İnsanlar arasında farklı düşüncelerin oluşu doğal. Bu, insanî bir durum. Bir medeniyet dairesi içinde bulunanlar bağlı bulundukları düşünce içindeki kimi ayrıntıları tartışır ve konuşurlar. Bunlar bir çatışmadan çok farklı bakışlarla açılımda bulunma, yeni ve farklı bakışlar getirir. Bu da o medeniyet ve kültür dairesini zenginleştirir.
İslam düşüncesinde Kur’an tefsirleri bir hayli. Bu, her müfessirin yani tefsir edenin özden kopmadan yeni yorumlar getirmesi, Kur’an’ı tartışma konusu yapmaz. Daha çok düşünmeye neden olur. Yeter ki İslâm’ın özünden ve ruhundan uzak ve kasıtlı olunmasın. Müslümanların yorumları hem bir zenginlik hem de düşünme ortamını sağlayacak bir esneklik. Peygamberimiz ile arkadaşları arasında zaman zaman sorulu zaman zaman öğrenme amaçlı sohbetler oluyor. Arkadaşları daha çok Sevgili Efendimizin ne diyeceğine bakıyorlar. Peygamberimiz de arkadaşlarına sorular sorar, onların düşüncelerini alır. Doğru olanları belirtir, yanlış olanlara da açıklama getirir. Bu, karşısındakileri küçümsemeye neden olmaz, onları daha çok düşünmeye ve anlamaya yöneltir.
İlerleyen zamanda siyasal çıkar ve hesaplar çatışmalar getirir. Elbette bunların sonuçları ağır olur ve tarihe iz bırakır. Doğrular ve yanlışlar tarih boyunca tartışılır. Taraflar oluşur. Taraflar ise kendi düşünüşlerini daha çok öne çıkarır. Bu gerilimlere de neden olabilir. Düşünce sağlamlığı ve bilgileri olanlar tarafların iyi taraflarını benimser, yanlış buldukları üzerinde zaman harcamaz. İyi ve güzel olanı daha çok öne çıkarırlar. Bu anlamda daha çok mezhep gerilimleri öne çıkar. Kimileri zamanla tarihin derinliklerinde ama iz bırakarak kalırlar. Kimileri de tartışmaların derinleşmesi için çaba gösterirler.
Müslümanlar aralarında daha çok iyi ve güzel olanı merkeze alırlarsa sorunlar büyümez ya da derinleşmez. Kusur aramak yerine iyiyi ve güzeli bulma ve tercih etmesi hayırlı olar.
Müslümanların daha çok Batı düşüncesinin etkisindeki tartışmaları öne çıkıyor. Son üç yüz yıldır, bu, giderek derinleşen ve tartışmadan çok çatışmaya götüren bir süreç. Burada medeniyet de, kültür ve inançlar da tartışma ve çatışma konusu olur. Başlangıçta pozitivist, inançsız Fransız düşüncesinin etkisi, daha sonra da Hıristiyan düşüncesinin bir bütün olarak Müslümanları hedef alan etkisi. Müslümanlar bunların düşünce dairesine girdikten sonra, Batı düşünce ve inanışını, bakışını eleştirmek yerine onların bakışıyla kendi medeniyetini ve inancını tartışıyor, hedef alıyor ve çatışıyor. Karşılaştırmalarını onlar üzerine yapıyor. Bilgiler daha çok kulak dolgunluğundan ibaret. Batı düşüncesine gönül verenler ise onların bakışıyla ve inanışıyla oluyorlar. Artık onlar tam anlamıyla bir tercih konumundadırlar. Pozitivist inançsız bakışlarıyla insanları etkiliyorlar. Etkilenenler her hangi bir çabaya girmeden onların aktardıklarını tekrarlıyorlar. Kendileri gibi düşünmek yerine onlar gibi düşünüyorlar.
Batı düşüncesinin hedefi Müslümanlar ve İslâm olduğu için kendilerine inanışlarına yakın olanlara destek verirler. 17. yüzyıldan itibaren Müslümanlar arasında mezhep gerilimini tırmandırma ve yanlarına çekme düşünceleri var. Bunu ilk gündeme getiren Fransız düşünürleridir. Ernest Renan, Müslümanları İslâm’dan uzaklaştırma düşüncesini açıkça dile getirir. Voltaire ise Ömerciler ve Aliciler arasındaki düşünce farklılıklarını derinleştirmek gerektiği düşüncesindedir. Peygamberimiz hakkında yazdığı bir piyes ile yanlış bilgilere yönlendirir. Bu konunun ayrıntıları yaptığımız ve yayımlanmış çalışmalarımızda mevcut.
Müslümanlar tarihin doğrularını benimsemek yerine onların yönlendirmesi ve bu yola kapılanların çabalarıyla yanlış bilgilendirmeleri ve yönlendirmelerinden etkileniyorlar. Bu anlamda gerek AB, gerek Vatikan’ın çabaları göz ardı edilmemeli. Vatikan ve Batı, ılımlı İslam, light İslam, İslamsız İslam, mezhep ve ırkçılık onların sürekli gündemindedir. Müslümanlar ise sorunları gidermek yerine âdeta onların arzularını yerine getiriyorlar. İslâm milleti bilincinden, inancından uzak Müslümanlar var ne yazık ki. Genel bir durum. Her kesim birbirinin kusurlarını gözetliyor ve derinleştiriliyor. Jakobenlik, ırkçılık, şiddet, insan öldürme bunların bir sonucu.