Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Donald Trump bizim neyimiz olur?

Fehmi Koru yazdı;

Donald Trump bizim neyimiz olur?

ABD başkanı Donald Trump, Ankara’ya büyükelçi olarak göndereceği Tom Barrack’ı uğurlarken, “Türkiye iyi bir ülke, lideri de iyi” demiş…

Önceki gün sarf edilen bu tek cümle, Anadolu Ajansı tarafından, abonelerine, “ABD Başkanı Trump’tan Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a övgü” başlığıyla duyuruldu.

Trump’ın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı beğendiğini zaten biliyorduk.

İki lider, iki hafta önce telefonla görüşmüş, ABD tarafı görüşmeye ilişkin açıklama yapmazken, İletişim Başkanlığı, daha çok Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın muhatabına neler söylediğini bizlerle paylaşmıştı. O duyurudan da iki liderin aralarının ‘iyi’ olduğunu öğrenmiştik.

Neredeyse bütün dünyayı ABD’ye hınç besleyecek, iki dünya savaşında birlikte olduğu, sonrasında müttefik ilişkileri içerisinde bulunduğu Avrupa ülkelerini küstürecek tavırlar sergileyen Trump, Türkiye konusunda sıcak mesajlar vermeyi ihmal etmiyor.

Erdoğan ve partisinin 22 yıllık iktidarının en sıkıntılı dönemini yaşadığı şu günlerde, Trump’ın mesajları, muhalefete karşı operasyonlarda iktidara ellerini rahat hissettirecek ciddi bir doping yerine geçiyordur.

Doping olmasına doping ama, her sıkıntılı ortamda çıkış için kullanılan önemli bir malzemeyi de iktidarın elinden alıyor bu tutum…

Olan biteni ‘dış mihraklar’ ile ilişkilendirip muhalefeti suçlama imkanını…

Galiba biraz da bu sebeple olacak, bir haftayı aşan bir süredir sokakların ve meydanların hareketlenmesi ile Gezi Parkı eylemleri arasında doğrudan bir irtibat kuran az.

Oysa, Gezi sonrasında ileri sürülen ‘dış mihrak’ iddiası yüzünden yıllardır cezaevlerinde tutulan aydınlar var. Daha geçen hafta, gazeteci İsmail Saymaz, 13 yıl önceki Gezi olaylarından gözaltına alınıp mahkeme tarafından ev hapsine gönderildi.

Her gece değişik illerde, alınan çok yönlü engelleme tedbirlerine rağmen, meydanları dolduran kitlelere ve özellikle İstanbul’da Saraçhane’ye koşan yüzbinlere, değişik üniversitelerin öğrencisi gençlerin derslere girmeme eylemlerine karşı iktidarın edilgen bir tavır sergilemesi de, yaşananların elde hazır tutulan ‘dış mihraklar’ yaftasına uygun olmamasından mıdır?

Edilgen, ama sert…

CHP tarafından düzenlenen, lideri Özgür Özel’in saatlerce katılanlara hitap ettiği mitingler, ana-muhalefetin bilinen siyasi zeminini çok aşan bir meydan okumaya dönüştü.

Merkezinde CHP bulunsa da, katılanların her eğilimden olduğu belli bir kitlesel hareket yaşanıyor günlerdir.

Dünkü grup konuşmasının tonuna da yansıyan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın öfkesi, hareketin iktidara verdiği rahatsızlığın göstergesi.

Hareketlenmenin görünür sebebi hiç kuşkusuz İstanbul’un CHP’li büyükşehir belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’nun başına gelenler:

35 yıl önce aldığı üniversite diplomasının, kendisine ait olmayan bir usul hatası iddiasıyla iptal edilerek, cumhurbaşkanlığı adaylığının önünün kesilmesi…

Kimlikleri saklandığı için ‘gizli tanık’ adı verilen birilerinin ipe sapa gelmez duyumlarına dayalı soruşturmalar…

İstanbul’un seçilmiş ilçe belediye başkanlarının birer birer görevlerinden alınıp bazılarının yerine kayyımlar atanması…

İktidar, PKK’nın silah bırakması sonucunu getirmesi amaçlanan bir süreci DEM Parti ile ortak olarak alenen yürütürken, aynı iktidarın organlarının CHP’nin seçim öncesinde oy amaçlı bir uzlaşıyı DEM ile oluşturmasını ileri sürüp olayı ‘terör suçu’ haline dönüştürmesi…

Trump’a kendini sevdirebilmek için itibarlı gazetesini onun seveceği hale getirmeye çabalayan gazetenin patronu Jeff Bezos’a rağmen, Washington Post’un başmakalesinin başlığı “Türkiye otoriterliğe dönüyor” idi önceki gün (25 Mart).

Makalede Trump ile Erdoğan arasındaki yakınlığa da değiniliyor ve Türkiye’deki otoriterleşmenin Trump’ın ABD’yi demokrasiden uzaklaştırmasıyla ilişkili olduğu vurgulanıyor.

Aynı gün bir başka Amerikan gazetesinde, Trump’ın iki aylık döneminden bir ilginç haberle karşılaştım: Yıllardır ABD’de yaşayan Venezuelalıların zorla ülkelerine gönderilmesini engelleyen bir yargı kararına, Trump’ın yabancıları ülkeden kovma görevini üstlenmiş adamı -adı Tom Homan- “Karar bizi durdurmaz; Yargıçların ne düşündüğü umurumda değil” tepkisini vermiş…

Tavırlardaki akrabalık bu tepkiden de anlaşılıyor…

Sanıyorum, günlerdir üniversitelerde hareketlenen gençler, her akşam meydanları dolduran her eğilimden insanlar, yalnızca İmamoğlu’na destek verme derdinde değiller; o da var elbette ama İmamoğlu’na yapılan ile demokrasiden, hukukun üstünlüğü ilkesinden ve kuvvetler ayrılığından uzaklaşıldığı için denge denetleme mekanizmalarının çalışmamasından duyulan rahatsızlık da onları tepkiye sevk ediyor.

Trump biraz daha ileri gitsin, Amerika da hareketlenebilir.



Anahtar Kelimeler: Donald Trump bizim neyimiz ?

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER