Tarih: 03.04.2023 13:55

Edebiyatımızda Ramazaniyeler

Facebook Twitter Linked-in

Milli Gazete’den Siyami Akyel Yazdı;

Ramazaniye, İslâmî Türk edebiyatında Ramazan ayı ve bu kutsal ayda meydana gelen, dinî, ahlâkî ve toplumsal değişikliklerden bahseden özellikle manzum tarzda yazılmış parçalara verilen addır.

Rahmetli Ali Nar Hocamız, Ramazan ayı önem ve faziletini anlatan Ramazaniyelere ayrı bir önem verir ve “İslâmî Edebiyat” dergisinde yayınlamaya gayret ederdi. Ramazaniyeler hakkında yazdığı yazıda konuyu şöyle özetlemektedir:

“İslâm, gelişen edebiyatın nazım şekillerinden biri olan ‘Kaside’nin ilk parçasına Nesîb veya Teşbîb denir ki bu kısımda genellikle mevsim tasvirleri, bazen de Ramazan ayı ve bayram günlerini konu edinen ve her şairin ifade gücü, hayal kudreti ve şiir kabiliyetine göre kaleme alınan, konu ve işlenen motiflerin geniş bir biçimde tasvirine yer verildiği görülmektedir.

Bahar, yaz ve kış gibi mevsimler, Ramazan ayı, nevruz, bayram ve diğer önemli mahallî ve dinî günler, kaside ve şiir takdimi için en uygun malzeme olarak seçilmiş, sanatkârâne ve edîbâne söz söylemek isteyen şairler tarafından divanların pek çoğunun baş taraflarına yerleştirilen kasideler, nesîb (giriş) kısmına göre adlandırılmıştır.

Bir kasidenin nesîbi bahar mevsimini tasvir ediyorsa Bahariyye, yaz mevsimini dile getiriyorsa Sayfiyye, kış mevsimine yer veriyorsa Şitâiyye, Temmuz ayının sıcaklığını anlatıyorsa etkisiyle Temmuziyye, Ramazan ayının özellikleri ve bu ayda dinî bakımdan meydana gelen ve yaşanan olay ile yapılan işler anlatılıyorsa Ramazaniye, şâir, Bayram gününün sevincini şakıyorsa İydîyye, baharın ilk gününün şenliğini ve tabiatta meydana gelen değişikliklerin uzun uzadıya şiir diliyle anlatıp açıklıyorsa Nevrûziye adıyla anılmıştır”.

Divan Edebiyatı’nda çok geniş bir yer kaplayan Ramazaniyeler, sadece kaside ve nesiplerden ibaret değildir. Divan Edebiyatı’nda çok geniş bir yer kaplayan Ramazaniyeler sadece kaside nesiplerinden ibaret değildir. Ramazan ayı ve Oruç’a hasredilmiş manzumelerin yanında bazen de bağımsız şekilde tek başına yazılan parçalara da rastlamak mümkündür.

Dinî bir tür olarak Ramazaniyeler, çoğunlukla kaside ve gazel şeklinde kaleme alınmış, dörtlükler halinde olanlarına rastlamakla beraber, Divan ve Mesnevi şeklinde yazılmış eserler içinde bağımsız bölüm halinde veya bir başlık altında yazılanları da vardır. Şair Nâbî’nin ünlü Hayriyye’si buna örnektir.

 

Ramazaniyelerin ana hedefi dinî bakımdan meydana gelen değişiklikleri dile getirmektir. Konu ile ilgili ayet-i kerime ve hadis-i şeriflerden yararlanan şairler, bunlara dayalı öğüt, nasihat ve tavsiyelerde bulunur, Ramazan ayının feyiz ve bereketinden manevi bakımdan yararlanmanın yollarını gösterirler.

Namaz kılan, oruç tutan ve Kur’an-ı Kerim’i okuyanlar, mutlu bir dünyanın erişilmez hazzını tadar. Kur’an-ı Kerim okumasını bilmeyenler ise mukabele dinler, günlerini ibadet ve taatla geçirmeğe çalışırlar. Bu gerçek şöyle anlatılır:

Alınır mu Ramazan sofilerinden Mushaf,

Rahlenün nevbetini beklemeyince insan.

Ramazan ayında cami ve mescitler en hareketli ve en mutlu günlerini yaşar. Teravihler, va’z-u nasihat, mukabele, salavat-ı şerife, nafile ibadetler ve ilahilerle bu kutlu ay, hem bu dünyamızı hem de ahiretimizi mutlu eder.

Kalb-i mümin gibi mescid müteselli,

Ma’mur dil-i fâsık gibi meyhane harab ü viran.

Onbir ayın sultanı, rahmet kapılarının açıldığı, müstesna zaman dilimi; müminler için fırsat ayı Ramazan’da gönüllerimiz neşe ve sevince gark olur. Bizleri Ramazan’a ulaştıran Rabbimiz’e şükrederiz. Tıpkı şu Ramazaniye’de olduğu gibi:

“Sad şükür gelen mâh-ı şerif-i Ramazandır,

Hâlik’ın niam ü rahmeti mebzûl-i cihandır,

Açıldı yine mısra-i dervâze-i gufran,

Hak’tan taleb-i mağfirete vakt ü zamandır”.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —