Ocak ayının ilk günü akşam sularında havalı bir mekânda yirmili yaşlardaki genç adam yanındaki yaşıtına mızmızlanıyordu: ?Ee n´oldu hiçbir şey değişmedi!?
Arkadaşı cevap veriyordu: ?Dur kanka, sâkin ol, olur bir şeyler.?
Hep oluyordu bir şeyler. Ancak başka yerlerde başka zamanlarda olan şeylerle o kadar dolu ki kafamız, kendi çapımızda olup bitenler ilgimizi çekemiyor bir türlü. Ya da artık kendi kişisel alanımızda olup bitenleri anlayacak incelikten yoksunuz.
Trump´ın toplam iki bin askerini Irak´a transfer için dört ay süre öngörmesinin arkasındaki çapanoğlunun kulak uçlarının gözüktüğünden dem vururken, Taksim´de eğlenen Suriyeli gençler üzerinden yeni bir nefret dalgası oluşturma kepazeliği de hortlayıvermişti.
Her şey zaman içinde oluyor. Ve olan şeylerin sadece bir kısmının, ilgimizi çekenlerin ışığı bize ulaşıyor. Çok uzaktaki yıldızların ışıkları gibi.
Hüsamettin Arslan´ın vefatı üzerinden tam bir yıl geçivermiş. ?Anlam ve İktidar?ı yazacaktı, kim bilir daha başka nelerle birlikte. Ömrü vefa etmedi.
Bir hayattan geriye çoğu zaman tamamlanmamış şeyler kalıyor. Bir türlü tamamlanmayan bir dünyadayız eni sonu. Biz dünyayı tamamlayamıyoruz da dünya bizi tamamlıyor mu sanki. Belki ölüm, tamamlıyor belki.
Okul çantasını sırtından indirirken bir yandan da hamburgerinden bir ısırık alan çocuk servisteki diğer çocuklara şöyle dedi: ?Tatil ne zaman?? Çocuklardan biri cevap verdi ona: ?Yakında.? ?İyi o zaman, çünkü tatilde gecenin karanlığında uyanmayacağım ve canımın istediği kadar tost yapıp yiyeceğim? dedi. Bu da başka bir ufuktu işte.
En baştaki gence dönelim; ?Hani bir şey değişmedi, bugün de dünün aynısı.? Teselli kabul etmez bir saflık mı diyelim, gerçeğin bilmeden düpedüz itirafı mı?
Soğuk, çok soğuk havanın içinde sürekli hareket hâlindeki kuşlara bakıyorum; Gökyüzünü sürekli değiştiriyorlar.
Kuşlar uçmazsa, çocuklar cıvıldamazsa fena!
Şairler için bir değirmendir Türkiye. Ama artık yetmez mi?
Yetmez herhalde ki Çanakkale merkezli yeni bir skandal daha gündeme geliverdi. Ne olmuş? CHP´li bir milletvekilinin girişimi üzerine Cahit Zarifoğlu´nun Bir Değirmendir Bu Dünya isimli eseri okuma listesinden çıkarılmış.
Artık kabak tadı vermedi mi sizce de? Herhangi bir siyasetçi veya bürokrat nasıl oluyor da bir edebiyatçının eserini yasaklama hakkını kendinde görüyor? Bu nedir yahu? Vatan kurtaracak başka alan kalmadı mı? Bir edebiyat eserini dakikada inceleyip sakıncalı bulmak sana mı düştü?
Gecikmeli de olsa Bakan Ziya Selçuk´tan bir açıklama geldi ve Bakanlığın böyle bir tutumunun asla olamayacağını, Çanakkale´deki olayın yerel bir tutum olduğunu ve soruşturulduğunu ifade etti.
Yazarları bu ülkeye kötülük etmek için uzaydan gelmiş varlıklar gibi görmekten vazgeçin artık. Biraz zaman ayırın ve o kitaba şöyle bir eğilin. Herkes senin kalıplaşmış bakışına göre yazıp çizmek zorunda değil. Çok biliyorsan sen yaz biz okuyalım. Amacın sürekli vatan kurtarmaksa gel sana bir faaliyet listesi vereyim. Bu ilkellikler artık gündemden çıksın mümkünse.
Bu tuhaf uygulamanın değişik bir sonucu oldu. Çok sayıda Zarifoğlu dostu sözkonusu kitapla ilgili çeşitli kampanyalar başlattılar. İyi oldu.