Dizideki rolden oyuncuya suç çıkarma miladı

Akif Beki yazdı;

Dizideki rolden oyuncuya suç çıkarma miladı

Olmadı, demeyiz artık; bu da oldu.

Oyuncu Melisa Sözen'in, bir Fransız polisiyesinde YPG'liyi canlandırmaktan savcılığa çekilmesine mi şaşarsınız...

2017'de yayınlanan diziden dolayı 8 yıl sonra hakkında soruşturma açılmasına mı...

Önce sosyal medyada hedef gösterilip aylar sonra terör propagandasından ifadesinin alınmasına mı şaşarsınız...

Dizide, IŞİD'le mücadele eden bir ajanı oynuyormuş.

Melisa Sözen'in, lince uğradığı sırada durumu açıklamasına, dizide hiçbir terör örgütünün propagandasının yapılmadığını söylemesine rağmen soruşturmadan kurtulamamasına mı...

Neresinden baksanız hayret verici.

Haklı olarak soruluyor; o zaman millete kan kusturan eşkıyayı, vatan ve din düşmanını, teröristi, dolandırıcıyı oynayan herkesi soruşturmak gerekmez mi?

Öyle ya... 1972'deki Asi Gençler filminde Tecavüzcü Coşkun'u canlandırdığı için, Coşkun Öğen'i soruşturmaya mani nedir meselâ? Suçluyu övmek ve suça özendirmekten, mafya propagandasından 50 yıl sonra niye ifadeye çağrılmıyor?

Muhteşem Yüzyıl'da Kanuni'yi oynamıştı, öyleyse... "Halit Ergenç'in, Şehzade Mustafa'yı boğdurmaktan içeri alınmasına kadar yolu var" esprileri, şakayken gerçek mi olacak şimdi?

Rahmetli Erol Taş'ın, Nuri Alço'nun, Şener Şen'in de rol sabıkaları kabarık; oynadıkları kötü karakterlerin hesabı tek tek sorulacak mı?

Filmde, dizide Bizanslı karaktere bürünen oyunculer hepten yandı, desenize...

Diriliş Ertuğrul'da tekfuru, tapınakçıyı, Moğol casusunu veya Teşkilat dizisinde haini, teröristi oynayan yok mu? Onlar ne düşünecek; sıranın kendilerine gelmesi bekleyip korksunlar mı?

Film, dizi nasıl çekilecek bu şartlarda; o karakterleri oynayan kalmaz. Kim cesaret edecek?

Üstelik bunlar, gerçek hayatta iktidar, Öcalan'la anlaşma sürecindeyken yaşanıyor.

Bahçeli'nin hakkı Bahçeli'ye, siyaseten kırmızı kar yağması kadar doğaüstü bir çıkışla kapıyı açtı. Yasak alandı. MHP liderinden başkası, kitabın ortasından girip o kadar ileri gitmeye cesaret edemezdi. Terörsüz Türkiye için icabında Öcalan'ı Meclis'te konuşturmayı dahi teklif etti. Ötesi yok.

Terör örgütünün varlığı, demokratikleşme girişimlerini zehirliyordu, doğru. Kendini lağvederse hak ve özgürlüklerin önündeki tıkalı kanallar açılacaktı. YPG sorunu da çözülecek...

İşte gözler, 15 Şubat'ta Öcalan'ın yapacağı çağrıya dikilmişken bir elle yapılanı öbür elle bozmaya, üstüne limon sıkmaya kalksanız daha farklı olmazdı.

Menajer Ayşe Barım soruşturmasında, savcılığın RTÜK'ten 12 yıl önceki Gezi yayınlarının kaydını da istediğini bilmeseniz...

Dizi, film sektörü üzerinden gerçek hayatın sabote edildiğini bile sanırsınız. Ama aklınızdan geçirseniz de şartları bir daha düşünür, bunu söylemezsiniz.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, Bahçeli'nin Öcalan çıkışını milat ilan etmişti. Çok haklıydı, tarihi değiştirecek bir andı.

Yıldız, "Türk siyasetinde 22 Ekim bir milattır" demişti. O günden sonra siyasi değerlendirmeler, 22 Ekim’den önce ve 22 Ekim’den sonra diye yapılacaktı.

Araya, dizideki rolden veya 12 yıl önceki Gezi eylemlerinden oyunculara suç çıkarma miladı girdi.

Yol ayrımındayız. İki milat, birbirine karşı. Ama talihe bakın ki iktidar, birinden birini seçmek zorunda gibi görünmüyor. İkisiyle birlikte devam eder mi, eder.