14. 09. 2018 Cuma
ek kanatlı bir kuş uçamaz...
Kanadı kırık bir kuşun uçmasını beklemek de hayaldir.
Türkiye hem tek kanatlı kuş hem de kanadı kırık kuş gibi.
Dünyanın sömürgeleştirilemeyen tek ülkesiyiz ama üzerimizden yüzlerce yıllık bir sömürge silindiri geçmiş, her şeyimizi tarumar etmiş bir müstemleke ülkesini andırıyoruz!
***
Eğitim sistemimiz, bizim medeniyet iddialarımız, ruhumuz ve dinamiklerimiz ekseninde işlemiyor.
Kültür dünyamız, müstemlekeci kafaların, metamorfoz yemiş, celladına âşık tasmalı çekirgelerin işgali altında!
Fikir hayatımız, yok bile.
Bir ülkenin eğitim sistemi, çocuklarına, sadece kuru bilgi vermez.
Bir ülkenin eğitim sistemi, çocuklarına ruh vermekle, ideal, kişilik ve tabiî ahlâk kazandırmakla yükümlüdür.
Bunun için de bir yandan özgüven öte yandan başkalarına saygı anlamında, başka dünyaları keşfetme kaygısıyla tevazu ile donatmak, kuşatmak ve kanatlandırmak, bir eğitim sisteminin birincil vazifesidir.
Kültür, sanat ve fikir hayatı, yalnızca Batı´da üretilenleri buraya aktarmakla ya da burada tepe tepe tüketmekle, bu ülkenin önünü açamaz; bu ülkenin çocuklarının ufkunu genişletemez; aksine, bu ülkenin çocuklarını hem zihnen felçleştirir hem de fiilen köleleştirir.
***
Bu ülkede sığ pozitivist / seküler bir eğitim sistemi, çocuklarımızın zihnini, ruhunu ve aklını körleştiriyor, yok ediyor!
Sanıldığı gibi Batılı bir eğitim sistemi filan yok bu ülkede: Sömürgeci bir eğitim sistemi hükümferma her bakımdan.
Eğitim sistemi de, kültür-sanat hayatı da, medya rejimi de çocuklarımızı mankurtlaştırıyor; kendi değerlerimize yabancılaşmış, metamorfoz yemiş kimliksiz, ruhsuz, entelektüel melekeleri donmuş, Batı´ya aşağılık kompleksiyle bakan, zihni felçleşmiş, ruhunu yitirmiş, kaygan zeminlerde patinaj yapan, dekadansla dans eden şizofren kuşaklar yetiştiriyor sadece.
Dolayısıyla bizim aşılamamış, insanlığa sunduğumuzda adaleti, hakkaniyeti, ferağati, kanaati, fedakârlığı, paylaşmayı dünyaya armağan edebileceğimiz evrensel değerlerimizi değil, çocuklarımızı ruhsuzlaştıran, bencilliğin, kariyerperestliğin, başarı putunun kölesi hâline getiren ya da uyuşturucu müptelası yapan, türlü deizm biçimlerinin eşiğine fırlatan, bizim medeniyet birikimimize ve ruhumuza tastamam yabancı, hiç bir ?yaratıcılığı?, özgünlüğü, özgürleştiriciliği olmayan, pozitivist, posası çıkmış seküler / Batılı zihin setlerini, anlam haritalarını enjekte ediyor, Batılı değerlerin misyonerliğini yapıyor eğitim sistemi de, kültür, sanat ve medya rejimi de!
İnsanlığın ekmek kadar su kadar ihtiyaç hissettiği bu aşılamamış ve anlaşılmamış, aksine sürgit aşınan, aşındırılan evrensel değerlerimizi yok sayıyor, su gibi harcıyor!
Üç bakanlık, okullarımızı daha güvenli hale getirmek için güvenlik önlemlerini artırma kararı aldı, ortak bir protokol imzaladı.
İçişleri, Millî Eğitim ve Sosyal Güvenlik bakanlıklarının böyle bir adım atmaları, elbette ki, önemli.
Ama bu adım bile, okullarımızın ne denli korunaksız, çocuklarımızın ne denli sahipsiz olduğunu gösteriyor aynı zamanda.
Çocuklarımızı kaybediyoruz...
Genç kuşaklar, gözümüzün içine baka baka yok oluyor... Elimizden kayıp gidiyor...
Genç kuşaklarımızın da, ailelerinin de, yöneticilerimizin de şu soruları sormaları gerekiyor kendilerine:
Hangi kültürü yaşıyoruz?
Hangi rüyaları görüyoruz?
Hangi idealleri taşıyoruz?
Hangi iddiaları hayata geçirme mücadelesi veriyoruz?
Bu sorular üzerinde düşününce, kendi kültürümüzü, kendi zamanımızı, kendi dünyamızı yaşamadığımız, kendi hayallerimizi, kendi iddialarımızı değil başkalarının hayallerini, başkalarının iddialarını hayata geçirmekten başka bir şey yapmadığımız gerçeğini görünce uykularınız kaçmıyorsa, bu ülke bitmiştir, diye hükmedebiliriz!
***
Her zaman söylediğim gibi, gençlerini ihmal edenler, geleceklerini imha ederler.
Hayalleri olmayanlar başkalarının hayallerini yaşarlar!
Hayalleri olmayanlar başkalarının hayallerinde yaşarlar!
Hayalleri olmayanlar başkalarının hayalleriyle yaşarlar!
Bu toplum, eğitim sistemini, kültür, sanat ve medya hayatını, insanlığın şiddetle ihtiyaç hissettiği bizim evrensel medeniyet değerlerimiz, ruhköklerimiz ekseninde silbaştan yeniden inşa edemezse, bırakınız insanlığa bir şeyler sunabilmeyi, varlığımızı sürdürebilmemiz bile tehlikeye girer.
Bu ülkenin en temel sorunu medeniyet sorunu, dolayısıyla hâdiselere kendi medeniyet perspektiflerimizle bakabilme, yorumlayabilme meselesidir.
Medeniyet fikrimizi, perspektifimizi, ruhumuzu ve dinamiklerimizi eğitim, düşünce, kültür, sanat, medya hayatımıza nakşetmenin, gergef gibi işlemenin yollarını bulamazsak, yok olmaktan kurtulamayız.
Ruhunu koruyamayan bir ülkenin, bedenini korumasını beklemek olmayacak duaya âmin demektir.
Ruh, köklerde gizlidir, göklere yönlendirir. Köklere inemezseniz, göklere yükselemezsiniz.
Eğitimde, kültürde kazanılamayan bir istiklal ve istikbal mücadelesi, kaybedilmeye mahkûmdur.
O yüzden, bu ülkenin eğitim, kültür, gençlik sorunu, terörden de, ekonomik krizlerden de önemlidir.
Vesselâm.