Demirtaş anlatıyor:
?Eşimle bir açık görüşte 6-8 Ekim´den söz ederken, demiştim ?Çağrı yapmamış olmama rağmen özellikle beni hedefe koyuyor birileri´. Eşim de şaşırmıştı; ?Yapmamış mısın çağrı?´ demişti. Çünkü eşimde bile bu algıyı oluşturmuşlardı. Ondan sonra dedim ki: Vay halimize. Sen de böyle inanmışsan Türkiye´yi ben nasıl inandıracağım??
Ardından avukatlarla birlikte algı operasyonunun nasıl oluşturulduğuna dair delilleri toplamaya başladıklarını söylüyordu.
11 Ekim 2014´ten itibaren tam 48 gün boyunca 763 tane köşe yazısı yazılmıştı hakkında. Hepsi de ?Katil Demirtaş?, ?Demirtaş´ın açıklamasıyla sokağa dökülen halk 53 kişiyi katletti?, ?Yasin Börü´nün katili? diyordu.
Sonra da kesintili olarak devam etti bu köşe yazıları. Dört yıl sonra bugünlerde seçim öncesi yeniden yoğunlaşmaya başladı bu yazılar.
Oysa Demirtaş, nisan ayındaki mahkemesinde hakkında hazırlanan fezlekelerin içinin ne kadar boş olduğunu açıklamaya çalışırken 6-8 Ekim Kobani olaylarında yaşananları tüm ayrıntılarıyla anlatmıştı.
Ama algı operasyonunun ateşini Cumhurbaşkanı Erdoğan bir kez daha alevlendirdi. Ne diyor Erdoğan şu günlerde yaptığı tüm konuşmalarında: ?Obunun hesabını verecek. 53 Kürt kardeşimi, Yasin Börü kardeşimi katletmeninhesabını verecek. Elinde 53 kişinin kanı var.?
Vermesine versin de, Demirtaş hakkında böyle bir suçlama ve soruşturma yok. Böyle bir davadan da yargılanmıyor.
Buna rağmen Erdoğan ve AKP´liler yandaş yazarlarıyla birlikte büyük bir algı operasyonunu sürdürmeye devam ediyor.
6-8 Ekim olaylarının Demirtaş´ın halkı sokağa çağırmasıyla başladığı iddia ediliyor. Oysa böyle bir çağrısı yok. Onun için mahkemede ?Çıkarın? diyordu Demirtaş: ?Varsa böyle bir çağrım. Ama yok... 6-8 Ekim´de yaptığım çağrının yüzüme okunmasını istiyorum. Ben bulamadım çünkü... Çağrım nerede??
Daha başka şeyler de anlatıyordu Demirtaş o gün. Kobani´de IŞİD´in işgali ve katliam tehlikesine karşı gösterilen tepkileri, 6-8 Ekim günü yaşanan olayları ve o dönemde Başbakan Ahmet Davutoğlu ve İçişleri Bakanı Efkan Ala ile yaptıkları görüşmeleri... Tüm ayrıntılarıyla uzun uzun... Dönün bir daha okuyun.
Demirtaş´ın hem de şahitlerin isimlerini vererek anlattıkları hiç de Erdoğan´ın söyledikleriyle uyuşmuyor. Demirtaş bir çağrı yapmadığı gibi olayları bastırmak için bizzat Efkan Ala ile nasıl bir koordinasyon altında çalıştıklarını söyledi. Ama ne yazık ki bunları tüm Türkiye duymadı. Kimi de zaten duymamayı tercih etti.
Oysa ne diyordu Demirtaş:
?Sırrı Süreyya Önder, saat başı İçişleri Bakanı Efkan Ala ile telefondagörüşüyordu. Ala, ?Bizim kontrol edemediğimiz güvenlik güçleri var. Ama bu provokasyonu başka türlü el ele vermezsek engelleyemeyiz. Güvenlik güçlerinin içinde bir grup kontrol dışına çıktı´ diyordu.?
Sadece bunları da söylememiş Ala. Devam ediyor Demirtaş:
?O günün cemaat üyeleri, İran istihbaratı, Ortadoğu´daki başka istihbaratörgütleri, bunlar benim beyanlarım değil, İçişleri Bakanı arkadaşlarımızlagörüşmesinde ?biz tespit ettik´ dedi. Batılı istihbarat örgütleri FETÖ´yü dekullanarak büyük bir provokasyon yaratmaya çalıştılar. Kısmen başarılı oldular,ama bizler elbirliğiyle çaba sarf edip durdurduk.?
Bizzat Efkan Ala´nın ?İmralı´dan Öcalan´dan mesaj getirirsek bunu okurmusunuz? dediğini de anlattı Demirtaş.
Haliyle Efkan Ala´nın tanık olarak dinlenmesini istedi. Ve o gün Ala´ya ne diyeceğini de söyledi:
?Ben linç edilirken neden sustunuz diyeceğim. Ben tutukluyken neden çıkıpgerçekleri anlatmıyorsunuz??
Ala, artık konuşmalı.
Cumhuriyet