EĞİTİM KURUMLARININ REHBERLİK VE DENETİMİNİ KALDIRMAKLA NE İYİ ETTİNİZ!

Eğitimci yazar Mustafa Aygün, eğitim kurumlarında var olan, ama daha sonra kaldırılan rehberlik ve denetim işinin kaldırılma sebebini sorguluyor.

EĞİTİM KURUMLARININ REHBERLİK VE DENETİMİNİ KALDIRMAKLA NE İYİ ETTİNİZ!

Olay tarihi 10 Mart 2021. Batman’ın Sason İlçesinde öğrenciler ile tekstil işçilerinin taşındığı servis minibüsünün 300 metrelik uçurumdan devrilmesi sonucu 2 kişi yaşamını yitirdi. Beşi ağır olmak üzere 26 kişi de yaralandı. Kazanın ardından Millî Eğitim Bakanlığı müfettişlerinin ilçede sürdürdüğü soruşturma kapsamında Sason İmam Hatip Lisesi Müdürü F.Ö. ve Müdür Yardımcısı A.K. ile Sason Anadolu Lisesi Müdürü A.T. ve Müdür Yardımcısı M.K.'nin açığa alındığı öğrenildi.

Olay tarihi 10 Aralık 2019. Ankara'da 7 yaşındaki Mert Yağız Köksal'ın okul kantininden satın aldığı plastik şırınga içerisindeki çikolatayı yerken boğazına tıpa kaçması sonucu nefessiz kalarak yaşamını yitirmesiyle ilgili okul müdürü ve sınıf öğretmenin de arasında bulunduğu 6 kamu görevlisi hakkında 13 yıl hapis istemiyle dava açıldı.

Olay tarihi 01 Aralık 2019. Trabzon’un Ortahisar ilçesine bağlı Çağlayan Mahallesi'nde okulun bahçesinde oyun oynayan ortaokul öğrencisi, başına kale direğinin devrilmesi sonucu ağır yaralandı.

Yukarıda medyadan alıntı yaptığımız olayların altında sistemden, denetimsizlikten, yöneticiden, gereken özeni göstermemekten kaynaklı birçok neden var. Şu bir gerçek ki; bu ülkede ölümle sonuçlanan her olay kamuoyunda kısa süreli bir tepkiye neden oluyor, ardından olayın sebepleri, çözümü konuşulmadan unutulup gidiliyor. Ölenin ailesinin payına acı, olayın sorumlusu olduğu iddia edilenlerin (belki de en az sorumluluğu bulunanların) ise ceza düşüyor. Ama meselenin esası hep ıskalanıyor. Gerekli denetim ve izleme çalışmalarının yapılmaması nedeni ile denetimsizliğin eğitim üzerindeki etkileri ayrı bir yazının konusu olduğundan burada değinmeyeceğim. Doğrusu denetimsizliğin eğitim kalitesi üzerindeki kısa, orta ve uzun vadedeki etkileri bahsi geçen münferit diyebileceğimiz olayların etkisinin çok çok ötesindedir.

Yönetimin bilgi kaynaklarının başında denetim gelir. Maalesef 2016 yılından beri Millî Eğitim Bakanlığı denetimi dar bir kadro ile dar bir alana sıkıştırdı. Zamanın MEB müsteşarı Yusuf Tekin “Müfettişler okullarda eğri bayrak direği ile uğraşıyorlar.” gibi müfettişlerin yaptıkları işi küçümseyici ve önemsizleştirici bir eleştiri yapmıştı. Gelinen noktada görüldü ki müsteşar haklıymış; eğitim kurumlarının rehberlik ve denetimine gerçekten ihtiyaç yokmuş! Bayrak direği birinin kafasına düşünceye kadar sorun olmayacağından, sorun olmayan şeyi sorun yapmanın da alemi yokmuş! Memleketin her tarafının merdiven altı dershane ve kurumlarla dolmuş olması, özel kurumlar usulsüz eleman çalıştırmaya başlaması, devlet ve özel okullarda yapılan soruşturma, ölüm haberleri ve taciz olaylarının sayılarının artması, daha önemlisi yapılan denetimler sonucu yazılan raporlar sayesinde eğitim kurumları ile il ve ilçe yönetimleri arasında kurulan köprülerin yıkılmış olması ve kurumların birbirlerinden habersiz hale gelmesi sorun değilmiş. Unutmayın ki sorun, siz onu sorun yaptığınızda sorundur!

Türkiye’de eğitim-öğretimden sorumlu olan Millî Eğitim Bakanlığı resmi ve özel; örgün ve yaygın eğitim kurumları vasıtası ile eğitim-öğretim hizmetlerini yürütmektedir. Millî Eğitim Bakanlığına bağlı örgün eğitim kapsamında; 54.715 resmi okulda, 15.189.878 öğrenci eğitim alırken 942.936 öğretmen bu kurumlarda görev yapmaktadır. Bunun yanında 13.870 özel okul, 1.168.198 öğrenciye, 174.750 öğretmenle eğitim hizmeti sunmaktadır. Yaygın eğitim kapsamında ise 1.460’ı resmî olmak üzere 16.808 kurum bulunmaktadır. Örgün ve yaygın; kamu ve özel eğitim kurumları birlikte değerlendirildiğinde 85.397 kurumda eğitim-öğretim hizmetleri yürütülmektedir (Millî Eğitim İstatistikleri 2019-2020). Millî Eğitim Bakanlığına bağlı kurum sayısının yanında bu kurumların çeşitliliği de ayrı bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Millî Eğitim Bakanlığının bünyesinde halk eğitim, bilim sanat, rehberlik araştırma, özel eğitim, mesleki eğitim, yetişkinler teknik eğitim merkezleri, kız teknik olgunlaşma enstitüleri; okulöncesi, ilkokul, ortaokul ve ortaöğretim kurumları bulunmaktadır. Ortaöğretim kurumları Anadolu Lisesi, mesleki ve teknik, fen lisesi, sosyal bilimler lisesi, Anadolu imam hatip lisesi, çok programlı Anadolu lisesi şeklinde ayrışmakta ve farklı programlar uygulamaktadırlar. Sayı ve tür bakımından bu kadar ayrışmış bulunan kurumları Ankara’dan görevlendirilen 250 -300 maarif müfettişlerince denetlenmesi fikrini hayata geçiren ve Türk Eğitim Sisteminin yaralarına ilaç olacak yol gösterecek raporların yazılmasını sağlayan “sistem mimarlarını” tebrik etmek lazım. Büyük bir mucizeye imza atmaktalar.

Yukarıda sıraladığımız olaylar uç durum örnekleri gibi görünse de aslına bakacak olursak gerekli önlemlerin alınması ile önüne geçilebilecek durumlardı. 10 Mart 2021 tarihli olay üzerinden önceki durum ile şimdiki durumu karşılaştırarak ne demek istediğimizi açıklayalım. Diyarbakır’da çalıştığım yıllarda taşıma ile gelen öğrencilerin kumanyalarını ve geldikleri araçları en az bir öğretim yılında dört, beş defa denetlerdik. Bu denetimler sabah daha servis araçları okula gelmeden başlardı. Taşıma yapılan okul servis aracı zamanında geliyor mu, servis aracında öğrenci dışındaki kimselerin taşıması yapılıyor mu, idareci ve öğretmenler bu konudaki görevlerini yapıyorlar mı, servis aracında fazla öğrenci taşınıyor mu (taşıması gereken öğrenciyi başka servise devredenler olabiliyordu), servisi araçlarının muayenesi yapılmış mı, sigortası var mı, şoför aracın şoförü mü yoksa sağdan soldan bulunan biri mi, kumanyaların gramajı tam mı ve hijyen kurallarına riayet ediliyor mu gibi “önemsiz” hususlara bakardık. Okul müdürlerinin diş geçirmekte zorlandığı servis şoförlerini ve ihaleyi alan firmayı ciddi bir şekilde uyarır gerekirse soruşturma açardık. (Yukarıdaki olayda okul müdürü ne yapabilir. İlçeye şikâyet etse başı ağrır ayrıca servis şoförlerinin açık hedefi haline gelir.) Müfettişten aldığı güçle birçok okul müdürü bu konudaki sorunları kısa sürede çözerdi. Şimdi soruyorum size; yukarıdaki olayda 26 kişinin 14 kişilik servis aracına binmesinin sorumlusu okul idaresi demek ne kadar doğru? İhaleyi alan firmanın, aracın şoförünün, öğrenci servisi olduğunu bildikleri halde araca binenlerin, durumu görüp ilgili makamlara şikâyette bulunmayanların, denetim görevini ihmal edenlerin ve en önemlisi okulları denetimsiz bıraktıranların hiç mi suçu yok.