Tarih: 08.12.2021 01:56

Eğitim Şurası’nı Marslılara mı yaptırsak?

Facebook Twitter Linked-in

Ankara’da 20. Millî Eğitim Şûrası toplanıyor, tam 128 tane tavsiye kararı alıyor ama gelin görün ki bu tavsiye kararlarının %90’ı yazılsa da olur yazılmasa da olur minvalinde ve acil problemlerimizin çözümü namına ise içinde hemen hiçbir şey yok…

İşin kötüsü 600 kadar katılımcının olduğu bir şurada ve bunların çoğunluğu alanda yaşanan problemlerin bizzat içinde olmalarına rağmen fikir jimnastiği adı altında etliye sütlüye dokunmadan konuyu 128 maddede çözmüşler.

Hemen her eğitim yazarı yazıyor; okullarda müfredatımız çok şişkin, gerçek hayattan kopuk ve çok fazla ders var. İlkokuldan liseye bir öğrenci her yıl onlarca farklı derse girmek zorunda ama Şura’da “yazık günah bu çocuklara bu kadar çok farklı dersle yıldırmayalım, çocuklarımızı okuldan soğutmayalım” deneceğine yetmemiş üstüne ucu açık her yöne çekilecek bir sürü madde yazılmış.

Bu kadar çok farklı derse ihtiyaç yok, ana ders sayısını sınırlayalım ve seçmeli dersleri de ona göre belirleyelim demek çok mu zor?

Halef-selef Bakanlarımızın birlikte açıkladıkları liseler için reform niteliğinde bir taslak kamuoyu ile paylaşılmış, onlarca ders başlığı altında parça parça edilmiş ana dersler bir çatı altında toplanarak daha derli toplu bir program vaadinde bulunulmuştu ama ne oldu ise o taslağı bir daha gören de duyan da olmadı.

Daha önceki şuralarda ve eğitim çalıştaylarında haftalık ders saatlerinin aşırılığı dile getirilmiş, tavsiye kararları alınmıştı ama gelin görün ki hala ortada hiçbir şey yok. Çocuklar haftada 30, 35, 40 saatlerinin neredeyse tamamını dört duvar arasında harcıyor ve sağır sultan bile biliyor ki bu saatlerin çoğu öğrenciye de öğretmenlere de işkenceden başka bir şey değil.

Yine gazetecilik tabiri ile söyleyecek olursak bugün okullarda eğitimcilere karşı uygulanan şiddetin ve itibarsızlaştırmanın -köpeklerin insanı ısırması misali- hiçbir haber değeri yokken suç işleyeni ödüllendiren disiplin yönetmeliğindeki saçma hükümler hakkında hiçbir eleştiri getirme, düzeltmek için talepte bulunma, sonra da yetiştirdiğin öğrenciden ahlak ve kalite bekle.

Eğitimin kalitesinin arttırılması derken öğrencilerin ülke genelinde yeterlilikleri için hiçbir sağlam kriterin konmadığından, bu şartlar altında çocuklara bir şeyler öğretmenin ve kazandırabilmenin güçlüğüne ise hiç girme.

Efendiler basit oyunların bile kademeleri (levelleri) var geçmek için çabaladığınız, eğitimde ise yok.

Okulun kapısından girdiğiniz gibi -bir yol kazası yaşanmazsa- 12 yılda 12. Sınıftan elini kolunu sallayarak neredeyse BOMBOŞ mezun olunabilen bir sistem nedense kimsenin garibine gitmiyor koca ülkede.

Ama çocukları sürekli sıralama sınavlarına sokmaya bayılıyoruz. Sınıf geçerken baraj koymadığımız öğrencileri liselere ve üniversitelere alırken ise özene bezene birbirlerinden ayırıp kastlara bölüyoruz. Yetmiyor bir de büyük bir kısmını adına üniversite dediğimiz uzatmalı liselere alıp yalandan bir 2-4 yıllarını daha çalıp kandırıyoruz. Milli sporumuza devam…

Yine şurada mesleki eğitimi destekleme adına tavsiye kararları al ama meslek liselerinin önünü açacak hiçbir talepte bulunma. 28 Şubatçıların ideolojik körlükle aldığı karardan bugüne bu okullara sadece diğer okullara gidemeyenlerin gitmek zorunda kaldığı gerçeğini görme. Akademik eğitim ile mesleki eğitim arasında bir baraj sınıfı konulması gerektiğini düşün(e)me.

LGS ile mi olur, 9. Sınıfta mı olur, sıkı bir baraj getir ve gerekli akademik başarıyı gösteremeyen öğrencileri mesleki eğitime yönlendir. Yönlendirmeyi de rızaya bırakma, mecbur tut. İlla ben çocuğuma akademik eğitim aldıracağım diyene de -biraz acımasız olacak ama- özel okulların kapısını göster…

Gençlerimiz tornavida tutmayı, düğme dikmeyi, yumurta kırmayı dahi bilmeden sıfır el becerisi ile üniversite önlerine yığılıyor, kimse farkında değil mi bunun?

Meslek Liselerini desteklemek istiyorsanız yol çok basit; üniversite sınavlarında meslek lisesi öğrencileri için ayrı kontenjan belirler, bu kontenjanlar için güzel sanat ve spor okullarında olduğu gibi hem alan yeterlilik-beceri hem de bilgi seviyelerini ölçen objektif sınavlar yaparak bu çocukları bu fakültelere yerleştirirsin. O zaman meslek liselerinin saygınlığı artıyor mu artmıyor mu görürüz. Ama hala yalandan yüksek okullara geçiş hakkını tavsiye ediyoruz.

Herhangi bir meslek lisesi öğrencisine siz “çalışır ve işimi iyi öğrenirsem (bilgisayar-makine-inşaat vb.) ben de mühendis olabilirim” hayali kurdurabiliyorsanız işte o zaman başarılısınız demektir ama nerde o zihniyet…

Yazacak çok şey var ama ben burada bırakayım. Nasıl olsa biz yüce ve ulvi hedefler peşinde koşmakla fazlası ile meşgulüz, bırakalım da bu boş işlerle Marslı eğitimciler uğraşsın…




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —