Dokunulmazlık, cinayet işleme hakkı verir mi?

Milli Gazete yazarı Abdülkadir Özkan, Cemal Kaşıkçı cinayetinden sonra elçilik ve konsolosluk binalarının dokunulmazlığının ne derece mantıklı ve yararlı olduğunu sorgulamış. İnsan canının güvenliğinin olmadığı bir binanın statüsü tekrar sorgulanmalı.

Dokunulmazlık, cinayet işleme hakkı verir mi?

Elçilikler ve konsoloslukların arazisi o ülkenin toprağı sayılıyormuş. Böyle olunca da dokunulmazlık söz konusu oluyormuş. Elbette bunların haklı bir sebebi vardır. Ancak, herhangi bir elçilik ya da konsoloslukta planlı ve hazırlıklı bir şekilde cinayet işlenmiş ise orayla ilgili ülke izin vermeden girilememesini anlayamıyorum. Özellikle de içinde cinayet işlendiği kesinleşmiş, hatta ilgili ülke tarafından yapılan bir açıklama ile olay kabullenilmiş ise cinayeti araştırmak, delillerin karartılmasını engellemek için araştırma yapılmasına izin verilmiyorsa ortada bir yanlışlığın olduğunu söylemek doğru olmaz mı? Sanıyorum Suudi Arabistan´ın İstanbul Başkonsolosluğu´nda Cemal Kaşıkçı´nın katledilmesinden bahsettiğim anlaşılmıştır.

Bir cinayetin işlendiği kesinlik kazanmış olmasına rağmen uzunca bir süre başkonsoloslukta ve konutta araştırma yapılmasına Suudi yetkiler izin vermedi. Öyle anlaşılıyor ki, bu geçen süre içinde bir takım deliller karartılmış oldu. Bu arada, cinayetin işlendiği gün İstanbul´a gelip, işlerini bitirdikten sonra ülkelerine dönen Suudi görevlilerinin tutuklandığı açıklandı ama haklarındaki soruşturmada hangi bulgulara ulaşıldığı açıklanmadı. Bu arada Türk emniyeti ve yargısı hâlâ gerekli araştırmayı sürdürüyor ve çeşitli bilgi ve belgelere ulaşıldığı bilinmesine rağmen, bu bilgi ve belgelerin neler olduğu araştırmanın selameti açısından kamuoyu ile paylaşılmadı. Bu arada, Türkiye Suudi Arabistan´da cinayet günü İstanbul´a gelip dönen 18 kişi tutuklanmış, Türkiye´de bunları cinayet burada işlendiği için yargılamak üzere Suudi Arabistan´dan istemiş olmasına rağmen bu isteğe müspet cevap verilmiş değil. Bu arada İstanbul´a gelerek İstanbul Başsavcısı ile görüşen Suudi Başsavcı sahip oldukları delilleri vermemiş, buna karşılık Türkiye´nin elindeki delilleri istemiş, bu isteğe de İstanbul Başsavcısı olumlu cevap vermemiş doğal olarak.

 

İşin yargı boyutu devam edecektir. Ancak, benim üzerinde durmak istediğim husus yabancı ülkelerin bir başka ülkedeki elçilik ve konsoloslukları ile konutlarının dokunulmazlığını anlıyorum ama, bu dokunulmazlığın yabancı ülke misyon şeflerinin cinayet işlemeleri yada işlenen cinayetlere bu dokunulmazlığa sığınarak ev sahipliği yapma hakkı vermesini anlayamıyorum. Çünkü gerçekten uluslararası anlaşmalar ve sözleşmeler böylesine bir dokunulmazlık sağlıyorsa bu işin istismar edilmesi, kötüye kullanılması söz konusu olur. Söz gelimi bir ülke geniş bir arazi parçasını elçiliği için temin etmiş, buraya bir de helikopter iniş ve kalkışları için pist yapmış ise, daha doğrusu uluslararası hukuk buna izin veriyorsa dokunulmazlığı olan bu alanların her türlü kirli iş için kullanılması mümkün hale gelmez mi? Son örneğinde cinayetin işlendiği yerin kendi toprağı olduğu, bunun için de dokunulmazlığının bulunduğu iddiası ile gerekli izni ya uzun süre geciktirmiş ya da hâlâ bazı alanların araştırılmasına izin vermemiş ise böyle bir dokunulmazlığın kabul edilmesi doğru olur mu?

 

Hemen belirteyim ki, yabancılara ait elçilik ve konsolosluklarının dokunulmazlığının olmaması da elbette istismara yol açabilir. Ancak, işlenmiş bir cinayetin sorumlularını dokunulmaz kılan bir uygulamanın sürdürülmesi can emniyetini ortadan kaldırır. Cemal Kaşıkçı olayında olduğu gibi, evlilik işlemlerini yaptırmak için ülkesinin başkonsolosluğuna giden bir kişinin orada öldürülmesi ve cesedinin yok edilmesi diplomatik dokunulmazlık ile izah edilmesi yanlıştır ve buna son verilmesi gerekir. Çünkü Cemal Kaşıkçı ülkemizde katledilmiştir. Katledilen yerin bir yabancı ülke konsolosluğu olması, onun ülkemizde katledildiği gerçeğini ortadan kaldırmaz. Sonuç olarak adı ne olursa olsun dokunulmazlıklar cinayet işleme hakkını hiçbir kişi ve ülkeye vermez, vermemelidir.