Mustafa Ruhi Şirin ömrünü çocuklara adamış bir şair. Çalışkan ve velut. Dünyanın çok değişik bahçelerindeki çocuk seslerini okuyucusuna taşıyor. İçinde çocukların da bulunduğu Dünya Acılar Atlası’nı umudun mavisine boyamak için sevincin ve de masumiyetin renklerinden bir “çocuk mavisi” oluşturmaya çalışıyor. Seyretmiyor müdahil oluyor. Elinin ve dilinin yorulduğu yerlerde sıklıkla surat asma hakkını kullanıyor. Buğz etmenin de imana dahil olduğunun farkında. Fillerin tepindiği bir dünyada ezilen çimlerin hakkını korumak diye bir şeyin olduğunu düşünüyoruz onu okuyunca. “Ezilmek çimlere iyi gelir” diyenlerin alttan alta ezenleri koruduklarını çekinmeden yüzlerine vuruyor.
“Dünya Çocukla Kardeş” isimli “Dünya Çocukları Şiir Atlası I” Kitabının önsözündeki şu cümleler şairin kalemini kağıtla buluşturmasının sahih niyetini ortaya koyuyor:
“Ben de istedim ki artık doğmuş ve doğacak çocukların hakları çalınmasın. Çocuklarını yaşayarak yönelebilsinler geleceğe. Çok iyi bildiğiniz gibi, çocuk hakları çocuk gibi gerçektir. Dünya ancak çocukla geleceğe yöneldiğinde umudun ve kardeşliğin çiçeği açabilir.”
Dünya Çocukları Şiir Atlası 1 kitabı “Kardeşlik Çemberi”, “Kral Olmak İstemiyoruz”, “Benzersiz Saat”, “Çocuk Barışı Çiçeği” ve “Çocuk Barışı Bildirisi” başlıklarıyla beş bölümden oluşmakta. Öyleyse “Kral Olmak İstemiyoruz” şiirinden bir bölüm:
“Bilge Herakleitos/ Geçmiş zamanlarda/ Bir gün/ Bulunca kırda/ Dört yapraklı yoncayı/ Şöyle seslenmiş: Bir Çocuktur hayat/ Sürüp oynar taşları/ Şimdi çocukta Kral olmanın sırası” / Güzel bir felsefe bu fakat/ Ne uçan at/ Ne kral olmak istiyoruz/ Niçin bilge dede/ Dinlemiyor bizi kimse.”
Şiir Atlası’nın ikinci kitabı 2022 yılının başında çıktı. Bir önceki atlasta yer alan şiirlerin mütemmim cüzü gibi: “Afrika Türküsü.” Eritre’den Doğu Türkistan’a kadar kanatlı barış köprüsü kuruyor şiirden. Elimizi boşlukta kalmış omuzlarına dokunur gibi en iyisi biz de Tahran’ın şiir çocuklarına kulak verelim:
“Dönüşür her yer şiir bahçesine/ Farsça şiir okurken annelerimiz. / Harflerin seslerinden /Uçuşur gülen çiçekler/ Üstünde gibiyiz bulutların/ Şair dedelerimiz/Biri Sadi biri Hafız/ Konuşurdu/ Biri beyaz karanfille/ Beyaz gülle öteki. / Biz de biliriz ağaçla / Kuşla yıldızla konuşmayı.”
Afrika Türküsü iki ayrı makamla söyleniyor: Afrika Türküsü ve Güneş Oyuncakları Ülkesi.
Sevgili okur, bu iki kitap bütün dünyayı bir atlasa sığdırır gibi dünyanın bütün çocuklarının kalbini kalbimiz kılıyor. Kalbimiz onların kalbinde atıyor ya da çocuklar adına dünyanın kalbine ev sahipliği yapıyor kalbimiz. Okuyunca göreceksin ki çocuk gerçekten küçük sanılsa da çok büyük bir şeymiş!
(Dünya Çocukla Kardeş-Dünya Çocukları Şiir Atlası 1, Afrika Türküsü- Dünya Çocukları Şiirleri Atlası 2-Mustafa Ruhi Şirin-Turkuvaz Çocuk)
ÜZÜL MUSTAFA ÜZÜLMEYEN HAİNDİR!
İrfan Dağ ismini 2016 yılı başında Ebabil Yayınlarından çıkan “Paslı Çiçek” şiir kitabıyla tanıyorum. Ayrıca sevgili İdris Ekinci’nin çok yakın arkadaşı olduğunu biliyorum. Paslı Çiçek kitabını okuyunca beni de yanında götüren dizeler vardı. Hatırlayabildiğim kadarıyla şunlardı galiba: “İyi niyetten ölüyorum, kurşuna diziyorlar iyi niyetten.”, “Kader insanı yüz üstü bırakmayan Checkup’tır.”, “Gitsek geline yaralar taksak.”, “Şair küfrün tarih tekrarıdır.”, “İkinci yeninin gölgesinde horlayarak uyuyan şair değilim.” …. İrfan Dağ şiirce konuşmayı sürdürüyor. Altı sene sonra yine içe gömülü bir çiçek gibi çıkıyor ortaya: “nenem bir çiçek.” Bir önceki kitapta Hüseyin Atlansoy’un “İyi günler ilerde anneanne” dizesine karşılık “babaanne” ile (“Babaannem kaldı, klişe kaldı, klişe; çok ağızda iyi günlerin ilerde olması.”) bir nefes gibi sokuluyor şiire: “Kaç yüz yıl oldu kimse babaannesine şiir yazmadı/ Ben neneme yazdım nenemin elbiseleri vardı yazmaları/ Beni mora çalan sabahlardan çağırırdı/ Ayağa kaldırırdı büyütürdü beni/ Çiçek kokardı üstündeki çiçek desenleri/ Nenem çiçek gibi kokardı bunu da anlatamam.”
Bütün bunlar burada dursun. Ben en çok “Memur Yorgunluğu” ve “Türkiye Kötürüm Kızların Vatanıdır” şiirlerini sevdim. Belki de bu şiirler beni alıp bir yerlere götürdü ve ben o yerlerde öylece kalakaldım. “Bir de Parçalı Modern Lirik” bağlamında bir şiir var “Şiirin Mustafa Kısmı” diye sanırım bu şiir hep hafızamda kalacak. Bunu nereden mi biliyorum? Hafızam durup durup bu şiiri çağırıyor da ondan. Nasıldı o? “Üzül Mustafa üzülmeyen haindir/Sentetik bir kadına bakarken en çok üzül/ Sonra yağmurun ölülere yağmadığını anlat/Çöl gecesinde ayakların kum olurken yap.”
Bir gazete köşesine sığmayacak derinlik ve genişlikte bir şiir bu. Başka bir yazıyı çağırıyor. Haydi hayırlısı.
(Nenem Bir Çiçek-İrfan Dağ-Ebabil Yayınları)