim, kültür ve ibadet tarihinde; vaaz, nasihat ve hutbeler toplumun ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte olmuş, vaazı ve hutbeyi dinleyen cemaatin ihtiyaçları dikkate alınmaya devam edilmiş, insanî ve dinî değerlerin öne çıkarıldığı, toplumda birlik ve beraberliğin teşvik edildiği konuşmalar yapıla gelmiştir.
İşte bu fonksiyonları ile Cami ve Mescidler; Yatılı ve Gündüzlü, Eğitim ve Kültür Merkezleri, İlim, irfan yuvalarıdır.
Vesselam