2018´in sonuna yaklaştığımız şu günlerde Suriye Savaşı´nı önde götürdüğü açıkça görülen Rusya, ABD liderliğindeki koalisyonda yer alan ülkeler karşısında uzun vadeli bir stratejik avantaj yakalamış durumda. Rusya´nın bundan sonraki asli stratejik hedefi, gelişkin elektronik tabanlı hava savunma sistemlerini kullanarak ABD öncülüğündeki koalisyonu Suriye topraklarından çekilmeye zorlamak, gibi görünüyor.
Bunu nasıl yapacak? Öncelikle, Rusya 2015´ten bu yana Suriye´de peyderpey konuşlandırdığı gelişkin hava savunma sistemleri ve harp komuta kontrol mekanizmalarını Suriye Ordusu´nun elindeki modernize edilmiş sistemlerle aynı elektronik ağın bir parçası haline getirmiş durumda. Moskova, aynı ağın parçası kıldığı bu sistemler sayesinde, bir yandan ABD güçlerinin Suriye ve Doğu Akdeniz´deki manevra yeteneğini azaltıyor, bir yandan da Pentagon´u olası bir saldırıda daha yüksek riskler üstlenmeye mecbur kılıyor.
Bir başka deyişle, Ruslar Amerikalıları, ?ya bölgeyi terk edersin ya da artan risklerini minimize etmek üzere Suriye ve Doğu Akdeniz´deki hava ve deniz operasyonlarının maliyetini artırırsın? gibi bir ikilemle karşı karşıya bırakıyor. Dolayasıyla, ABD güçleri bölgeyi terk etmek istemiyorsa, bunun artan bedelini de bir şekilde ödemeleri gerekecek. Aslına bakılırsa, sadece ABD değil, İsrail için de yüzleşilmesi gereken bir gerçeklik artık bu.
Bu durumda her iki ülke de, Rusya´nın Suriye ve Doğu Akdeniz´de artık daha geniş sahayı daha hassas olarak denetleyebilen hava savunma sistemlerini alt edebilmek için F-35 gibi pahalı ?hayalet uçak? teknolojilerini daha da geliştirmek ve daha fazla devreye sokmaktan başka çareleri yok. Zaten bu ülkelerin zaman zaman çeşitli gerekçeler ileri sürerek, Suriye hava sahasında denemeler yaptıklarını ve Rusya´nın elindeki sistemleri test ettiklerini görüyoruz.
Rusya ele geçirdiği stratejik avantajı askeri terminolojide A2AD (Anti Access Area Denial) adı verilen, Türkçesiyle ?Erişime Kapatma/Alandan Men Etme? adı verilen bir stratejiyi uygulayarak gerçekleştirdi, gerçekleştiriyor. Çin´in donanma ve hava filoları ile Güney Çin Denizi´nde uyguladığı bu stratejiyi Ruslar ilk olarak Kırım Krizi sonrasında Karadeniz´de uygulamaya sokmuştu. A2AD ile amaç, temel gücünü daha ziyade aynı ağa bağlı hassas güdümlü füzeler ile hava savunma sistemlerinin oluşturduğu elektronik destekli taktik ve teknikler bütünü ile ?düşmanın? belirli bir bölgeye erişimini engellemek, ?düşmanın? orada harekât yapmasına mâni olacak şekilde hava ve deniz sahasını kapatmak.
Bu tip A2AD temelli bir savunma sistemi kurduğunuzda, ?düşman? için girişeceği her saldırı büyük kayıplar verme riskini göze almak anlamına geliyor.
Rusya, ABD´nin Suriye ve Doğu Akdeniz´deki manevra özgürlüğünü kısıtlayan ?Erişime Kapatma/Alandan Men Etme (A2AD) stratejisinin gereklerini Doğu Akdeniz´de ve Suriye´de son 3 yıldır adım adım uygulamaya koydu. Askeri konularda yaptığı araştırma ve analizlerle bilinen Amerikan menşeili ?Institute for the Study of War? (ISW) adlı araştırma şirketinin hazırladığı 30 Kasım 2018 tarihli rapora bakılırsa,
Rusya bu yöndeki hazırlıklarını tamamlamış durumda. Matti Suomenaro ile Jennifer Cafarellaimzasıyla ve ISW Rusya ekibinin desteğiyle hazırlanan rapora göre, Rusya kendi hava savunma ve elektronik harp sistemlerini Suriye´ninkiyle artık tamamen entegre ederek bölgede uzun vadeli bir stratejik avantaj tesis edecek hale geldi.
Peki nasıl yaptı Rusya bunu?
Suriye´ye yönelik 2015 sonbaharındaki müdahalesinin ardından bölgeye yerleştirdiği çok sayıda savunma füzeleri bataryası sayesinde hava sahalarını kademe kademe uçuşa kapatarak ve hafif ama etkili gemilerle denizi geçilmez hale getirerek.
Rusya bu doğrultudaki ilk adımı 30 Eylül 2015 tarihinde gerçekleştirdiği 20 hava saldırısı ile attı. O tarihte Humus´un kuzeyinde cihatçıların kontrolü altında bulunan Rastan ve Talbise isimli kasabalar ile Hama muhafazasındaki Kefr Zeyta ile El Latamne yerleşimlerine yönelik olarak yapılan hava saldırıları A2AD´nin ilk adımı oldu diyebiliriz. Rus uçakları bu saldırıların yanısıra Lazkiye´nin kuzeybatı kırsalına yönelik Suriye Hava Kuvvetlerinin gerçekleştirdiği hava akınlarına da destek verdi. Moskova böylelikle, Suriye´deki Hmeymim Hava Üssü ile Tartus Donanma Üssü´nde bulunan askerli varlığını koruma altına almasına olanak tanıyacak, kısmen bağımsız bir hava savunma ağı kurabildi.
Bu gelişmenin hemen ardından, 2015 yılı Kasım ayında Hmeymim Hava Üssü´ne ilk S-400 bataryası konuşlandırıldı. 2017 yılının Ağustos ayında yine Kuzey Suriye´ye iki S-400 ile bir S-300 sisteminden oluşan toplam 3 ilave hava savunma sistemi getirilerek kuruluu yapıldl.
2017 yılı Ağustos ayının sonlarında ise Rusya bu platformlarını Suriye hava sahasını monitör etmesine olanak tanıyacak şekilde Suriye Hava Kuvvetleri´nin radar sistemleri entegre etti.