Tarih: 18.02.2019 17:46

Doğu´dan Batı´ya ABD´nin Bitmeyen Planları

Facebook Twitter Linked-in

Türkiye, 31 Mart´ta yapılacak yerel seçimlere hazırlanırken, dünya, İngiltere´nin AB´den ayrılıp ayrılmayacağını, ABD´nin Suriye´den çekilip çekilmeyeceğini, Çin devletinin Uygurlu Müslüman Türklere uyguladığı baskıları konuşuyordu. Ardından tam da bu satırları kaleme aldığımda Venezuela krizi eklenmiş oldu gündemimize.

Biz de yazımızda bu dört konuyu ana başlıklarıyla ele almaya çalışacağız.

İngiltere´de Neler Oluyor?

Brexit olarak bilinen İngiltere´nin Avrupa Birliği´nden ayrılık sürecinin nasıl geliştiği konusunda Türk medyasına epeyce bilgi aktı. Dolaysıyla bilinenleri tekrar etmemek için Brexit sürecini dışarıdan izleyen biri olarak gözlemlerimizi ana hatlarıyla paylaşmaya çalışacağım.

İngiltere´nin AB´den ayrılma fikri İngilizleri iki bölmüş durumda. İngiltere´nin AB´den ayrılma sürecinin fitilini ateşleyen 2008 yılında Euro bölgesinde yaşanan krizdi. O dönemde The Guardian gazetesinde çıkan bazı analizler özetle şöyle diyordu: ?´Avrupa Birliği(AB), Birleşik Krallığa ayak bağı oluyor.´´

Aslında İngilizlerin içinde Avrupa Birliği´nin felsefesine karşı olan ciddi bir kesim eskiden beri vardı. Ancak 2008´deki ekonomik ve göçmen krizi bu kesimin söylemlerini güçlendirdi ve Avrupa Birliğine karşı olma fikri daha geniş kitlelere yayılmış oldu.

Avrupa Birliğine karşı olan tanıdığım bazı İngilizlere: ?´Neden Avrupa Birliğine karşısınız?´´ diye sorduğumda verdikleri cevap: ?´ AB kurumlarının başındaki kişilerin aldıkları kararlar Birleşik Krallığı da kapsıyor ama onları Birleşik Krallık atamıyor. Atamadığımız, hesap soramadığımız kimselerin aldıkları kararları uygulamak zorunda kalıyoruz.´´

Haziran 2016 yılında gerçekleştirilen halk oylamasında halkın yaklaşık yüzde 52´si Avrupa Birliğine ?´Hayır´´ dedi. Tabi bu durum Avrupa Birliği üyesi olan diğer ülkelerdeki aşırı milliyetçi kesimlerin elini güçlendirmiş oldu. Brexit oylamasından sonra özellikle Hollanda, Fransa başta olmak üzere diğer AB üye devletlerinin hepsinde aşırı milliyetçilerin yükselişi dikkatlerden kaçmadı.

AB´den yana olan İngilizler ise, ?birlik´ içinde kalarak malların serbestçe dolaşımını ekonomik ve siyasi açıdan avantaj olduğunu şöyle ifade ediyorlar: ?´Avrupa Birliği içinde kalarak dünya siyasetinde daha etkili oluruz.´´ Bir de İngilizlerin korktuğu bir başka mesele, Kuzey İrlanda´nın yaklaşık yüzyıldır verdiği bağımsızlık mücadelesine ilişkin olarak: ?´İngiltere AB´den ayrılırsa bölünürüz.´´ AB´den yana olan İngilizlerin ileri sürdükleri bir diğer neden ise son günlerde tartışılan Avrupa Ordusunun kurulmasına yönelik tartışmalardır. İngilizlerin içinde olmadığı Avrupa Ordusunun gelecekte Birleşik Krallığa tehdit olabileceği düşünülüyor.

Anlaşıldığı kadarıyla Avrupa Birliğini savunanlar ekonomik, siyasi ve güvenlik nedenlerden dolayı ?birlik´ içinde kalmanın daha doğru olduğunu söylüyorlar. Karşı olanlar ise, AB´nin Birleşik Krallığın tarihteki o ihtişamlı günlerine dönmesinin önünde engel olduğunu ifade ediyorlar.

İngilizler ile AB yetkilileri çetin ve uzun süren görüşmeler neticesinde bir anlaşmaya vardılar. Ancak 16 Ocak 2019 tarihinde İngiliz parlamentosu Theresa May hükümetinin AB ile vardığı Brexit anlaşmasını reddetti. Normal şartlarda 29 Mart 2019 tarihinde yürürlüğe girmesi planlanan anlaşmanın akıbeti tam bir muammaya dönmüş görünüyor.

İngiliz Parlamentosunun aldığı kararı Avrupa basını şu başlıklarla duyurdu.

Alman Bild gazetesi ?´İngilizler Avrupa´yı Brexit kargaşasına attı´´ Fransa´nın en etkili gazetesi olan Le-Figaro ?´Brexit Theresa May´ın planını reddetti´´ İspanya´da yayımlanan El Pais, ?May´ın ezici mağlubiyeti, Brexit krizini keskinleştiriyor? İtalya´nın La Repubblica gazetesi ise ?´Brexit May uçurumun kenarında´´

Tüm bu gelişmeler İngiltere´deki iç siyasi dengeleri de etkiledi. Muhalefette olan İşçi Partisinin lideri Jeremy Corbyn 202´ye karşı 432 oyla anlaşmanın reddedilmesi üzerine May hükümetinin güvenoyu kaybettiğini ileri sürerek güven oylaması istedi. Güven oylamasını da May hükümeti sadece 14 oy farkıyla aldı. Anlaşılan o ki, İşçi Partisinin izlediği strateji, ülkeyi tekrar seçime götürüp sonra da AB´ da kalmak için yeniden bir referandum yapmak.

İşçi Partisinin izlediği strateji başarıya ulaşır Brexit iptal olursa Avrupa genelinde Sosyal Demokratların yeniden güçlenmesine etki edeceğini öngörebiliriz. Sosyal demokratların Avrupa´da tekrar güçlenmesinin Türkiye açısından olumlu ve olumsuz etkileri olacağı muhakkaktır.

Doğu Türkistan´da Neler Oluyor?

Bizim Doğu Türkistan dediğimiz, Çinlilerin ise Sincar bölgesi dediği coğrafya, küresel güç mücadelesinde üç açıdan çok önemli stratejik bir öneme sahiptir.

Birinci neden, Uygur bölgesi zengin petrol kaynaklarına sahiptir. İkincisi, coğrafi konumu itibariyle Rusya ile Çin arasındaki bir bölgede bulunmasının yanı sıra Kazakistan´dan taşınan petrol boru hattının bu bölgeden geçiyor olması. Diğer neden ise, etnik olarak Türkler, inanç olarak Müslümandırlar.

Doğu Türkistan daha önce de Sovyetleri Birliği ile Çin arasında rekabetin odak noktası olmuştu. Ancak İkinci Dünya Savaşından sonra Çin, Doğu Türkistan´ı işgal ederek egemenliği altına almıştı. O gün bugündür Doğu Türkistan, Çin Halk Cumhuriyeti Doğu Türkistan´ı Sincan-Uygur özerk bölgesi olarak tanımlıyor. Çin için Doğu Türkistan altı özerk bölgesinden biridir.

Küresel güçler giriştikleri güç rekabetinde birbirleri aleyhinde bulabilecekleri noktaları buldular mı hemen onu kullanmak isterler. Soğuk savaş döneminde bu bölge Sovyet Rusya ile Çin arasında rekabetin odak noktasıyken bugünde ABD ile Çin arasındaki rekabetin odak noktası haline gelmiş bulunuyor.

Çin devleti Uygurlu Müslümanları asimile etmeye çalışınca, asimilasyon politikalarına karşı çıkan Uygurluların bir kısmı bağımsız devlet olma fikrini dile getirdi. ABD Çin´i istikrarsızlaştırmak için Doğu Türkistan´ın bağımsızlık fikrini destekleyerek önemli bir fırsat yakalamış oldu.

İlginçtir, ne zaman ABD ile Çin arasındaki rekabet dünya medyasında karşılıklı atışmalara sahne olunca ABD hemen Uygurlu Türklerin muhatap olduğu Çin zulmünü gündeme getiriyor. Son günlerde Güney Asya Çin Denizi´nde iki ülke arasında yeniden gerginlik başlayınca Çinlilerin Uygurlu Müslümanlara uyguladığı zulümler gündeme geldi.

Hâlbuki Çin her zaman Uygurlu Müslüman Türklere akla hayale gelmeyecek işkenceler ve asimilasyon politikaları uyguluyor fakat ABD istediği zaman gündem yapıyor?

Çin devletinin her Uygurluyu potansiyel bir tehdit görerek asimile etmeye çalışması asla kabul edilemez. Aslında Çin bu yanlış tutumu ile ABD´ye önemli fırsat vermiş oluyor ve uzun vadede de kendisine zarar vereceğini öngörmek zor değildir.

Amerika´nın Suriye Stratejisi

ABD´nin Suriye´den çekilip çekilmeyeceği konusundaki çelişkili ifadeleri akıllara şu soruları getirdi ?´ABD ne yaptığını bilmeyen bir ülke olduğu için mi yoksa ortada sonuçları hesaplanmış bir strateji mi var?´´

ABD´nin Ortadoğu´da ki temel politikası kargaşa çıkartmak sonrada o kargaşayı istediği gibi yönetmek olduğu herkesin bildiği bir durum. Bu bizim iddiamız değil, bizzat Amerikalı yazar strateji uzmanı George Friedman´a ait. Bunları daha önce de Milat Gazetesindeki köşemde kaleme almıştım. Dolaysıyla ABD için terör örgütlerin olması çok önemlidir.

Türkiye Fırat´ın doğusuna operasyon yapacağını kararlı bir şekilde söyleyince ABD terör örgütü PKK ile Türkiye arasında bir tercih yapmak zorunda kaldı. Hiç beklenmedik bir zamanda Trump ?´Suriye´den çekiliyoruz´´ dedi. Ama o günden bugüne kadar ki gelişmeler izlendiğinde ABD´nin burada bir strateji izlediği anlaşılmakta.

Amerika´nın bu çelişkili ifadeleriyle şu üç strateji izlediğini tespit etmek zor değil.

Amerika ?´çekiliyorum´´ derken birincisi, Türkiye´nin operasyon yapmasını durdurdu. İkincisi, çözüm süreci öncesinde PKK´ya sempatiyle bakan Kürtlerin küçük bir bölümünün nezdinde bile PKK itibar kaybediyor. ABD bunu gördüğü için yetkili bazı isimler şöyle açıklama yaptı: ?´ABD Suriye´den çekilecek ama Türkiye Kürtleri öldürmesin.´´ Bu ifadeler PKK´yı tekrar Kürtlere şirin gösterip pazarlama amacını taşıyor. Üçüncü olarak ta uluslararası platformlarda ?´Türkiye Kürtleri öldürmek istiyor´´ gibi yalan üzerine yürüttükleri bir propagandayla Türkiye´yi diplomatik olarak sıkıştırmak istiyor.

ABD, Batı nezdinde böyle bir propaganda yürütüyorken İsrail ise, Arapları Türkiye´ye karşı kışkırtıyor. Hatta eğer İsrail başarabilirse, Arap askerlerini Suriye´de konuşlandırmak istiyor. Böylece İslam coğrafyasında var olan kargaşayı daha da derinleştirerek Müslümanların coğrafyasında düşmanlığı kalıcı bir hale getirmek istiyor.
Amerika Venezuela´da Ne Yapmaya Çalışıyor?

Venezuela dünyanın en zengin petrol kaynaklarına sahip olmanın yanı sıra doğal bitki örtüsü ile dünyadaki güzel ülkelerden biridir. Ne yazıktır ki, dünya Venezuela´yı biyolojik çeşitliliğin oluşturduğu güzelliğiyle değil, suç, şiddet ve fakirliğin yaygın olduğu haliyle tanıyor.

Burada sorulması gereken temel soru; Venezuela zengin doğal kaynaklara rağmen neden suç, şiddet ve fakirlikle gündemde?
Çünkü Venezuela sık sık Amerika destekli askeri darbelere muhatap olmuş ve her askeri darbe fakirliği oluşturmuş, fakirlik ise şiddeti sürdürmüştür. Kısır bir döngü gibi yıllarca hep böyle devam etmesini isteyen ABD ve Avrupa ülkeleri gidişatı değiştirme noktasında olan her liderin karşısında olmuştur ve Maduro da bunun yeni bir örneğidir.

Bugün Venezuela´da olup bitenler farklı zamanlarda farklı coğrafyalarda olup bitenlerden farklı değildir.
Venezuela´yı ikiye bölen tarafların söylemlerine baktığımızda, ABD ve Avrupa destekli Maduro karşıtları özetle şöyle diyorlar: ?´Venezuela´yı fakirliğin peçesine düşüren yanlış uygulanan ekonomik politikalardır.´´ Maduro ve taraftarlarıysa: ?´Venezuela´yı bu hale düşüren ABD´nin kasıtlı olarak yürüttüğü politikalar nedeniyle düşen petrol fiyatlarıdır. Ayrıca ABD bazı Venezuelalı çetelere silah desteği vererek sürekli şiddeti sağlıyor, şiddet ise, güven ortamını yok ederek fakirliği kalıcı hale getiriyor.´´

Gelişmeler henüz yeni olmakla birlikte öyle anlaşılıyor ki, ABD Venezuela´yı bir iç savaşın içine çekmek istiyor. Böylece Venezuela´nın sahip olduğu zenginliklere erişmesini engelleyerek kukla birini Venezuela halkının başına bela edip o zenginlikleri kendisi sömürmek istiyor.

 



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —