Dış politikada neredeyiz?

Milli Gazete yazarı Mustafa Kaya, BOP Eşbaşkanlığı ?görevi´ ile başlayan, Arap Baharı süreciyle devam eden ve günümüze geldiğimizde, ?komşularla sıfır sorundan, değerli yalnızlığa dönüşen dış politikamızı teşrih masasına yatırmakta?

Dış politikada neredeyiz?

Bugün İsrail´de seçimler var. Netenyahu, hakkındaki yolsuzluk iddialarını bertaraf edebilmek için seçim kampanyasına Batı Şeria´yı da dâhil etti ve kazanırsa ilhak edeceğini söyledi. Buradan şunu çıkartabiliriz. Ortadoğu´da çember gün geçtikçe daha da daralıyor. Trump´ın ABD elçiliğini Kudüs´e taşıması ve Golan Tepeleri´nin İsrail´e ait olduğuna dair açıklamaları daha sıcaklığını korurken, Netenyahu´nun Batı Şeria açıklaması işin tuzu biberi oldu.

Çok boyutlu bir oyun ile karşı karşıyayız. Büyük Ortadoğu Projesi ile başlayan sürecin son aşamalarına geldik. Türkiye tuzağa düşerek bu sürecin başlamasına maalesef ön ayak oldu. Zihinlerimizi tazelersek, BOP önce süslü cümlelerle takdim edildi. Ortadoğu halklarına demokrasi vaadinde bulunuldu. Diktatörlükler son bulacak, herkes hak ve özgürlükler açısından batılı standartlara kavuşacak propagandası yapıldı. Kimileri de buna inandı. Bu senaryonun üzerine Arap Baharı inşa edildi. Bu süreçle beraber her şey güllük gülistanlık olacak diye algılar oluşturuldu. Ancak gelinen noktada elde kalan koskoca bir hiç oldu. Hatta İsrail tarihinin en rahat dönemini yaşamaya başladı. Ayrıca İslam ülkeleri arasındaki ayrılıklar da özel olarak planlandı. Bir tarafta S. Arabistan ve BAE farklı baş çekmeye çalışırken, diğer tarafta darbeyle iş başına gelen Sisi, Doğu Akdeniz´de İsrail´in elini rahatlatacak adımlar attı. Türkiye ise öylesine güvenlik endişeleri yaşamaya başladı ki, S-400´ler, F-35´ler, Patriot´lar derken nasıl olur da, bu durumda kendimi koruyabilirim diye endişelenmeye başladı. Hep söyledik. Yine tekrar edelim. Suriye üzerinden Türkiye´yi Pakistanlaştırmak isteyen güçler bunda kısmen başarılı oldular. Pakistan´ın Afganistan sınırında yaşadıklarını Suriye üzerinden Türkiye´ye yaşatmak istediler. BOP, İsrail´in etrafında düzenli orduya sahip bir tane ülke bırakmama projesiydi. Şimdi bu herkes tarafından net olarak anlaşıldı. Bir de şu soruyu soralım; HAMAS dün Suriye´de iken mi daha derli-toplu bir görüntü veriyordu, yoksa şimdi Katar´da bir sığıntı gibi dururken mi daha etkin bir şekilde hareket ediyor? 

Sorulara şöyle devam edelim. Bugün sınırımızda devam eden sıkıntılar, Amerika ve Rusya bölgeye yerleşmeden önce mi daha kolay yönetilebilirdi, yoksa şimdi mi üstesinden gelinebilir bir halde? Bir de Libya üzerinden soru ilave edelim. Malum İsrail ve Batı destekli Hafter, Mısrata ve Trablus´a saldırı hazırlığında. Libya yekpare iken mi, Türkiye´nin Kuzey Afrika´da eli daha güçlüydü, yoksa şimdi bu halde mi daha etkili? Hatta bu zincire Yemen´i de dâhil edelim. Ayak izlerimizin varlığını korumaya devam ettiği Yemen´deki pozisyonumuz sizce hangi durumda? Biliyorum, her bir sorunun cevabı çok açık. Türkiye kendi yanlışlarıyla kendisini 784 bin km kare alana sıkıştıracak yanlış dış politikalar ile bu günlere geldi. Şimdi ise bu sıkışmışlıktan çıkış yolları arıyor. ?Komşularla Sıfır Sorun? politikası, ?Değerli Yalnızlık? olmuştu ama son zamanlarda geldiğimiz son noktayı tarif edebilecek ifade henüz bulunamadı. Diplomaside mesaimizin neredeyse tamamını Suriye üzerinden Amerika ve Rusya ile olan görüşme trafiği alıyor. Suriye´nin toprak bütünlüğü kâğıt üzerinde hâlâ kırmızıçizgimiz ama iç sesimiz boş ver Suriye´yi, sen önce kendini güven altına al diye mesaj veriyor. Bu duruma gelirken en büyük hatamız, bu zamana kadar oluşmuş olan dış politikadaki tecrübeyi çoğu zaman yok saymamız oldu. Şimdi buradan çıkış bulmaya çalışıyoruz. Ne dersiniz, sizce bu anlayışla kuşatmayı yarabilir miyiz?