Oldum olası bu ülkede ev ya da iş yerinin dolar ile kiraya verilmesini anlayabilmiş değilim. Bu ülkenin bir milli parası olduğuna göre niçin bir başka ülkenin parası ile işyerleri ya da ev kiralanır, alışveriş yapılır? Diyelim ki kiraya veren işine öyle gediği için bu yola başvuruyor, kiralayan niçin aleyhine olduğu halde işyerini ya da evi dolar ile kiralar ve buna razı olur? Hemen belirtelim ki maalesef bu ülkede dolara karşı özel bir sempati oluşmuş/oluşturulmuş olduğu için kimsenin bizim kendi milli paramız yok mu da ABD doları ile kiralama yapıyoruz diye sormak aklına gelmemiş. Akla gelmiş bile olsa yasal bir yasak olmadığı için itiraz edilememiş. Bir zamanlar Türk Parasını Koruma Kanunu vardı. Bu kanun serbest ticarete engel oluyor denilerek kaldırıldı. Bir bakıma ülkemizin liberal ekonomiye geçmesinin yolu milli paramızın yanına bir de ABD dolarını dikmek sanıldı. Böylece ülkemiz ABD dolarına esir edildi. Zaten dış ticaretimiz sürekli açık verdiği için de borçlanmak durumunda kalınıyor, borçlanmamızda dolar ile oluyordu. Sonunda öyle bir noktaya geldik ki, ülkemizin çökertilmesi ve teslim alınması için silahlı müdahaleye gerek kalmadı. ABD ve küresel sermaye sahipleri ülkemizi teslim almak için ekonomik terör yoluyla ülkemize operasyon yapıyorlar. Böyle olmasaydı, birden bire dolar alır başını gider, nerede duracağı belli olmaz bir noktaya gelinir miydi?
Daha pek çok soru sıralamak mümkün. Ancak, maksadım son ekonomik operasyon üzerinde durmak değil. Sadece, doların alıp başını gitmesi ile ortaya çıkan ve ekonomik krizi tetikleyen uygulamalardan birisi olan işyeri ve ev kiralarının dolar ile yapılıyor olmasını engellemek için bu tür uygulamaları engellemek için yasal düzenleme yapılacağının gündeme gelmesi. Böyle bir düzenlemenin gerekli olduğuna inanan birisiyim. Ancak, bu gerçeği ülkeyi yıllardan beri tek başına yönetenlerin ekonomik kriz ile karşı karşıya gelmeden görmemiş/görememiş olmalarına dikkat çekmek istiyorum. Çünkü önemli olan bir takım sıkıntılar gündeme gelmeden önceden görerek gerekli tedbirlerin alınmasıdır. Milli paramıza sahip çıkmak için ille de ABD´nin ülkemize yönelik ekonomik terör estirilmeye başlanmasını beklemek gerekmezdi. Sıkıntılar ortaya çıktıktan sonra çözüm aramak elbette gereklidir ama iyi yönetici olmak sıkıntıları önceden görmek, özellikle de milli paraya hep sahip çıkmanın gerekli olduğunu önceden tespit gerekir. Söz gelimi bir ilçe sel yatağı olan bir derenin içine yapılmış ise bu ilçenin bir sel ile yerle bir olmasını, pek çok insanın hayatını kaybetmesini beklemenin adı yöneticilik olamaz. Bunun için o ilçeyi ya söz konusu dere yatağına daha işin başında yaptırmamak, ya da yapılmış ise bir sel gelmeden orada gerekli dönüşümün hayata geçirilmesi gerekirdi. Aksi halde hep olumsuzluklar yaşanıp ondan sonra tedbir alınacak ise bunun için iyi bir yöneticiye ihtiyaç yoktur.
Aynı durum paramızı korumak için gerekli tedbirleri almayıp hatta var olan tedbirler iptal edilerek bir bakıma kürsel para dolara ülkemizi teslim etmek, ancak birden bire ortaya çıkan dolar fırtınası ile milli paramızın akla gelmesi üzerinde hiç olmazsa bu vesile ile durmak gerekiyor. Bu noktada son günlerde medyada yer alan kâğıt sıkıntısı üzerinde de durmak isterim. Bu mesleğe başladığım yıllarda gazetelerimiz kendi ürettiğimiz kâğıtlara basılırdı. Yani isteyen yerli kâğıt kullanırdı. Şimdilerde kâğıtlar büyük oranda dışarıdan geliyor ve dolar yükseldikçe kâğıt fiyatları artıyor. Sonuç olarak birkaç gün öncesine kadar 15 liraya satılan bir top kâğıt şimdi 22 lira olmuş durumda. Gazeteler bir süre sonra kâğıt bulamaz hale gelirlerse hiç şaşmak gerekiyor. Çünkü var olan kâğıt fabrikaları şimdilerde kapatılmış durumda. Yani, üretimi artırmak yerine azalttık, hemen her alanda dışa bağımlı hale geldik. Bu ise dolara esir olmamıza yol açtı. Netice itibariyle tedbir olumsuzluklarla karşılaşmadan önce alındığı takdirde iyi yönetici olunur.
